Kenevirin tarihi çok eskileri dayandığı bilinmekte ve tarih boyunca bitkisel hammadde kaynağı olarak kullanılmaktadır.5000 yıldan beri Dünya’da yaygın olarak yiyecek, lif, ilaç ve endüstriyel hammadde olarak kullanılabilen tek yıllık otsu bir bitki olduğu bilinmektedir.Arkeolojik araştırmalara göre M.Ö. 8000 yıllarına ait kenevirden yapılmış kumaş kalıntıları bulunmuştur.Kenevirden tarihte ilk defa MÖ. 2737 de Çinliler, MÖ.1600 de Mısırlılar, MÖ. 1200-1500 yıllarında Hintliler, MS 400 de Filistinler tarafından ağrıkesici, nikris (Gut), romatizma v.b. hastalıklara karşı kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğunda ise ordu ve donanım için urgan yapımında kenevir tarımına önem verilmiştir.Bu nedenle Osmanlı Devleti Tersane-i Amire için vazgeçilmez bir ihtiyaç olan kenevirin üretilmesi ve temini önemli idi. Osmanlı Devleti’nde Trabzon, Ordu, Canik, Aydın, İzmir ve Kastamonu sancak ve vilayetlerinde kenevir üretimi yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde I. Dünya Savaşı’ndan sonra ne yazık ki kenevir üretiminde düşüş olmuştur.
Kenevir, ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetişebilir ve kültürü yapılabilir. Kenevir lifleri 19. yy. sonlarına doğru rağbet görmüş ve tüm tekstil ürünlerinin %80’inin hammaddesini oluşturmuştur. Daha sonraları pamuk liflerinin kullanılması ve daha hafif elbiselerinin revaçta olması dolayısı ile kenevir lifleri ikinci plana düşmüş, 1930’larda ABD’de çıkarılan “Marihuana Vergi Yasası” ile yetiştirilmesine engeller getirildikten sonra adım adım tüm dünyada yasaklanmıştır ve kenevir tarımı büyük bir sekteye uğrayarak üretimden düşmesine neden olmuştur. Bununla birlikte, 1990 yılından sonra yeni düzenlemelerle birçok ülke hızla kenevirin endüstriyel kullanımına ve bu sebeple yetiştirilebilmesine tekrardan izin verilmeye başlanmıştır.
Kenevir gerçekten de diğer bitkilerden farklıdır. Üretimi 2016 yılında yayınlanan Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. Bu yönetmeliğe göre, Amasya, Antalya, Burdur, Bartın, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak olmak üzere 19 ilimizde izin almak kaydı ile kenevir üretimi yapılabilmektedir.
Başlıca Üretim Bölgelerimiz:
1-Kastamonu (Taşköprü) -Zonguldak Bölgesi: Türkiye’nin en yoğun kenevir ekim bölgesidir. Bu bölgede genelde lif tipi kenevir yetiştirilir.
2-İzmir (Tire-Ödemiş), Burdur Bölgesi: Türkiye’de en çok tohum üretimi bu bölgede yapılır.
3-Samsun-Ordu-(Fatsa-Ünye) Bölgesi: Bu bölgede hem tohum hem de lif üretimi yapılır.
4-Şanlıurfa (Suruç-Birecik), Malatya Bölgesi: Bu bölgede hem tohum hem de lif üretimi yapılır.
5-Amasya (Merzifon-Gümüşhacıköy), Çorum ve Yozgat Bölgesi: Burada da hem tohum hem de lif üretimi yapılır. TÜİK verilerine göre, kenevirin üretim verimliliği 1988’de 35 kg/dekar iken, bu değerin 2017’de 42 kg/dekar’a yükseldiği anlaşılıyor.
Yurt dışında ise özellikle de Kuzey Amerika’da ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde kenevir talebine ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Birkaç batı Avrupa ülkesi son zamanlarda endüstriyel kenevir yetiştirmeye başlasa da, endüstriyel kenevir üretimine hala Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore ve kenevir üretiminin hiç yasaklanmadığı Rusya Federasyonu hâkimdir.
Sonuç olarak, kenevirin uyuşturucu olarak kullanılmayacak şekilde üretilirse hem ülke ekonomimize hem de daha sağlıklı sentetik ürünlerin alternatifleri olacak şekilde ürünler geliştirebilecektir. İlaç sektörü ise çok geniş bir alana hitap edip insanlığın hizmetine sunulabilir. Çünkü dünyada 3 bin üründe kenevir kullanıldığı bilinmektedir.
Geleceğin bitkisi olarak kenevir geliyor okuyucularım, ülke olarak geç kalmayalım…
Prof. Dr. Hamdi TEMEL
Kaynaklar: