Hepimizin hayatında karşılaştığı güçlükler vardır. Bu güçlüklerin üstesinden gelebilmek ve hayatın normal akışına girmesini sağlayabilmek için didinip dururuz. Elimizden gelen şeyleri insani çizgilerde yapmaya çalışırız. Her ne kadar bin bir kötülük ve tuzaklarla karşılaşsak bile aklı selim insanlar olarak hep doğru ve insani tepkilerde kalmaya özen gösteririz. Gerek ailemizden ve gerekse olgun ve hayatı gerçek anlamında okuyabilen ve içinde merhamet, vicdan ve güzellikler olan insanlardan öğrendiğimiz şeyleri tecrübe olarak hanemize yazar ve bunların doğrultusunda yol alırız.
Sosyal medyanın kötü olduğu kadar bizlere yol gösterecek kadar güzel yanları da vardır. Birimizin paylaştığı güzel ve yapıcı bir mesaj birden dalga etkisiyle binlere, on binlere ve hatta tüm dünyaya ulaşabiliyor. Bu yazıyı, az önce bir dostumun paylaşımda bulunduğu bir yazı üzerine yazıyorum. Hatta dostuma telefon açıp, böyle güzel ve yapıcı, motive edici şeyler paylaştığı için de teşekkür ettim. Bu özelliğimi aktif tutan biriyimdir. Çünkü dalga etkisi yapanlardan olmak bana mutluluk vermektedir. Bakın dostum ne de güzel bir şey paylaşmış sizlerle paylaşayım.
Psikolojik dünyamızın güçlü kalmasının bazı temel noktaları olmalı. Bu noktaları uyguladığımız zaman ayakta kalmamız, pozitif düşünmemiz ve tevekkül etmemizin güçlülüğü de artmaktadır. Güçlü bir psikolojik dünyamızın altın kurallarını şöyle sıralayabiliriz:
Öncelikle geçmişimizle barışık olmalıyız ve geçmişten ders almalıyız. Geçmişte takılıp kalmanın ne bize ne de başkasına bir faydası olmayacaktır. Zaten tecrübe denen şey eski olanlardan yola çıkarak yeni olaylara yön vermek demek değil midir? Örneğin bize çok kötü davranışlardabulunan kimselerle iletişimi kesmek ve karşılaştığımız ve o kimseyle benzerlik gösteren kimseleri de hayatımızın sınırlarından çıkartmalıyız. Ne kadar uzak olurlarsa o kadar kafamız kulağımız rahat olur.
Bize yük gibi görülen olumsuzlara takılıp kalmak yerine bize bahşedilen nimetlere odaklanmalıyız. Sorunlar her zaman ve her platformda karşımıza çıkabilir. Onların üstesinden gelmek için ve bizdeki acılarını hafifletmek ya da silmek için içinde bulunduğumuz nimetlere odaklanmalı ve şükretmeliyiz. Örneğin yine bize sıkıntı ve eza veren kimselerin varlığına takılıp kalmaktansa yanımızda olan, hakkaniyetli, adaletli kimseleri, dostlarımızın, ailemizin varlıklarıyla güçlü olmalıyız. Çünkü odaklanmada merkeze neyi koyarsak hayatımızın yönünü de oraya doğru sürüklemiş oluruz. Güzel bir şey yakalayıp oraya odaklandığımızda inanın daha güzel yarınlara doğru bir gidişe sahip oluruz.
Ortaya çıkabilecek olumsuz ihtimalleri düşünüp endişelenmek yerine, elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.İnsanların hepsi iyi değil. İyiler kadar kötüler de vardır. Ailesinden, yakınlarından, siyasetten, liyakatsizliğini kamufle edecek makamlara tutunanların varlığını silmek, onları bertaraf etmek için yaptığımız işleri en iyi şekilde icra etmek için güçlü olmalıyız. Merak etmeyin dostlar; çünkü bu hayatın sonu var ve herkes kendi hanesini doldurmakla meşgul. Kimimiz iyiliklerle kimimiz de kötülüklerle dolduruyoruz. Bırakın kötüleri, siz doğru ve iyi olan şeyleri yapmakla yaşayın.
Başkalarının sahip olduklarını kıskanmak yerine onların sevinçlerini paylaşın. Dediğimiz gibi hayatımızın merkezine neyi koyarsak oraya doğru gideriz. Sevinçleri paylaşmak bize de sevinçler getirecektir. Sizi kıskanan kimselere karşı da aynı şeyleri yapın. Onların kötülüklerine takılıp kalmak yerine ona da çare olmak için çabalayın. Biliyorum, bunu yapmak zordur ama denemeden bırakmayalım.
Zorluklara katlanmayı ve sabretmeyi bilmek gerekli. Kolay elde edilebilen ne var ki bu hayatta. Bir lokmayı bile çiğnemeden yutamıyoruz. Kaldı ki başka şeyleri başarabilmek bazı şeylere katlanmaktan geçmektedir. Unutmayın gökkuşağının doğması için yağmura, sabaha kavuşmak için de gecenin bitmesine ihtiyaç varıdır. Ulaşabilmek de sabretmekten geçer.
Çevrenizde çok insanın olmasındansa tabutunuzu taşıyabilecek dört dosta yer verin. Herkese ihtiyaç duyup da onlardan çareler ummak gibi bir yanılgıya düşmeyin. Dost edinin ve nicelikle değil nitelikle beslenin.
Size negatiflik aşılayan, dedikoduyla gelen, dili ve kalbi bozuk olan, yıkıcı ve sizi çukurlara çekecek olan kimselerden uzaklaşın. İnanın onların yoklukları varlıklarından daha faydalıdır. Çok acil bir muhasebe yapalım ve bu tür insanlara hayatımızdan yol verelim. Yoklukları daha mutlu edecektir.
Biz olmaktan vazgeçmeyelim. Herkese göre uygun davranmak gibi bir yanılgıya düşmeyelim. Gelene ağam gidene paşam hesabı yanlış bir hesaptır. Doğru tek olduğu için asla doğrulardan vazgeçmeyelim. Rızık Allâh’tandır ve bunun endişesiyle asla boyun bükmeyelim ve herkese farklı tellerden çalmayalım. Bırakalım yanlış teller kırılsın ve elimizde bir tel bile kalırsa onun doğruluğunda ilerleyelim.
Çözüm odaklı olalım. Ama çözümü de hakkaniyetli bir şekilde sağlayalım. İki yanlıştan bir doğru etmeyeceğini bilmeliyiz. Şikayetler içinde yüzerek en başta kendimize kötülük yapmayalım. Yapıcı ve onarıcı bir kişilik olalım. Olalım ki bizim de karşımıza böyle insanlar çıksın.
Sahibi olmadığı şerefin reklamını yapanlardan uzak duralım. Çünkü kötü kimselerden bize ancak kötülük gelir. Unutmayalım ki ne kadar az kötü insanla karşılaşırsak o kadar mutlu, huzurlu ve başarılı oluruz. Daha başka bir ifadeyle; “doğduğunda kulağına ezan ve kamet okumak yerine üç ez karaktersi mi fısıldadılar”dediğimiz insanlardan uzaklaşalım. Çünkübu tipler çamurlarını size de bulaştırırlar. Hayat bizim ve bir defa yaşanır. Bu yaşamı da ancak güçlü bir psikolojiyle süsleyebiliriz.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog Yazar