ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERI NEDİR?
Kanser vücutta bir dokunun anormal şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan, çıktığı dokuyu harap eden ve ayrıca çevreye ve / veya uzak dokulara da yayılabilen kötü huylu bir hastalıktır. 0 – 17 yaş arasında görülen kanser türlerine çocukluk çağı kanserleri denir.
ÇOCUKLARDA KANSER GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Dünyada yılda 160.000 çocuk, Türkiye’de ise yaklaşık 2.500-3.000 kadar çocuk kanser tanısı almaktadır. Kanser, çocuklarda yetişkinlere oranla çok daha nadirdir, ama yine de enfeksiyonlar, kalp hastalıkları ve kazalardan sonra 4. en sık ölüm sebebidir. Çocuklarda kanser yetişkinlere oranla 100 kez daha az görülür. Çocukluk çağı kanserleri tüm kanserlerin % 4’ünü oluşturur. Ülkemizde çocuk hastalarımızın çoğu ileri evrelerde gelmektedir. Buna rağmen sağ kalım oranı % 65 in üzerindedir. Erken tanı ile bu oran % 70-80’lere çıkabilir.
Çocuklarda görülen kanserler tipleri, tedaviye yanıt oranları ve uzun süreli sağ kalım açısından erişkin kanserlerinden çok farklılıklar gösterirler. Türkiye’de ve tüm dünyada çocukluk çağında en sık görülen hastalık lösemidir. Çocukluk çağı kanserlerin %30’unu lösemiler, kalan %70’ini de solid tümörler oluşturur.
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜMÖRLERİ YETİŞKİNLERDE GÖRÜLEN TÜMÖRLERDEN FARKLI MIDIR?
Yetişkinlerde tümörler çocuklardan 100 kat daha sıktır ve görülen tümör tipleri farklıdır. Günümüzde gelişmiş ülkelerde her 900 erişkinden biri çocukluk çağı kanser sağ kalanıdır (kanser geçirmiş ve kurtulmuştur). Örneğin meme, akciğer kanserleri çocuklarda görülmez. Çocuk tümörlerinde tedavi ile %60-70 oranında tam şifa elde edilmektedir. Erişkinlerde alınan önlemlerle kanserlerin önemli bir kısmı önlenebilir, ,ayrıca tarama testleri ile erken saptanabilir. Özellikle sigara içilmemesi ile akciğer kanserlerinin çoğu ve yine sigaranın etken olduğu gırtlak kanseri gibi birçok kanser önlenebilir. Beslenme şeklinin düzeltilmesi, obesitenin önlenmesi, düzenli egzersiz ile kalıtsal olmayan birçok erişkin tipi kanserleri önlenebilir.
Kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Genelde kanser kalıtsal bir hastalık da değildir.
Çocukluk çağında kalıtsal olduğu bilinen kanser, bir göz tümörü olan herediter retinoblastomdur. Bazı kalıtsal hastalıklarda ise kanser riski artmıştır. Örneğin, ciltte yaygın sütlü kahverengi lekelerle seyreden nörofibromatosiste bazı tümörlerin görülme riski artar. Bağışıklık sisteminin baskılandığı hastalıklarda, özellikle lenf dokusundan köken alan kanserlerin gelişme olasılığı artmıştır. Halk arasında öpücük hastalığı olarak bilinen hastalığın etkeni Epstein Barr Virüsü, bazı lenfomaların ve nazofarenks kanserinin gelişmesinde rol oynayabilir. Hepatit B ve C virüsü, karaciğer kanserlerine yol açabilir. Tüm çocukların hepatit B aşısı olmaları çok önemlidir. Radyasyonun kanser oluşumundaki etkisini dünya acı örneklerle gözlemiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda atılan atom bombası sonrasında o bölgede çok sayıda kanser olguları saptanmıştır.
ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Çocukluk çağında kanserin erken tanısı için, erişkinlerde kullanılan tarama testleri mevcut değildir. O nedenle çocukluk çağı kanserlerinde, en sık görülen uyarıcı bulgu ve belirtileri bilmek gerekir. En sık raslanan bulgu ve belirtiler şunlardır:
Kanserin tek bir ortak özelliği yoktur, her kanser türü kendine özgü belirtiler gösterir.
