Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, adeta kendi evladını yiyen canavar sistemler, herkesi düşman gören zihinler insanlığa hâkim bir durumda. Çepeçevre kuşatılmış durumdayız. Kuşatanlar ise yaşamak için başkalarının hayatını söndüren caniler sürüsü. Bu sütü bozuk, mayası bozuk, kalbi bozuk, fikriyatı bozuk, nereden alıp bakarsanız bakın, alayı defolu olan bu kimselere karşı, tüm dünyanın gözleri önünde başkaldırının en kralını yapmak istiyorum. Şöyle bağıra bağıra, böğüre böğüre ağlama alacağım var hadiselerden, hadiselerin faillerinden, sessiz kalan sözde her yetkiliden ve kim varsa susmakta, oturmakta, gözleri kapamakta birbirleriyle yarışan herkesten alacağım var!
İslam’ı ve insanlığı keyfine göre yaşayanlardan ve Müslümanlara karşı hadsizce davranan kimselerden alacağım var. Onların defolu zihniyet ve tutumlarına karşı davacıyım şimdiden söyleyeyim. Yakarsa dünyayı mazlumların ahı yakar derler; yüzbinlerce mazlumun ahını alanlar serin sularda zevk-ü sefa içinde yaşayacaklarını mı sanıyorlar? Yanılıyorlar! Hayasızlığa, vefasızlığa, duyarsızlıklara, halimize ve ahvalimize karşı sessizliğin desibel rekorlarını kıran herkesten davacıyım. İnancı, iyi niyeti, memleketi, yurdum insanını ve dava ehli kim varsa birlik ve beraberlik aşkına durmadan çalışan herkesi kullandığını düşünen ve her vitrinde kendine yer bulduğunu düşünen defoluların hepiciğinden davacı olacağım.
Dahili ve harici her mecrada gırtlağıma duran şeyleri görmek, olanlara şahit olmak ve neden ve niçinlerinde de “sizin bilmediğiniz, düşünemediğiniz şeyler var” denilerek üzerleri örtülen uygulamaların failleri olan defolu zihniyete karşı davacı olacağım. Vicdanın, merhametin, izanın, ahlakın, adaletin ve miligram sevgi ve şefkatin olmadığı uygulama keyfiyetine “amir” olduklarını düşünenlere karşı davacı olacağım.
Pespayelikleriyle ayeti kerime ve hadislere, değerlerimize, sevdamıza, adamlığımıza, inancımızın doruk noktalarına ve dahi ne varsa bizi biz yapan tüm güzelliklere hakaret eder gibi tasarrufta bulunanlara karşı davacı olacağım. Tek ben davacı olmayacağım; kimler varsa haklarına geçtikleri herkes ama herkes, şatafatlı vitrinlerin defolu ürünleri olanlarına karşı hep davacı olacaklar.
En iyiler, en şahaneler, en…, en…, en…diye ne varsa pohpohlanan kim varsa defolu olanlar hepiciğiyle mücadele etmeye devam edeceğim/edeceğiz/etmeliyiz. Bu nasıl bir sistemdir ki bir tek örnek bile çıkartamadı adeta. Ümit tacirliği, duygu katilliği, bilgi kirliliği yapan kim varsa insanımızın, Müslümanların karşısında, hepiciğinden hepiciğimiz davacı olacağız.
Şöyle bir gezelim dedik insanlık sahasında; bakalım acaba ahdinde duran kaldı mı ya da kaç kişi kaldı bir görelim dedik. Nerdeee! Yeşili gören, mor rengin kokusundan hipnotize olan, sarı sarı şıngırdayarak ses çıkartan nesnelerin gönüllü yücelticilerini gördükçe hakikati aramada daha bir hassas olduk ve sonrasında da artık vitrinler ve vitrinlerdeki defolular içimizi dışarıya çıkartmaya yetti.
Duyarsızlıklarını perdeleyen, duyar katmak diye saçmalamada rekorlar kıran, dili ile cebini, kaydırıkuppak hezeyanlarıyla millete, devlete, inanç dünyasının gönül deryalarına hep bir kılıfla yaklaşan kim varsa yakından uzağa doğru, uzaktan da yakına doğru hep davacı olacağım.
Davacı olup duracağım diyerek duracağımı düşünmüyorum. Çalışmaktan, üretmekten, anlatmaktan, karşı oluşların niyelerini ve niçinlerini haykırmaya devam edeceğim. Anlayan Alla’ın takdiri ile anlamıştır. Anlamayan da umulur ki Allah’ın takdiri ile bir gün anlarlar. Ama tekrarlamakta fayda var diyerek demekten, hep birlikte hakikatleri dile getirmekten imtina etmeyelim.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog