”Benim çocuğum çok zeki ama ders çalışmıyor!”
Yukarıdaki başlığı her anne ve baba okuduğu zaman “benim cümlem alınmış” diye hafifçe gülümseyecektir.
Doğru,
Bizim çocuklarımız gerçekten çok zeki ama ders çalıştıramıyoruz.
Nedenini iyi araştırmak gerekiyor. Bu dert hepimizin, gün geçtikçe de dertlerimiz derinleşiyor.
Çocuklarımıza iyi eğitim veremiyoruz.
Ve büyüyorlar bu çocuklarımız bu problemleri ile.
İleride iyi meslek sahibi de oluyorlar.
Ama
Savcı ve hâkimin çocuğu insanların üzerine arabasını sürebiliyor.
Doktor adayları kadınları yumruklayabiliyor, öğretmenler insan öldürebiliyor.
Okumamış ve eğitimsiz kişilerin yaptıklarını ise yazamıyorum bile. Ne kalemim yazabiliyor, ne de terbiyem el veriyor.
Her akşam haberlerde yeni bir vahşet, kan ve gözyaşları izliyoruz.
Oysa
Dünyada, kıskanmadan insanın kendisinden daha iyi bir eğitim almasını ve daha büyük mevkilere gelmesini istediğimiz tek varlık, çocuklarımız. Çocuklarımızın başarılı olması için tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz. Yemiyoruz, içmiyoruz, giyinmiyoruz yeter ki çocuklarımız okusun diye.
Peki, nerede yanlış yapıyoruz?
Çocuk zekasının %35 i anne ve babadan kalıtım yolu ile, %20 annenin hamilelik döneminde, %45’i ise doğumdan sonraki çocukların yetiştiği çevreye göre şekil almaktadır. Çocuğumuzun zekâsının gelişimi anne ve babanın hazırladığı imkânlar ile ilgilidir.
Örneğin, annenin hamilelik dönemi: iyi güzel ve stressiz geçmiş ise çocuk daha sakin olabiliyor. Stresli ve kavgalı bir hamilelik döneminde ise çocukların çocukluk dönemi daha yaramaz ve kavgacı olabiliyor.
Annelerin hamilelik döneminde dinledikleri bile çocuklarının zekâ gelişimini etkileyebildiğini çocuklar üzerine araştırmalar yapan bilim adamları söylüyor.
Anne ve babaların çocuklarının yanındaki davranışlarını çocuklar taklit ediyor; yememizi, içmemizi hatta yürümemiz bile gözlemleniyor.
Sigara içen bir babanın “oğlum sigara içmeni yasaklıyorum” sözü ne kadar yerinde acaba.
Ya da televizyon izlerken “oğlum televizyon izleme git ders çalış” demek ne kadar doğru,
Elimizde cep telefonu ile oyun oynarken ya da birilerine mesaj atarken; “oğlum elindeki telefonu bırak git odana ders çalış” demek etkilimi sizce…
Akşamki dizilerimizde örf ve adetlerimize uymayan dizileri izleyerek çocuklarımıza güzel ahlaktan bahsedebilir miyiz?
Gazete ve televizyonlarda ki magazin programlarını ve boy boy acayip sahil kenarlarında çekilen resimleri gören ve bu tip haberlerini okuyan çocuklardan nasıl bir davranış bekleriz ki?
Yedikleri fastfoodlar, hazır yemeklerde ki kimyasallar nasıl biz zekâ gelişmesine etki ediyor acaba?
Biz okumuyor isek çocuklarımız da okumaz, biz ailemize iyi davranmıyor isek çocuklarımızda bize iyi davranmaz. Çevremiz ile iyi geçinmiyor isek çocuklarımızda çevreleri ile iyi geçinmezler. Biz huysuz isek çocuklarımızda huysuzdur.
Biz çok tembel bir öğrenci iken çocuklarımızın Türkiye’nin en çalışkan öğrencisi olmasını beklemeye ne deriz?
Sahi çocuklardan bahsedecekken hep anne ve babalardan bahsettim.
Biz anne ve babalar mı suçluyuz acaba?
Ya da eğitim sistemimizde yanlış giden bir şeyler mi var?
Kararı siz verin artık…