–Kanserler karşımıza ateş, iştahsızlık, solukluk, halsizlik, kilo kaybı, beslenme bozukluğu, gelişme geriliği, burun, diş eti kanaması, baş ağrısı, kusma, ateşsiz havale geçirme, dengesizlik, yürüme bozukluğu, görme bozukluğu, gözde kayma, kemik, eklem ağrısı, sebat eden öksürük, nefes darlığı, sebat eden ishal, kilo kaybı gibi genel belirtiler ile çıkabilir. Ancak her kanser türünün kendine özgü bulguları da vardır.
–Lösemi dışındaki kanserlerin çoğu vücutta belirli bir bölgede şişlik ve kitle oluşumu ile belirti verir. Genelde karında kitle ile kendini gösterirler. Erişkinde kanserin en sık bulgusu idrar ve gaita yapma alışkanlığında değişmedir.
–Ama örneğin beyin içindeki kitle dışarıdan görülemez, böyle bir kitle çevresindeki dokulara bası yaparak şiddetli ağrı, bulantı, kusma, felçlere neden olabilir.
–Bazı tümörler veya metastazları (tümör hücrelerinin bulundukları doku dışında başka bölgelere sıçramaları) omuriliğe baskı yaparlar. Hastalarda sırt ağrısı, idrarını ve dışkısını tutamama, kol ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma gibi his ve kuvvet kaybı görülebilir.
—Küçük bebeklerde gözde kedi gözü parlaması gibi bir beyazlık göz içinde gelişen bir tümörün belirtisidir. Göz çevresinde morluk, gözde öne fırlama da tümör işareti olabilir. Üreme organlarından çıkan habis (kötü huylu) tümörler erken ergenlik belirtilerine yol açabilir.
–Devam eden karın ağrısı karın içi kanserlerin belirtisi olabilir. Çocuklarda en sık rastlanan tür olan kan kanserleri, ateş ve enfeksiyonla gelebileceği gibi solukluk ve deri kanamaları, dalak ve karaciğer büyümesine bağlı karın şişliği ve bezelerde büyüme ile karşımıza çıkabilir.
Çocuklarda iki santimetreden büyük bir lenf bezi varsa bunun nedeni kesinlikle araştırılmalıdır. Çocuklarda normalde boyun, kasık ve koltuk altında küçük lenf düğümleri elle hissedilebilir. Ama lösemiler, beze kanserleri ve birçok kanser metastaz yaparak lenf bezlerine yayılabilir.
–Kolda, bacakta, kalçada ağrı ile birlikte büyüyen şişlikler genellikle bir darbeye veya düşmeye atfedilir ve üzerinde durulmaz, oysa bu tip şişlikler bir kemik tümörünün belirtisi olabilir.
–Solukluk, kansızlık, basmakla solmayan küçük toplu iğne başına benzeyen peteşi şeklinde döküntü, ateş, ağızda yara: Lösemi ve nöroblastom bulgusu olabilir.
–Kemik ağrısı, şişlik, eklem ağrısı: Lösemi, nöroblastom, osteosarkom, EWS
–Ateş, kilo kaybı, gece terlemesi: Hodgkin lenfoma, non-hodgkin lenfoma
–Ağrısız 2 cm’den büyük bezeler: Lösemi, hodgkin lenfoma, NHL, burkitt lenfoma, tiroid kanseri.
–Cilt lezyonları: Lösemi, nöroblastom, Langerhans hücreli histiositoz, malanom
–Karında kitle:Nöroblastom, Wilms tümörü, Lenfoma
–Hipertansiyon: Nöroblastom, feokromasitoma, Wilms tümörü
–İshal: Nöroblastom, feokromasitoma, Wilms tümörü
–Diabetes insipitus(çok idrara çıkma), galaktore(memeden süt gelmesi), büyüme geriliği: Hipotalomo-hipofizer tümörler(Adenom, kraniofaringiom, prolaktinoma, LHH)
–Kusma, görme bozukluğu, baş ağrısı, göz dibinde papilloödem, kafa çifti felci, ataksi:
Primer beyin tümörü, metastazda görülür.
–Beyaz göz bebeği:Retinoblastomda görülür.
–Göz çevresinde morluk: Metastaz, rabdomiyosarkom, nöroblastom, lösemide görülebilir.
–Boyundaki sempatik sinir sistemini tutan tümörler: Miyoz, pitoz, her iki gözde farklı renge yol açar.
–Egzoftalmus, proptoz(Gözün öne çıkıntı yapması): Göz küresi tümörü, RMS ve lenfomada görülür.
–Göğüs ön boşluğunda görülen tümörler: Germ hücreli tümörler, T hücreli lenfoma, Hodgkin hastalığı: havlar gibi öksürük, zatürre ile kendisini gösterebilir.
–Göğüs arka boşluğunda görülen tümörler: Omurilik basısı, yutma güçlüğü ile kendini gösterebilir.Nöroblastom ve nöroenterik kistdir.
Çocukluk çağında görülen kanserlerin sıklık sırasına göre dağılımı şöyledir:
-Lösemiler(kan kanseri) %30
-Lenfomalar(Lenf bezesinden kaynaklanan kanserler) %13
-Santral sinir sistemi tümörleri(Beyin tümörleri) %19
– Nöroblastom (İlkel sinir hücrelerinden köken alan kanserler) %8
– Yumuşak doku sarkomları (en sık rabdomiyosarkom görülür) %7
– Wilms’ tümörü (böbrek tümörü) %6
– Kemik tümörleri (Osteosarkom, Ewing sarkomu) %5
– Diğer tümörler %12 (Retinoblastom (Göz tümörü), Germ hücreli tümörler, Karaciğer kanserleri ve diğer kanserler)
1. Lösemi nedir?
Lösemi halk arasında kan kanseri diye bilinen hastalıktır. Bu hastalıkta çoğunlukla kemik iliğinden kaynaklanan ve bir tek hücrenin kanserleşmesi, daha sonra bu hücrenin bölünerek çoğalıp, önce kemik iliğini, daha sonra tüm organları istila etmesi durumu söz konusudur. Eğer tedavi edilmezse olay kısa sürede hastanın kaybı ile sonuçlanır.
2. Çocuklukta Lösemi görülür mü?
Çocuklarda en sık görülen kanser türü Lösemidir. Beyaz ırkta çocukluk çağında Löseminin ssıklığı 100.000 canlı doğumda yaklasik 5 kadardır.
3. Lösemi çocuklarda en sık hangi yaşlarda ortaya çıkar?
Lösemi en sık 2 – 5 yaşları arasında görülür. Bu dönem çocuklarda Lenf dokusunun en aktif oldugu dönemdir.
4. Çocuklarda Lösemiye neden olan faktörler nelerdir?
Herseyden önce tüm kanserler gibi Löseminin de genetik bir hastalık oldugunu, yani vücudumuzdaki kanser önleyici veya kanser yapıcı genlerdeki bazı bozukluklar sonucu ortaya çıktığını bilmek gerekir. Bu bozulmayı kolaylaştıran bazı faktörler vardır. Bunlar arasında iyonizan radyasyon, bazı virüsler, bazı kimyasal maddeler ve bazı genetik hastalıklar gibi.
5. Löseminin belirtileri nelerdir? Bir ebeveyn hangi durumlarda Lösemiden süphelenmelidir?
Löseminin klinik belirtileri birçok hastalık ile karışır. Halsizlik, istahsızlık, solukluk, düşmeyen ateş, deride morluklar veya küçük kırmızı kanama odakları, burun ve diş etlerinden kanama, karında şişlik, lenf bezlerinde büyüme, kol ve bacak ağrıları görülür.
6. Lösemi ölümcül bir hastalık mıdır ? Bu hastalıkta sağ kalma oranı nedir?
Lösemi çocukluk çağında görülen kanserler arasında tedavi sansı en yüksek olanlardan biridir. Günümüzün modern tedavi protokolleri ile akut löseminin genel anlamda tedavi sansı %70 – 75 dir. Bazı Lösemi tiplerinde bu oran %90 in üzerine çıkmaktadır.
7. Lösemi tedavisi için yurt dışına gitmek gerekir mi, yoksa tedavi olanakları ülkemizde de mevcut mudur?
Ülkemizde Löseminin her türlü tedavisi en modern şartlarda ve yurt dışından çok daha ucuza yapılabilmektedir. Bunun için yurt dışına gitmek gereksizdir.
8. Lösemi olusmasında yiyeceklerin bir rolü var mıdır?
Lösemi ile yiyecekler ve yiyecekler içindeki koruyucu maddeler arasında bugüne kadar herhangi bir ilişki gösterilememiştir.
9. Lösemi oluşmasında ebeveynin ihmali söz konusu mudur?
Hamilelik sırasında sigara içmek veya uyusturucu kullanmak veya hamileliğin ilk 3 ayında röntgen çektirmek lösemiye yatkınlığa neden olur. Bu tür davranışlardan kaçınılmalıdır.
10. Lösemi tedavisi her hastanede yapılabilir mi?
Hayır, Lösemi tam donanımlı, Çocuk Kan ve Kanser Hastalıkları bölümü bulunan bir hastanede tedavi edilmelidir. Bu hastalığın tedavisi ancak bu konudaki uzman kisiler tarafindan yapılmalıdır.
KANSER NEDENLERİ
Çocukluk çağı kanserlerinin nedenleri halen bir çok bilim adamı tarafindan araştırılan bir konudur. Genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etkili olduğu düşünülmektedir. Sigara içmek, alkol tüketmek, çok yağlı beslenmek, obezite, zehirli kimyasallar ile çalışmak gibi sebepler yetişkinlerde görülen kanserlere zemin oluşturabilir, ama çocuklarda böyle bir neden pek yoktur.
1-Ailesel geçis : Bir ailede kanser görüldügünde anne ve babayı endiselendiren en önemli soru , diğer çocuklarinda da kanser görülüp görülmeyeceğidir ? Bu soruya hemen evet veya hayır demek zordur. Ancak kanserin bazı türlerinin ailsel geçis özelliği olabilir. Örneğin retinoblastom..
bilinmektedir. Genetik sendromlardan bloom sendromu, fanconi anemisi, kseroderma pigmentozum, gorlin-goltz sendromunda cilt kanseri sıklığı UV maruziyeti ile artar.
3-İyonize radyasyon: İonize radyasyonun lenfositlerde kromozomal anomalilere yol açarak kansere neden olabileceği ileri sürülmektedir. Hamilelik döneminde radyasyona maruz kalan annelerden doğan çocuklarda kanser görülme olasılığı diğer çocuklara oranla daha fazladır. Bilindiği gibi 2.Dünya savaşı sırasında Hiroshima ve Nagasaki’ye atılan atom bombasından sonra o bölgelerde yaşayan ailelerin çocuklarında kanser görülme insidansinin 3 kat daha fazla artmıştır.
Yine Çernobil’de nükleer kaza sonrası, yakın bölgede yaşayan çocuklarda, çok nadir görülen, tiroid kanser sıklığında artış gözlenmiştir.
4-Elektromagnetik dalgalar: 1979 yılında Werheimer ve Leeper tarafindan yapılan bir çalısmanın sonucunda elektromagnetik dalgaların ÇÇK’ne yol açabileceği (Bilhassa lösemi gelişebileceği) bildirilmistir.
Son yıllarda çok düşük frekanslı magnetik alanların (EFM) çocuklarda kanser gelişmesine etkileri üzerine çalışmalar yapılmış, nüfusun çoğunun maruz kaldığı evlerdeki EFM (evlerdeki mikrodalga fırın, televizyon, atari, tablet ve akılı telefonlardan) vs. ile yayılan) ile anlamlı bir artış saptanmamıştır. Yüksek frekanslı magnetik alanların (yüksek gerilim hattı)etkisi üzerine çalışmalar sürmektedir.
5-Kimyasal ajanlar :Aflatoksinler, Aromatik aminler, arsenik, Asbestos, Benzen, sigara, Nikel, Polisiklik hidrokarbonlar,trikloroetilen ve polivinil klorid kansere yol açtığı bilinen kimyasal ajanlardır. Pesatori ve arkadaslari 1993 yılında Italya Sveso’daki bir endüstriyel kazadan sonra dioxin ile temas edenlerde kanser riskinin artmış olduğunu bildirmişler. İnsektisidlerinde(böcek ilaçları) kansere yol açabilir. Tarlalara sıkılan hormon tipi gübreler besinlere geçerek kanserojen etki yapabilir.
6-Viral enfeksiyonlar : Ebstein Barr virusünün NF kanseri, Burkitt lenfoma, T hücreli lenfoma, hodgkin hastalığı, bağışıklık yetersizliği olan AIDS’li hastalarda leiyomiyosarkoma neden olur.
Hepatit B virüsü: KC kanserine neden olur.
Hepatit C virüsü: KC kanserine ve Dalak lenfomasına neden olur.
HHV 8:Kaposi sarkomu, B hücreli lenfoma, bağışıklık yetersizliği olan AIDS’li hastalarda Castlemann hastalığına neden olur.
HTLV 1 ve 2 virüs: Erişkinde T hücreli lösemi ve lenfomaya neden olur
ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNİN TANISINDA HANGİ YÖNTEMLER KULLANILIR?
Çocukluk çağı kanserlerinin tanısı için farklı yöntemlere başvurulur:
Laboratuvar testleri:
Tanı için kan, idrar, kemik iliği dokusu örneği alınıp laboratuvarda incelenebilir. Örneğin lösemilerde, basit bir kan sayımı ve kandaki hücrelerin mikroskop altında incelenmesi ile anormal hücrelerin görülmesi lösemi tanısını % 99 koydurur. Kesin tanı için kemik iliği tetkiki gerekir. Bazı tümörlerde bir takım hormonların düzeylerinde yükselme görülebilir (alfa-fetoprotein – AFP, beta human (insan) koryonik gonadotropin hormonu – Beta hCG. Böbreküstü bezi tümörlerinde kanda nöron spesifik enolaz (NSE) adı verilen bir enzimin ve idrarda vanil mandelik asitin (VMA) düzeyi artabilir.
• Görüntüleme Ultrasonografi (US) Örneğin karın içi kitlelerde, boyun, koltuk altı veya kol ve bacak kitlelerinde ultrasonografi yaparak kitlenin yapısı araştırılır.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) Kitlenin yapısını, çevre ile ilişkisini ve diğer organlara yayılımını daha detaylı gösterir.
Manyetik Rezonans (MR) Kitlenin yapısını, çevre ile ilişkisini ve diğer organlara yayılımını daha detaylı gösterir. Pozitron Emisyon Tomografi / Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) Bazı tümörlerde öncelikli kullanılan bir tetkiktir.
• Ameliyat – Biyopsi Kitleden biyopsi alınarak ya da kitle veya lenf bezi çıkarılarak kesin tanıya gidilir.
KANSERDE TEDAVİNİN ETKİNLİĞİ
Cerrahi ve radyoterapiye, kemoterapinin eklenmesiyle çoğu çocukluk çağı kanserlerinde sağ kalım önemli ölçüde artmıştır. Günümüzde kansere yakalanan çocukların yaklaşık % 70’i tamamen iyileşebilmektedir. Bu çocukların toplumun sağlıklı birer bireyi olarak uzun bir hayat yaşayabilmeleri için hem etkin tedaviyle çocukları kanserden iyileştirmek, hem de tedaviyi geç yan etkilerin en az olacağı şekilde planlamak gereklidir.
Günümüzde çocukluk çağı kanserlerinde, klinik özellikler, biyolojik ve genetik özelliklerin yer aldığı evre veya risk sınıflamalarına göre tedaviler düzenlenmektedir. Ayrıca, bazı tümör türlerinde biyolojik tedaviler, hedeflenmiş tedaviler, aşı çalışmaları sürmektedir. Bunların bir kısmı etkili bulunurken, bir kısmında beklenen yarar saptanmamıştır. Birçok yeni ilaçların etkinliği çeşitli preklinik modellerde (invitro tümör hücre dizilerinde, deney hayvanlarında) araştırılmakta, etkili bulunan ilaçlar klinik çalışmalarda denenmektedir.
Spesifik tedaviler sırasında destek tedavisi (enfeksiyon önlemleri ve tedavisi, beslenme desteği vd.) çok önemlidir. Kanser tedavisi uzun ve zorlu bir süreçtir. Çocuklar belli süreler sosyal ortamlarından, arkadaşlarından, okullarından uzak kalmaktadırlar. Bu süreçte çocukların psikolojik ve sosyal yönden de desteklenmeleri gerekir.
Sonuç olarak, çocukluk çağı kanserlerinin tedavi şansları yüksektir. Tüm çocukların, gerek büyüme gelişmelerinin takibi, gerekse genel muayeneleri açısından düzenli doktor kontrolüne gitmeleri önemlidir. Unutulmamalıdır ki, erken tanı ile başarı daha da artmaktadır.
NÜKS NEDİR?
Hastalık ilk hastalık bölgesinde tekrar oluşabilir (lokal nüks) veya uzak dokulara yayılma (metastaz) şeklinde nüks edebilir. Lösemiler tedavi bitiminden sonraki ilk 2 yıl, tümörler de ilk 3 yıl içinde nüks edebilir. Bu süre içinde çocuğunuz doktoru tarafından çok yakından izlenmelidir.
