AYIPLARIN ÖRTÜLMESİ
Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a hamd, Peygamberlerin en şereflisi olan Muhammed’e ﷺ, alîne ve ashabına salât ve selâm olsun.Efendimiz ﷺ El-Hakim’inMüstedrâk adlı kitabında rivâyet ettiği sahih hadisinde meâlen şöyle buyurmaktadır: “Kim kardeşinden bir ayıp görüp de onu örterse, diri olarak gömülen kızı kurtaran kişinin sevabına benzer sevap kazanır.”
PeygamberEfendimizin ﷺ bize öğrettiği İslâm Dini sayesinde iyiliği kötülükten, imânı küfürden, ibadeti günahlardan ve iyi ahlâkı kötü ahlâktan ayırabiliyoruz. Sebepsiz bir şekilde Müslüman kardeşimize zarar veremediğimizi ve komşularımıza karşı iyi muamelede bulunmamız gerektiğini yine yüce İslâm’dan öğrendik. Çocuklarımıza ve anne-babamıza karşı olan sorumluluklarımızı yine İslâm Dini sayesinde öğrendik. Bir insanın diğer insanlara karşı olan üstünlüğünün ırk, ten renk, zenginlik, cinsiyet ile değil ancak ve ancak takvâ ile ölçülebildiğini yine rahmet Peygamberi olan Muhammed’inﷺ hadisinden öğrendik. Burada zikredilen bilgilere sahip olmanın değerini anlamak için, tarihe bakmamız yeterlidir. Çünkü Efendimiz ﷺ İslâm Dinini yaymaya başlamadan önce, Araplar çok kötü geleneklere sahip olmuşlardı. Îsa Aleyhisselâm’a tâbî olanların ölümünden sonrası ile Efendimizinﷺ daveti arasında bulunan belli bir döneme Cahiliye dönemi denilir. Yani burada yaşayan insanlar ne İsâaleyhisselâm’ın ne de Efendimizinﷺdavetini duydular. Haramdan ve helalden haberleri olmadan, kötü ahlâklara ve geleneklere sahip olmuşlardı.
Bunlardan bir tanesi ise, yeni doğan kızların diri diri gömülmesidir. Efendimize ﷺvahiy inmeden önce bu kötü olay Araplarda âdet olmuştu. Hatta Efendimizin ﷺmeşhur sahabelerinin bazıları İslâm’a girmeden önce bu kötü şeyi yapmışlardır. Fakat Hazreti Ömer bunların arasında değildir, bu büyük sahabeye iftira atılıp, Müslüman olmadan önce kızını diri diri gömdüğünü iddia edilmiştir.Bunun aslı yoktur. Ömer Radıyallâhu Anhu kesinlikle böyle bir şey yapmamıştır. Lakîn Efendimizin ﷺsahabelerinin bir tanesi yumuşak gönlü ile meşhur olmasına rağmen, cahiliye döneminde 8 kızını diri diri gömmüştü. İslâm’a girdikten sonra pişman olup, bol bol hayır işlemiştir ki o günahlar örtülsün.Bu adamın böyle bir şeyi yapmaya sevk eden hadiseyi ise şu şekilde özetlemek istiyorum: Bu sahabenin mensup olduğu kabile birgün bir başka kabile tarafından saldırıya uğrayıp, kızı esir alınmıştır. Esir olduğu günlerde esir bulunduğu kabiledeki bir erkekten hoşlanıp, kalbi ona meyletmeye başlamıştı. İlerki günlerde ise bu iki kabile arasında barış sağlandı ve kıza “babanın evine dönmeyi mi yoksa bu adamla burada kalmayı mı tercih ediyorsun” diye sorulduğunda, erkeğin kabilesini seçti. İşte bu olay babasının zoruna gitmişti. Çünkü babası kendi kabilesinin önde gelenlerdendi ve en çok saygı gören kişiler arasında yer alıyordu. Kızının ise bir erkek için ona sırt çevirdiğini kabullenmek nefsine ağır geldi ve bundan sonra doğan her kızını diri dirigömeceğine yemin etti. Gömdüğü kızların sayısı ise 8 oldu. İslâm’a girdikten sonra çok pişman oldu ve Efendimize ﷺne yapacağını sorunca, Efendimiz ﷺondan köle azad etmesini istedi. Fakat bu sahabenin köle olmadığı için yaklaşık 100 deveyi sadaka olarak verdi.
Kızların diri diri gömülmesi en büyük cinayetlerin bir tanesidir, hatta Kur’ân-ı Kerîm’de bir âyetin anlamı şöyledir: “Diri diri gömülen kız çocuğun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman…”
Günümüzde dedikodu ve laf taşıma çok yaygınlaştı. Hatta bazı kişiler sırf kardeşlerini rezil etmek için, onların ayıplarını arar oldular. Düğün, cenaze, ziyaret, çay molası demeden buldukları her fırsatta dedikodu yapıp, başka Müslümanlardan gördükleri utanç verici hareketleri anlatıp, hem onları rezil ediyor hem de itibarlarını düşürmek için çabalıyorlar. Bu tür dedikodular karşı tarafa ulaşırsa, bu sefer küskünlük ve kavgaya kadar varan kırgınlık hâkim oluyor. Özellikle akrabalar arasında bu, akrabalık bağlarını koparma gibi çok kötü sonuçlara varabilir. Bir Müslümandan ayıplı bir şey gördüğümüzde bunu ifşa etme yerine, örtmeye çalışalım. Ayıbını insanlar arasında anlatacağımıza, onun yanına gidip nasihatte bulunalım. Onu kaybedeceğimize kazanmaya çalışalım. Bunu ise Allâh rızası için yaptığımızda, Efendimizin ﷺ hadisinde zikredilen sevaba (Allâh’ın izni ile) nail olabiliriz.
Diri diri gömülen kızı ölmeden önce kurtaran ne kadar büyük sevaba nail oluyorsa, Müslümanların ayıplarını örten kişinin sevabı da buna benzer.
Tabi ki burada zikredilen ayıp örtülmesini, dinde vacip olan iyiyi emretmek ve kötülükten uyarmaktan ayrı tutmamız gerekir. Bir kişi Müslümanların dinine zarar veriyorsa veya ticaretinde kandırıyorsa, ondan uyarmak zorundayız. Yanlış fetva verenlere ve hoca sıfatıyla toplumu kandıranlara ilk aşamada nasihatte bulunuruz; şayet nasihati kabul etmiyorlar ise, hikmet ve iyi tavır ile bunlardan uyarırız. Ancak bunun dışında, bir Müslümanın yaptığı ayıp, eğer topluma zarar vermiyorsa, o ayıbı örtmeye çalışalım ki, Efendimizin zikrettiği sevaba nail olalım.
Ömer RadiyallâhuAnhu’nun hilafetinde hâsıl olan ve ayıpların örtülmesinin önemine delil gösterilebilen bir kıssa ile yazımı sonlandırmak istiyorum:Ömer RadiyallâhuAnhu’nun yanına bir adam gelip dedi ki: “Ey Mü’minlerin emiri, cahiliye döneminde ben de bir kızımı diri diri gömdüm, fakat o ölmeden önce şefkatimden dolayı mezarını yeniden kazıp, onu kurtardım. SonradanEfendimize ﷺimân edip İslâm’a girdik ve kızım genç yaşlarında zina işledi. Bu günahtan dolayı o kadar utandı ki, intihar etmeye kalkıp, şah damarlarını kesti, fakat ölmeden önce yetişip, kesilen yerlerini tedavi ettik ve kızımı kurtardık. Daha sonra kızım istemeye gelindiğinde, kızımın yaptığı günahı anlattım (ona göre talibi kandırmamak için). “ Bu adam kızının tövbe etmesine rağmen bu ayıbını ifşa etti. Ömer RadiyallâhuAnhise şu cevabı verdi: “Senin kızın tövbe etmesine rağmen, sen onun ayıbını açıklığa vurdun. Eğer bundan sonra bunu tekrarlarsan, seni o kadar şiddetli cezalandıracağım ki, şehirlere ibret olacaksın.”
Allâh bizleri Müslüman kardeşinin ayıbını arayıp rezil etme derdinde olanlardan değil, kendi ayıplarıyla meşgul olanlardan eylesin…