SON
Her şeyin bittiğini, noktalandığını,yapılacak bir şeyin kalmadığını ifade eden son kavramı,son paradigması insan psikoloji üzerinde son derece büyük etkiler bırakmaktadır. Çünkü sonlar birey ve yaşamı arasında önemli bir kavşak noktasıdır. Sonlar hep acıyı, kederi,belleklerden silinmek istenen kötü hatıraları anımsatırlar ve bu yüzden sonlar çoğu zaman soğuk ve acımasız olarak nitelendirilir.
Acı çekmiş yaşamı boyunca problemlerle boğuşan insanlara kendilerini ve özel yaşamlarını ilgilendiren herhangi bir soru yöneltilince, hemen yüzlerindeki ifade ve soluk alış verişleri değişiverir. Hafızlarına kazınan o kötü anıları, kötü sonu lütfen hatırlatmayın bu mevzuyu hemen kapatalım diye çıkışırlar. Çünkü hatırladıkça sanki bir an yaşamlarını alt üst eden o trajik travmanın ortasındaymış gibi kendilerini hissederler. Bir an önce konunun kapanmasını ve belki de bir bardak su içme ya da benim bankaya, postaneye, beni bekleyen arkadaşıma uğramam, önemli bir işim var bahanesiyle çantalarını kaptıkları gibi bulundukları ortamı çarçabuk terkediverirler.
Sonlar yaşamımızda derin yarıklar açar, bundan düşüncelerimiz, yaşama bakış açımız, benliğimiz bile etkilenir. Önceleri yaşama ve toplumu karşı iyimser bir gözle bakanlar içinde doğdukları veya kendilerine yakın derin,sıcak duygular besleyen kişilere uğradıkları haksızlıklar, kültürel şok yüzünden yetiştikleri veya girdikleri topluma karşı antipati duymaya başlarlar ve daha fazla yıpranmamak için başka diyarlara demir atarlar, bir yudum huzur bulmak için. Bunun en güzel ve en çarpıcı örneği ise, Emperyalist güçlerin sömürü araçlarını devreye sokarak,yakın tarihlerde işgal ettikleri ülke vatandaşlarını da buna emsal gösterebiliriz.
İşgale, baskıya,şiddete maruz kalmış ülke insanlarının psikolojisine, eminim hiç kimse sahip olmak istemez. Demokrasi ve din adına yapılan savaşlar hep felaketi, yıkımı,bir milletin yok oluşunu, acı sonunu hazırlar. Dustür bu ve bu kaderi değiştirmek çok zor çünkü arada üç -beş kişi ortaya çıkarak işgalleri protesto etmek için pankart açıp basın açıklaması yaparak, tepkilerini dile getirmeye çalışmış olsalar da cılız, olarak nitelendirilen bu sesler azgın baronların ve orduların arasında eriyip gidiverirler. Geride binlerce sakat,kimsesiz çocuk,onuru,şerefi ayaklar altına alınmış kılıç artığı kadınlar ve erkekler,gözyaşı,harabeye dönmüş bir ülke ve yıkıntılar altında kalmış yitik bir tarih ve kimlik kaldığı gibi geleceğe dair umutlar da tükenir. Yeni politik projelerin, yaşam hakkı tanımadığı bu ülke insanlarından sorgulama ve soru sorma cesareti olmayan dilsiz, kültürel bağlarından kopuk, asimile olmaya hazır bir toplum inşa edilir.
O halde Son bizim için neyi ifade ediyor? Sorusuna farklı perspektiflerden ele alalım.
..
Bir kırılma noktasıdır, yaşamımızda çünkü dünyayı değiştirecek en kritik kararlar son dakika ve saatlerde masa başında alınır ve sonrada altına ıslak imza atılır.
Bilet aldığımız treni son anda ya yakalar ya da kaçırırız,
En önemli işlerimizi son ana bırakır ve başarısız oluruz,
Hep son anlarda dostumuzun ihanetine uğrarız,
Ayrılık haberini son anda elimize geçen bir mektup, telefonumuza gelen bir mesaj ya da uykudayken gecenin son saatlerine doğru gelen bir telefondan alır ve yıkılırız,
En sevdiğimiz insanların ölüme yaklaştığının ilk haberini,yoğun bakımdaki yaşam ünitesinde gelen son acı sinyallerden alır ve olduğumuz yere yığılırız,
Duymak istemediğimiz en ağır sözleri en son yaptığımız tartışmada duyarız,
Sevginin ebedi olmadığını tek taraflı olarak açılan davanın ardından, mahkeme salonunda alınan boşanma kararıyla son anda öğreniriz,
Hayatın kısa, değerli olduğunu aslında bu kadar uzun emellere sahip olmanın eften- püften şeylere kırılmaya, üzülmeye değmediğini bir ambulansla hasta sedyesinde taşınırken anlarız,
İnsanı beklemediği sona her zaman yanlış davranışlar, tutarsızlıklar ve çelişkiler götürür,
Son eşiğinde, en büyük pişmanlıklar hayal kırıklığı ve aşırı güvenin felaketi karşımıza dikiliverir,
Kötü karaktere sahip insanlar tutunacak bir şeyleri kalmadığında, yolun sonunda olduklarının farkına vardıklarında iyi,olgun bir insan olmaya karar verirler,
Başa gelen onca musibetten sonra kadere razı olur imanımızı kemale erdiririz,
Elini- kolunu bağlayarak, oturmanın, şikayet etmenin , vasıfsız olmanın, işe yaramadığını bir şeyler yapmanın gereğine başvurumuzun elimize tutuşturulup kibarca kapı gösterilince bize dış kapının mandalı olduğumuz, mesajı verildiği anda silkiniriz içinde bulunduğumuz gafletten,
Statlarda oynan maçlarda en güzel gol son dakikada atılan goldür,
Mutluluk gözden düşen son damlada gizlidir,
Sanatçı elinde fırçayla eserine son rutuşlerle şekil verir,
Bir şiir son dizeyle anlam bulur,
Çekilen son doğum sancısıyla bebek dünyaya merhaba der,
Toprağa düşen son cemreyle tohum filizlenir,
Asırlık çınar aldığı son darbeyle devrilir,
Gözlerdeki son bakış yüreklerde ebedi yurt bulur,
En güzel aşklar son dokunuşla bozulup önemini yitirir,
Dervişin son zikri, son halveti onu fenafillaha yükseltir,
En acıklı filmler en son karede mutlu biter,
İlahi adalet son anda tecelli eder,
Canavarların,devlerin,cadıların olduğu tüm kötü masallar son kahramanın, kötülerle olağanüstü savaşıyla hep en güzel ve en mutlu şekilde biter,
Savaşlarda hep yıkımın, cinayetin son fotoğrafı ve küçük bir çocuğun yürek burkan son yardım çığlığı,insanlığı ayağa kaldırır.
Filiz AKÜZÜM
Eğitimci-Yazar