KANSERE SEBEP OLAN RİSK FAKTÖRLERİNDEN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
-Çocuğunuzun organik besinlerle beslenmesi, radyasyondan, manyetik alanlardan uzak tutulması, olabildiğince doğal ortamda yaşaması, katkısız besinlerle ve mevsiminde çıkan taze besinlerle beslenmesi korunma açısından önemlidir.
-Gençlerimizi sigara ve alkolün zararları konusunda bilinçlendirmeliyiz. Erişkinlerde kanserin önlenmesine, ayrıca kalp rahatsızlıkları gibi birçok hastalığın önlenmesine yönelik etkisi kanıtlanmış olan, sağlıklı beslenme alışkanlığı (bol meyve, sebze, lifli gıdalar tüketme), düzenli egzersiz alışkanlığı küçük yaşlarda yerleştirilmelidir.
-Süt çocukları en az 2 yıl anne sütü ile beslenmelidir. Diğer besin maddeleri içinde bulunmayan immünomodülatörler(bağışıklığı artıran etkenler), kompleman faktörleri anne sütünde bulunur. MGFM sfingolipidleri kanser, Alzheimer ve multiple skleroz gelişimini engeller. Konjuge linoleik asit ve linolenik asit kanseri engeller. Butirik asit, kaprilik ve kaprik asit kanser gelişimini engeller. Büyük çocuklar günde en az 2 büyük bardak süt içmelidir. Çünkü bu maddeler inek sütünde de bulunur. Yarım lt geçilmemelidir.Demir eksikliği anemisi gelişebilir.
-Bağışıklık sisteminin her türlü enfeksiyon ya da allerjiye karşı inanılmaz aktive olabilmesi için hayatı tehdit eden ateş olmadığı sürece çocukların en az 3 gün ateşli olması iyi bir olaydır. Eğer ailede ateşden dolayı uzun nöbet geçiren birey öyküsü yoksa, döküntü yoksa, çocuğun beslenmesi iyiyse; çocukların 3 gün ateşli olması iyi bir durumdur. Ateşli bir çocuk günde 2 kez başdan aşağı kadar soyulup döküntü var mı diye bakılmalıdır. Ateş insanı titretir. Titrerken kan dolaşımında en yüksek düzeyde bulanan bağışıklık sistemi elemanları mikropları öldürmektedir. Aslında bazı enfeksiyon etkenleri kanserede neden olmaktadır(Örneğin Human papilloma virüs, AIDS, ebstein barr virüs, CMV(Cytomegalovirüs), HTLV 1,2, Human herpes virüs 8 gibi….)Dolayısıyla ateşin düşürülmemesi bağışıklık sistemi hücrelerinin enfeksiyon etkenindeki antijenleri tanıma, hafıza oluşturma olaylarında maximal artış sağlayacaktır. Yine bu mikropların kanser oluşturma planınıda beden ateşi alt üst edecektir.
-Kanseri engellemek için hurma, incir, zeytin, üzüm, nar, kiraz, muz, yoğurt, kefir, kestane balı, keçiboynuzu özü ya da pekmezi, boza, işkembe, yeşil çay, ökse otu çayı, zerdaçal, zencefil, tahin yeterli miktarda tüketilmelidir.
-Günde 2.5 bardak kahve tüketmek kalın bağırsak kanserine engelliyor. Bağırsakta antioksidan etki yapıyor ve kalın bağırsak işlevine katkıda bulunuyor.
-Şişmanlık karaciğer yağlanması, reflü ve ülser yaparak karaciğer, mide ve yemek borusu kanserine neden olmaktadır.
-Fast food tarzı beslenme, tütsülenmiş gıda, çok kızarmış gıda, bekletilmiş et ürünleri, fazlı yağlı beslenme kanser riskini artırır.
-Cips, gazlı içecekler, aroma, renklendirici, tatlandırıcı içeren besinler, mayonez, ketçap uzun dönemde kanser riskini artırır.
-Düzenli uyku uyunmalı ve spor yapılmalıdır.
-Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.Sigara akciğer ve gırtlak kanserine neden olur. Alkol karaciğer kanserine neden olur.
-En kötü durumda bile mutlu olmanın yolu bulunmalıdır.
-Oruç tutmak kanser gelişimini engeller ve ömrü uzatır.
Not: Dışarda hafifden yağmurun sesi, gözümde aşkımın hasret nöbeti…..
Uzm Dr. Ali Aydın