Esenler Belediyesi’nin severek takip edilen yayın organı Şehir Ekranı TV’de izleyiciyle buluşan Medya Arkası programına bu ay gazeteci-sunucu Esra Elönü konuk oldu. Kariyer yolculuğundan ve Filistin’de yaşanan zulümden bahseden Elönü konuşmasında dikkat çeken mesajlar verdi.
Şehir Ekranı TV’de izleyiciyle buluşan Medya Arkası programı, bu ay deneyimli gazeteci Esra Elönü’yü ağırladı. Başka Şengül’ün sunumuyla ekranlara gelen programda Elönü, uzun süredir devam eden Gazze işgaliyle ilgili gazetecilerin sorumluluğunu hatırlatarak önemli açıklamalarda bulundu.
Gazze’de yaşanan insani dramın dünyadaki yankılarına ve medyanın tutumuna değinen Esra Elönü, “Gazze’yle birlikte gazetecilik kavramı değişti. Ben hayatıma ‘gazze’teci olarak devam ediyorum. Son zamanlarda dünyada hiç olmaz dediğimiz şeyler oluyor. Gazze’de bir baba evladının ayaklarına sarılarak ölümü bekliyor, bir dede torununa ‘ruhumun ruhu’ diyor. Bizim görmeye dayanamadığımız olayları onlar yaşıyorlar. Biz de mesleğimizi bu acıyı görmezden gelenlere karşı daha fazla gayret ederek yapmaya çalışıyoruz. Çünkü orada direnenleri suçlayan içimizde kalpleri işgal edilmiş insanlar var” dedi.
Çocukluğundan beri gazeteciliğe ilgi duyduğunu ve yazı yazarak kendini keşfettiğini ifade eden TV ve program sunucusu Elönü, “Küçüklüğümde kendi dünyamın içinde yaşayan bir insandım ama kelimelerle aramda hep çok güçlü bir bağ vardı. Yazmak o zaman da hiç vazgeçemediğim bir şeydi. Çocukken babamla tartışma programlarını izler, kendi kendime yorum yapardım. O zamanlar kendime bize dayatılan ideolojik meseleleri çözen birisi olma sözü verdim” şeklinde konuştu.
Sosyal medyada çoğu zaman sert tepkilerinden dolayı eleştirilen sunucu bu eleştirilere şöyle cevap verdi:
“Bazen çok sert olduğumu söyleyenler oluyor ama her zaman kafamdan değil, kalbimden yazmak istiyorum. Savunduğum değerleri hor göreni hoş görmeyi sevmiyorum. İnandıklarım dışında dünyanın çok ciddiye alınacak bir yer olduğunu da düşünmüyorum. Bu konuda sert olduğumu söylüyorlar ama ben bu görüşlere katılmıyorum. Mesela yazılarımın Filistin meselesinde bir çocuğun parçalanmış bedeni veya soğukta çadıra yaslanmış bir çocuğun görüntüsü kadar sert olduğunu düşünmüyorum. Meslek hayatım boyunca hiçbir siyasi ayrım gözetmeden haksızlığı yazma meyyalindeyim.”