YALNIZLIK
Klasik bir tanımdan uzak, soğukluğu, kimsesizliği ifade eden subjektif bir kavram olarak yalnızlık yaşamımızın kuytu yerlerinde ansızın çıkıveririr karşımıza…
Her çağda olduğu gibi günümüz insanının da en çok muzdarip olduğu konulardan biridir yalnızlık. Farklı mekanlarda ve zamanlarda ortaya çıkıp herkes üzerinde farklı bir etki yaratan kişinin ruhunda büyük gedikler açan, mutsuz, huzursuz, yıpratıcı, zihinleri sürekli meşgul eden bu duygunun sebepleri vardır elbette.
Yalnızlığını kendi içinde yaşar herkes aslında kimi zaman kafa dinlemek için ideal bir tercih iken kimi zamanda istenmeyen korkutucu bir duygudan ibarettir yalnızlık.
Yaşadığımız birçok olumsuzluğu ya kadere yükleriz ya da içinde bulunduğumuz yalnızlığa….
Peki insanlar neden yalnızdır ya da yalnızlığı tercih ederler?
Belki de…
Teknolojik gelişmelerin yarattığı birbirine yabancılaşan kalabalık şehirlerde iş yaşamının getirdiği yoğunluk içinde bireyler kendi yalnızlıklarında adeta kaybolmaktadır. Çünkü başkalarıyla paylaşamadıkları duyguları, kemikleşmiş acılarını, özlemlerini ancak sanal bir ortamda paylaşacak kadar kendi başınadırlar. Yine hayatın ceremesinden, sorumluluğundan, kendinden kaçmak ve kendini aşmak, rahatlamak, stresten kaçmak için çoğu zaman başvurulan bir savunma mekanizmasıdır yalnızlık.
Zihinleri bulandıran, iç buhranlar ve ruhlarda med-cezirler yaratan Yalnızlık bir anlamda,
Bir huzur evinde yaşlılık ve ölüm duygularının çatışmasından doğan korku,
Bir hastane odasında seruma bağlı olmanın acizliğine teslim oluş,
Yeri aşkla doldurulamayan bir terk edilişin ardından yüreklerde topak topak biriken hüzün,
Gece trenine bilet alıp istasyonda valiziyle birlikte hayallerini de geride bırakıp arkasına bakmadan sessizce yol almak,
Hayatın çekilmez olduğu uykusuz gecelerin sabahında şefkatli bir anne kucağından mahrum kalış,
Aynı dili,duyguyu paylaşacak birini bulamadığında mutluluğu da acıyı da yarım yaşamak,
Bir akşamüstü bir kır kahvehanesinde derin düşüncelere dalarken,bardaktaki hüznü yudumlamak,
İçindeki çocuğu en bastırılmış duygularla boğmak,
Kafanda kurduğun düşünceler içinde boğulmak,
Nerede,ne yaptığını,ne düşündüğünü bilememek
Hayata anlam katan hiçbir şeyinin olmaması,
Yok oluşundur yavaş yavaş ve farkına varmadan,
Bir deniz kenarında martıları seyrederken huzur aramak için sığınılan bir liman,
Geçmişe dair her şeyin üst üste istiflendiği soğuk rutubetli bir oda,
Kederin cama yağdığı bir vakitte kendi derinliğinde kayboluş,
Sessizliğin uğultusunda yitik benliğini arayış
Ve sizin için daha nicesi olabilmektedir yalnızlık…
Filiz AKÜZÜM
Eğitimci-Yazar