Dostluk, insan yaşamının en değerli kilit taşlarından biridir. Bu, bazı/kimi zaman kan bağından bile daha güçlü olup, iki insan arasındaki derunî bir duygusal yakınlık ve duyulan üst seviyedeki güven ilişkisidir. Dostluk kavramının içini dolduran dost, sadece iyi günlerde değil, zor zamanlarda da birbirlerine destek olur. Böylece gerçek dost/dostluklar, menfaatler üstü bir asilliğin ta kendisidir diyebiliriz.
Dostlukta önemli unsurların varlığı, kelimenin muhteviyat yansımasını daha bir anlamlandırmaktadır. Karşılıklı sevgi ve saygı, güven ve teslimiyet üzerine kurulu bir kale gibidir. Herkese nasip olmayan bu ilişki boyutu, maddi çıkarlardan bağımsızdır ve kişilerin birbirlerine karşı duydukları samimi bağlılık ve teslimiyetle şekillenir, devam eder. Fedakarlığı, sabretmeyi, paylaşımdan haz almayı ve anlayışlı olmayı barındıran, görünmeyen yazıyla imzalanmış insani kural ve kaidelerin yüksek tepesidir. Dost, sırdaştır; en mahrem duyguların, korkuların ve umutların yegâne sır katipleridir.
Peki, Dost Kime Denir?
Dost dediğimiz/kabul ettiğimiz sırdaşımız, her şeyden önce emin/güvenilir bir kimsedir. En müşkül ve en zor vakitlerde yanı başlarda olan, olumsuzlukları yargılamadan kabul eden, acımasızca eleştiri bombardımanını aklına bile getirmeyen ve her koşulda (doğru ve dinimizde maneviyatımızda helal olan şeyler olduğu sürece) daima destek veren kişidir. Dost, birbirine iyi gelen, moral ve motivasyon kaynağı olan kişidir.
İnsan, fıtratı/doğası gereği sosyal bir varlıktır. Sürdürdüğü hayatının her anında/alanında, benliğinin derinlerdeki bir yerlerde, bir başkasının varlığına ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve ruhsal boyutlarda da kendini gösterir. İnsana insan gereklidir; çünkü insan, anlam arayışında, sevgi ve destek ihtiyacında yalnızca bir başkasının varlığında teselli bulur.
Dostluğun özünde/temelinde güven yatmaktadır. Bir dosta sahip olmak, güven duyduğun bir insanın varlığıyla huzur bulmak demektir. Güven, zamanla oluşur ve bu süreçte yaşanan her anı, dostluğu daha da değerli kılar. Güvenin olmadığı bir ilişki, dostluk olarak nitelendirilemez; çünkü dostluk, en zor anında bile sırtını dönebileceğin, sırlarını paylaşabileceğin en güvenilir ve en güçlü dalga kıranların yapılı olduğu bir limandır.
Dostluğun en önemli unsurlarından biri empatidir. Empati, karşımızdaki insanın duygularını anlamak ve bu duyguları hissetmeye çaba sarf etmektir. Bir dost, senin acını kendi acısı gibi hisseder, sevinçlerini kendi sevinci gibi yaşar ve ne varsa yapılacak olan hepsini yapar en üst perdedeki beklentisizlikten. Empati, dostluğu derinleştirir ve birlikteliğe anlam kazandırır.
Modern dünyanın (!) baş döndüren temposu sarmalında, gerçek dostlara sahip olmak daha bir önemdir. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar ve sosyal medya mecralarında kurulan yüzeysel/şekilsel ilişkiler, insana derin bir tatmin sağlamaktan fersah fersah uzaktır. İnsan, yanında gerçek anlamda var olan, dokunabileceği, gözlerine bakabileceği dostlara ihtiyaç duyar.
Dostluk, insanoğluna yaşam gücü, hayat enerjisi verir. Gerçek dostlar, hayatın zorluklarına karşı bir kalkan gibidir. İnsan, dostları sayesinde daha güçlü, daha cesur ve daha mutlu olur. Dostluğun bu denli önemli ve değerli olması, onu korumayı ve beslemeyi gerektirir. Güvenin, sadakatin ve karşılıklı anlayışın her zaman ön planda tutulduğu bir dostluk, ömür boyu sürecek sağlam bir ilişkiyi kemikleştirir, betonlaştırır.
Yani aslında dost, hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Gerçek dostluklar, maddi çıkarlardan arınmış, karşılıklı sevgi, saygı ve güvene dayalı ilişkilerdir. Bir dost, hayatın her anında yanımızda olan, bizi koşulsuz kabul eden ve destekleyen kişidir. Hayatın en büyük zenginliği, böyle dostlara sahip olmaktır. Dostluk, insanın ruhunu besler, güçlendirir ve yaşamı daha anlamlı kılar. Bu nedenle dostluklarımıza sahip çıkmalı ve onları korumak için elimizden geleni yapmalıyız.
Dört harfli bir kelime olan “dost” ve onun yansıması olan “dostluk” bize “insana insan gereklidir” sözünün ne kadar da doğru olduğunu yansıtmaktadır. Çünkü insan, yalnızca bir başkasının varlığında anlam bulduğunu hisseder. Dost ve dostluk, beşerî varoluşsallığın en samimi ve en değerli vücut bulmuş halidir. Gerçek dostluklar, hayatın her anında yanımızda olan, bizi biz yapan ve yaşamı daha anlamlı kılan bağlardır. Bu yüzden, dostlukları korumak ve değer vermek, insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Unutulmamalıdır ki, insan ancak bir başka insanla tam anlamıyla insan olabilir. Bu sebeple de dost ve dostlukları iyi anlamalı, iyi kavramalı, yakışanı yaparak gelişim içerisinde olmayı aksatmamalı.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog