Allâh rahmet eylesin Necip Fazıl Kısakürek üstadımız Zindandan Mehmed’e adlı şiirinin bir dörtlüğünde bakın ne demiş:
Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Değerli Büyüklerim,
Bu yazımız özellikle sizedir. Devlet ricali olarak, başta biz halkına karşı ve dahi sonrasında her mazluma karşı hamilik yapması gereken büyüklerimiz olarak sizlere çağrımızı yineliyoruz. Evet belki birkaç kişi gibi görünebiliriz ama sesimizi yükseltip âmin sedalarının yankılanmasını istiyoruz. Bir Cuma vakti top yekûn tüm vatan sathında aynı ses, aynı yakarış ve aynı birliktelikle âmin diye bastığımız yerlerin titremesini istiyoruz.
DUA MÜMİNİN SİLAHIDIR
Allâh’ın en sevdiği kulu Muhammed Aleyhisselam Efendimiz bir hadisinde ne buyurmuştur: “Dua, müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.”
Mümin, her şeyi yoktan var eden ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Yüce Allâh’a ve emirlerine itaat etmekte hassasiyet gösterir. En azılı düşmanlara bile vahşeti bırakın sergilemeyi, düşünme eyleminde bile bulunmaz. Bilir ki dua; sabahtan akşama ve akşamdan sabaha bir müminin kalkanı ve elindeki gücüdür. İlahi emir dairesinde seyrederek tevekküle doğru ilerleyen mümin, en önemli başucu yardımcısının dua olduğunu bilir.
DUA İBADETTİR
El Mü’min Sûresi 60.âyetinin manası şöyledir: “Bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler aşağılanmış olarak Cehennem’e gireceklerdir.”
Ayrıca Peygamberimiz Aleyhisselam; “Dua ibadettir” veya “Dua ibadetin özüdür” diye buyurmuştur. (İmam Tirmizi)
Konuya istinaden çok fazla âyet ve hadisi şerif zikredebiliriz. Lakin bu ikisi de meramımızı anlatmaya yeterlidir diye düşünüyoruz. Dua bir ibadettir. Dua kulun acizliğini fark etmesidir. Dua hayatımızın her noktasındadır. Aldığımız abdestteki dualarımızda, namazımızdaki kıraatimizde, yemeye ve içmeye başlamamız ve bitirmemizde, uyumamızda ve uyanmamızda, aldığımızda veya verdiğimizde hep dua sözcükleriyle başlar dua sözcükleriyle bitiririz. En müşkil durumlarımızda hep Yüce Allâh’a karşı yakarışta bulunuruz. El Fatiha sûresindeki âyette de buyurulmuştur: “Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.”
DUA HAYATIMIZIN HER ANINDADIR
Dua hayatımızın her anındadır. Aklınıza gelebilecek tüm meselelerde duadan uzak yaşayamıyoruz. Neticesinde öyle güzel şeylere kavuşuyoruz ki! İlle de kendimiz için istemek manasında dua etmek değil, Müslüman kardeşin için, akraban ya da bir mazlum için. Kilometreler önemli değil. Çok uzak yerler bazen kalp kadar yakındır. Yakınlığı hissettiren belki de haber vermeden sevmemiz ve sevdiklerimize dua etmelerimizdir. Dua aslında sevmektir.
DUA SEVMEKTİR
Dua sevmektir. Dua sevginin, sevilene izharıdır. Duymasa bile onun gıyabında, onun için yakarıştır. Sevmek zorla olmaz. Sevmek parayla pulla olmaz. Sevilen ve dua edilen kimseler ya da şeyler değerlidir bizim için. Bu sebepledir ki dua ettiklerimiz bizim için çok özeldir.
DUA TEVHİDE İMANDIR
Evet, dua Tevhid kelimesine ve barındırdığı harikulade manaya iman etmektir. Biz Müslümanlar ve müminler olarak biliyoruz ki Et Tekvir sûresinin 29.âyetinin anlamı şöyledir: “Fakat âlemlerin Rabbi olan Allâh dilemedikçe siz hiçbir şey dileyemezsiniz.”
Tam da bu âyetin varlığı mucibince çağrımızı tekrar yenilemek istiyoruz. Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof.Dr. Ali ERBAŞ’a çağrımız ve teklifimizdir:
“İçte ve dışta, dahili ve harici kan emicilerin, vatan memleket ve ümmet düşmanlarının, her bir koldan yaptıkları amansız saldırılarıyla bu necip milleti ve ümmeti korkutmak, sindirmek ve etkisiz hale getirmek istiyorlar. En zor zamanlarımızda özellikle memleketimizin birliği ve dirliği için, milli ve manevi şuurumuzun yükselmesi için illaki dua etmemiz gerekmektedir. EL Furkan Sûresi 77.âyetinin anlamı neydi? “(Rasûlüm!) De ki: “Rabbim size ne kıymet verir duanız olmasa? (Ey inkârcılar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; o halde azap yakanızı bırakmayacaktır!”
Kıymetli Büyüklerim,
Kendi sınırlarım içindeki her şehrimin insanlarının birbirleri için, bir uçtan diğer uçtaki ikamet eden kardeşi için, dünyanın tüm coğrafyasında hayatlarını sürdürmeye çalışan Müslüman kardeşlerimiz için; Filistin’den Arakan’a, Çin’inden Avrupa devletleri içlerine, Afrika’sından Avustralya’sına, Amerika kıtasından Uzak doğu bataklığına, Balkanlar’ından Orta Asya’sına kadar, oralarda Müslüman kardeşlerimiz için “Dua Zinciri” oluşturalım. Halkımız kendi içinde çeşitli iletişim ağları vesilesiyle bunu yapıyorlarsa bile yeterli bir birlikteliğin sağlanmadığı düşüncesiyle size sesleniyorum. Şeyh Edebali’nin buyurduğu gibi; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunun unsurlarından birisi olarak da “dualarda yer almak” olduğunu biliyoruz.
“Dua Kardeşi Şehirler” projesi uygulanıp ülkemin dört bir yanında yankılanıp yüreklerde attıkça; bizi özleyen, bizi gözleyen, bizi bekleyen diğer Müslüman ülkelerdeki kardeşlerimiz de kendi içinde bunu başlatırlar ve “ağabey” diye bakılan ülkemin öncülüğünde “Dua Kardeşi Ülkeler” olarak dünyanın dört bir yanında huzura vesile oluruz. Biz biliyoruz; niyet hayır olursa akîbet de hayır olur. Bu sebeple de siz değerli büyüklerimize, devlet ricalimize ve hususen Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Sayın Ali Erbaş’a hatırlatmayı ve teklifimizi yenilemeyi bir borç biliyoruz.”
Bâki selam…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog