Öteden beri gündemimizi en çok meşgul eden kavram ya da söylemlerden biri de “memleket sevgisi” olması gerçeğidir. Bu durum uzun bir süre de değişeceğe benzemiyor. Hele ki seçim süreci içerisine girdiğimiz son düzlükte daha da popüler bir kavram olarak havalarda uçuşacak diye görmekteyim/görülmektedir. Yaşlısı genci, kadını erkeği, amiri memuru, sağcısı solcusu, o şucusu bu şucusu, hasılı hangi insan ya da gruba ve de mensubiyet taraflarına bakarsak bakalım söylem olarak “memleket sevgisi” dillerde pelesenk durumundadır. Peki, “memleket sevgisi” tam anlamıyla hayatlarımıza yansıyor mu? Üzülerek müşahede ediyorum ve akabinde söylüyorum ki “memleket sevgisi” hiç de dillerde dolandığı gibi değil.
Sahi, nedir memleket sevgisi ciddi olarak düşündük mü? “Memleket sevgisi” kavramına ne kadar aklı selim bakıyor, dillendiriyor ve yaşıyoruz? Dilsel ifadenin ötesine geçip de “memleket sevdası” için şartsız şurtsuz benliğimizi, bedenimizi, ruhumuzu ortaya koyabiliyor muyuz? Kahvehanede zamanını ve ömrünü heba edenlerden bürokratlara, eğitim alanlardan öğretenlere, vaaz edenlerden onu dinleyenlere varıncaya kadar duyulan/duyurulan/anlatılan “memleket sevgisi” konusunda kaçımız doğru istikametteyiz hiç muhakeme yaptık mı? İki gündür uykularım kaçıyor. Yıllar öncesinden duyduğum/okuduğum Sultan Alparslan’ın komutanı ile Malazgirt muharebesi öncesi arasında geçen hadise tekrar önüme düştü. Komutanı korku ve endişe içerisinde Sultan Alparslan’a gelerek:
– “Efendim, düşman ordusu iki yüz elli bin kişi ile üzerimize doğru geliyor, ilerliyorlar” deyince Sultan Alparslan şu cevabı veriyor:
– “Gelsinler! Biz de yetmiş bin kişilik inananlar ordusuyla onların üzerlerine doğru ilerliyoruz/ilerleyeceğiz” diyor.
Sahi, vatan aşkı nedir? Vatan nasıl sevilir? Nereye vatan denir? Vatana ihanet nasıl olur? Kimlere vatan haini denir? Ya sahi, memleket sevdalısı sadece söylemle midir yoksa en çetin eylemle midir? Hâkim ya da savcı değilim. Ölçü ve tartı yapacak biri de değilim. Hele ki kendi eksiklikleri ve hatalarına bakmadan başkalarını yargılayacak bir durum da hiç de değilim. Sadece ama sadece içinde bulunduğumuz şu dönemde (!) gerçekten nedir “memleket sevgisi” diye sorgulamalardayım. Sanırsam:
Memleket sevgisi, elindekini israf etmemektir.
Memleket sevgisi, imkanlarını, imkansızlıklar içinde yaşayan kardeşlerinle paylaşmaktır.
Memleket sevdası, kalemiyle, diliyle, parası ve canıyla hizmet edenlere karşı fitne, fesat ve iftiralar yapmamaktır.
Memleket aşkı, bulunduğumuz her konumda yüksek bir değer olan “insanlık onuruna” yakışanı yapmaktır.
Memlekete bağlılık güzel işlere sahip çıkmaktır.
Memleket yanlısı olmak toplumumuz için yapılan nokta katma değerlere sahiplenmek ve yapanlara teşekkür etmektir.
Memleket aşığı olmak yurt sathında ve yurt dışında “memleketin” birlik ve dirliğine hizmet etmektir.
“Memleketim” diye naralar atıp ortada gezinmekle memlekete bağlılık olmuyor arkadaşlar. Memleket sevdası demek bu vatanda yüce dinimize, diyanetimize, evimize barkımıza, okulumuza camimize, yolumuza köprümüze, hastanemize sandalyemize, paramıza madenimize, erkeğimize kadınımıza, çoluğumuza çocuğumuza, eğitimimize sağlığımıza, savunma sanayi kazanımlarımıza siyasi dik duruşlarımıza, ezanımıza bayrağımıza, Aydın’ına Tunceli’ye, Edirne’ye Kars’a, Adana’ya Hakkari’ye, halka hizmeti Hakk’a hizmet bilen derneklere vakıflara, kanaat önderlerine ve su katıksız sanatçılarına, cebinin çukurundan ve yalandan uzak siyaset yapanlarına, zerre toprak parçamızın gitmesine razı olmayarak bu uğurda eline aldığı yüreğini feda etmekten çekinmeyen her kesimden insanına imtina etmeden sahip çıkmaktır.
Süslü kelimeler söyleyip de peşi sıra zehir aşılayanlardan, adamlık muhabbeti yapıp da kırmızı karıncalardan daha da küçük olduklarını gösterenlerden, emanet edilen şeylere/yerlere itinayla (!) ihanet edenlerden, bir çivi çakmayı bile akıl edemeyip sürekli şikayet edenlerden, insanları yanıltmayı marifet bilip tek ayakları üzerinde ardı sıra yalanlar sıralayanlardan, kendine bazı değerleri kalkan yapıp piyasa yapmayı maharet sayanlardan, her türlü istismarın kompetanı olarak kılıfladığını düşünerek görünenlerden, suya sabuna dokunmayıp hak ve hakikat karşısında susanlardan, kaldırım taşlarını memleketin ciğerlerine saplayanlardan, tüyü bitmemiş yetim hakkına aldırış etmeden bir kuruşa tamah edenlerden, ne kadar süslü giyinip kendilerince güzel ve ikna edici bir diksiyonla konuşursa konuşsun bu gibi engerek yılan sıfatındakilerden ne bu memlekete insan olur ne de bu insanlarda “memleket sevgisi” olur?
Sahi dostlar, nedir memleket sevgisi?
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog