Anne ve annelik üzerine çok şey yazıldığı, çizildiği halde tüm toplumlar ve medeniyetler için ta eski çağlardan günümüze kadar herkes için aynı ortak duygular uyandırır ve aynı kavramı ifade eder annelik
Hani halk arasında bildik bir atasözü vardır; baba evin direğidir diye, aslında baba değil annedir evin direği.
Neden mi?
Baba öldüğü zaman tüm zorlu koşullara rağmen çocukları için var olmaya çalışan, dişi bir kartal gibi en hoyrat saldırılara karşı yavrularını korumak için çırpınan, ölen eşinen hatırasına sadık kalan buna rağmen evine asla terk etmeyen, ikinci evliliğe kolay razı olmayan kişidir anne. Evin direği asıl anneler öldüğü zaman çatırdar yıllarca aynı yastığa baş koyduğu senin için ölürüm, asarım, keserim, abuhayatım, canım, gülüm, aşkım, yoldaşım diye kaldırım edebiyatı yapan, diller döken babalar eşlerini kaybetmenin ertesinde halk diliyle kırkı bile çıkmadan hemen motor hızıyla ikinci bir eş arayışına girerek ne kadar sadık bir eş olduklarını hemencecik ispatlayıverirler.Bunun için işe ilk olarak memleket memleket gezip eş aramakla başlayıp başarısız olduklarında ise başka bir metoda yani B planını uygulamaya koyulurlar yani eşe dosta para yedirerek ya da Tv programlarına kadar her yerde eş arama yarışına girerler.
Peki siz hiçbir annenin parayla ya da memleket memleket gezerek, eş aradığına şahit oldunuz mu? Ne kadar çok tezatlarla dolu iki yaşam ve iki karakter biçimi…
Baba iki kez, üç kez hatta dört kez evlenir ilk anne ise eşle beraber yeni ve ardı arkası kesilmeyen 0 km araba ayarındaki eşlere ve çocuklarına da kölelik eder
Siz hiç aynı anda iki ve ya dört kocayla yaşayan bir anne gördünüz mü? Tabiki de hayır işte fark burada kadın olmak, kadınca yaşamak zor olduğu kadar toplumun ağır normları altında daima ezilen, ikinci plana atılan, ezilen tek dişi annedir yine
Anne tüm kutsal metinlerde övgüyle sözü edilen ve sevgi duyulması gereken tek dişi,
Evlat acısını en derinden yaşayan,
Mutfakta çok iyi bir aşçı olan,
Çocukları okula götürüp getiren,
Çabuk kırılan ama birkaç dakika içinde affedebilen,
Baba evi terk edince faturası kendisine kesilen,
Hayatın tüm ceremesini,yükünü omzunda taşıyan,
Zamana zaman aç kalan ama el açmayacak kadar gururlu olan,
Şiddet gördüğü halde çocukları için çekilmez eşlere katlanıp buna rağmen evi terk etmeyen,
Elektrikler kesilince sobanın yanına koyduğu leğende çocuğuna banyo yaptıran, mum ışığında dikiş diken,
Ekmeği sacda pişiren, tarlada bahçede 7/24 saat teknolojiye inat çalışan,
En umarsız anlarımızda ilk aradığımız ve koşup kapısını çaldığımız,
Dizinin dibinde huzur,şefkat ve güç bulup ve rahat nefes aldığımız bir liman,
Dokuz ay karnında taşıyan, doğurduktan sonra uykusuz kalan, ninniler söyleyen iyi bir bestekar,
Başucumuzda ateşimize bakıp, alnımıza öpücükler kondurup sabaha kadar Rabbimize dualar eden,
Yemek yemeyen çocukların peşinde tabak ve kaşıkla evde, parkta dolanan,
Karşılıksız seven,
Çamaşır ,bulaşık yıkarken bile otomatiğe bağlanıp aynı anda çene çalabilen,
Çocuklar çabuk büyüsün diye pastaya balık yağı,tonbalığı,patates vb. karıştıracak kadar üretken,
Evde her türlü durumu eşi, çocukları, misafiri vs. idare eden iyi bir yönetici,
Esmer, çirkin, kısa, kilolu bile olsa tiksinmeden sarılabilen ,güzel kokan tek varlık,
Çarşı –pazarda alışveriş yaparken, sinema-tiyatro izlerken ummadık anlarda doğum sancısı tutan,
Terlikle söz dinletemediği çocuklarının peşine verip kör olasıca gel buraya diyorum, akşama baban gelince görüşürüz diye tehditler savuran,
Pankart açıp açlık grevine katılan oğlunun halini görünce dayanamayıp,eteğine sakladığı ekmek arasını a oğlum gel inat etme vazgeç artık bu işlerden, bak bir deri kemik kaldın hartım için bir lokmacık al bari diye evladının yakasına yapışan,
Mahallede hayırlı bir kısmet için kız bakan ve bu yüzden erkek evladıyla ters düşüp,ardında ay fenalaştım deyip baygınlık nöbetleri geçiren,kendine geldiğinde de sana sütümü helal etmem diye söylenen,
Koca dayağıyla gözü morardığında soranlara tebessüm ederek merdivenlerden yuvarlandım ya da kapı çarptı deyip utancını türlü türlü bahanelerle örtbas eden,
Sevgilisinden ayrılan kız ve erkek evladına üzülme be kuzum ben sana demiştim o sana yaramaz diye zaten ta en başından gözüm tutmamıştı onu ben sana daha iyisini bulurum kuzucuğum diye teselli eden,
Bir türlü evlendiremediği oğlu için fal baktıran ,hocaya gidip kitap açtırmaya kadar ilginç çarelere başvuran,
Torun sahibi olurken,dizi izlerken, oğlunu askere uğurlarken, çocukların üniversiteden mezuniyetini, kızının, gelin, oğlunun damat olduğunu görünce duygulanan,
Yokluğu ne eş,ne komşu ne de dostla doldurulamayan,
Ölümü her koşulda acı veren,yıpratan,yaşamımızın her anını eksik bırakan, ruhumuzu yaralayan, mutlulukları ve acıları yarım yaşatan,
Her şeyi bilen, tecrübeli ve sürekli nasihat eden bilge bir kişilik,
Çocukları arasında ayırım yapmayan adil bir idareci,
Bazen babanın yokluğunda emir veren bir otorite,
Hayata her zaman farklı bakan, olayları farlı algılayıp yorumlayan iyi bir gözlemci,
Yakınımızda olsun uzağımızda olsun her koşulda özlenen, istenen, vazgeçilmeyen onun varlığıyla evlatlarının varlı anlam bulan, bütünleşen bir cennet,
Bazen dert ortağımız bazen de sırdaşımız,
Her şeyi sabırla öğreten bir öğretmen,
Bizi saatlerce bıkmadan dinleyen iyi bir dinleyici,
Sorunlarımıza çözüm bulmaya çalışan bir arabulucu,
Ve dahası hastalanınca ya da yaşlanınca acımasızca ilk terk edilen kişidir anne.
Filiz AKÜZÜM