Yazımıza başlarken tüm âlemi İslam’ın hayırlarla dolu bu ayının bereket, huzur, mutluluk, birlik, beraberlik, dirlik ve hakiki anlamda dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Ayrıca dikkatinizi çekmiştir muhakkak; onun izahını yapmak istiyorum: Bildiğiniz gibi nasıl ki miladi ayların isimleri özel isimlerdir, kişilerin, mekanların yerleri özel isimlerdir, hicri ayların da isimleri özel isim konumundadır. Her ne kadar Türkçemize “Ramazan” şeklinde geçmiş olsa bile biz bu aydan bahsederken Kur’an-ı Kerim’de geçtiği şekliyle “dad” harfiyle okuyup “Ramadan” şeklinde tercih ediyoruz ve bizi bilen dostlarımız da bu konuda uzun yıllardır aynı duruşu sergilediğimize şahit olmuşlardır.
Ramadan ayı, kişisel ibadetin yanı sıra toplumsal dönüşümün de en güçlü yaşandığı zaman dilimlerinden biridir. Hem de içinde bin aydan daha hayırlı diye bildirilen bir gecesi mevcuttur. Ancak bu dönüşüm, kimi zaman yalnızca kişinin oruç tutma pratiği ve ibadetler ile sınırlı kalırken, asıl derinlik ve etki toplumsal düzeyde geniş bir bilinçle yaşandığında ortaya çıkar. İşte, sizlere İslam tarihinden vesikalar ışığında Ramadan’ın kişisel ve toplumsal faydalarını en üst düzeye çıkarabilecek yaklaşımları ele alarak, “Bu yıl Ramadan bir başka olsun” şiarıyla daha bilinçli ve kapsayıcı bir Ramadan ayı için öneriler sunacağız.
Ramadan’ın Tarihsel Dönüştürücü Gücü
Ramadan ayı, İslam tarihinde yalnızca bir oruç ayı olmamış, aynı zamanda büyük sosyal, kültürel ve ahlaki değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın ve sahabenin Ramadan’ı nasıl geçirdiğine dair tarihi vesikalara baktığımızda şu temel unsurlar öne çıkar:
Bedir Zaferi (Hicri 2 / Miladi 624): Müslümanların ilk büyük savaşı olan Bedir Gazvesi Ramadan ayında gerçekleşmiştir. Bu olay, sadece bir savaş zaferi değil, inancın, sabrın ve dayanışmanın toplumu nasıl güçlendirdiğinin en büyük örneklerinden biridir.
Mekke’nin Fethi (Hicri 8 / Miladi 630): Ramadan ayında gerçekleşen bu fetih, savaşsız bir zafer ve bağışlayıcılığın en büyük örneklerinden biri olmuştur. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, yıllarca Müslümanlara zulmeden Mekkelilere karşı intikam duygusuyla değil, affedicilikle yaklaşarak toplumsal barışın önünü açmıştır.
Kur’an’ın Nazil Oluşu: Kur’an’ın Ramadan ayında inmeye başlaması (Kadir Gecesi), bu ayın sadece kişisel ibadetle değil, aynı zamanda ilim, tefekkür ve toplumsal bilinçlenme ile geçirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Ramadan’ın Bireysel Yönü: Kendimizi İnşa Etmek
Ramadan ayı, yalnızca aç ve susuz kalmak olmayıp, nefsi terbiye etme, kalp ve zihin dünyasını arındırma fırsatıdır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan onlara sadece açlık ve susuzluk kalır” (İbn Mâce, Sıyâm, 21) hadisi şerifi, orucun yalnızca fiziksel bir ibadet değil, aynı zamanda ruhsal bir arınma süreci olduğunu göstermektedir.
Öz Disiplini Sağlama: Oruç, nefsin arzularına karşı koyma eğitimidir. Yeme, içme gibi en temel ihtiyaçlara bile irade koyabilen bir insan, hayatın diğer alanlarında da disiplin kazanır.
Empati ve Merhametin Kaybolmayacak Zuhuru: Açlık ve susuzluğu tecrübe etmek, yoksulların halini anlamayı ve paylaşmayı teşvik eder. Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlunun sevabı kadar sevap kazanır” (Tirmizî, Savm, 82) hadisi şerifi, Ramadan’ın paylaşma bilincini artıran bir ay olduğunu gösterir.
İçsel Temizlik ve Yenilenme: Tövbe ve istiğfar ile kişi, geçmiş hatalarını gözden geçirerek manevi bir yenilenme sürecine girer.
Ramadan’ın Toplumsal Yönü: Birlik ve Dayanışmayı Tesis Etmek
Ramadan sadece bireyin değil, toplumun da yeniden inşa edildiği bir zaman dilimidir. İslam tarihi boyunca bu ayda büyük sosyal dönüşümler yaşanmış, toplumun ihya edilmesi için önemli adımlar atılmıştır.
Sadaka ve Zekât Bilinci: Osmanlı’da Ramadan ayında “diğerkâmlık” kültürü hâkimdi. Zenginler, “zimem defteri” uygulaması ile borçluların borçlarını gizlice kapatırdı. Bu gelenek, bugün modern dünyada farklı sosyal dayanışma projeleriyle canlandırılabilir.
Aile ve Komşuluk İlişkilerinin Güçlenmesi: Endülüs ve Osmanlı’da iftar sofraları, yalnızca akrabalar için değil, mahalledeki fakirler, öğrenciler ve yolcular için de kurulurdu. Günümüzde bu anlayış, kişilerin yalnızca kendi çevresiyle değil, dezavantajlı gruplarla da ilgilenmesiyle devam ettirilebilir.
Toplumsal Barışın Tesisi: Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, Ramadan’ı sadece ibadet değil, aynı zamanda kırgınlıkları gidermek için bir fırsat olarak görmüştür. “Kim Ramadan’da bir kardeşiyle barışırsa, Allah da onun günahlarını bağışlar” (Taberani) hadisi, bu ayın toplumsal huzura katkısını vurgular.
Modern (!) Dünyada Ramadan’ı Daha Anlamlı Kılmak
Bugün Ramadan’ı sadece kişisel ibadetle değil, toplumsal kalkınmayı hedefleyen bir süreç olarak ele almak, geçmişteki vesikalardan çıkarılacak en önemli derslerden biridir. Bu yıl Ramadan’ın “bir başka” olması için şu öneriler değerlendirilebilir:
*İsraftan Kaçınmak: Oruç, tüketimi azaltma bilinci kazandırırken, iftar sofralarında aşırılığa kaçmak bu bilinci zayıflatır. Osmanlı’da Ramadan’da alınan en önemli tedbirlerden biri, aşırı tüketimi engellemek için gıda fiyatlarının devlet tarafından düzenlenmesiydi. Günümüzde ise kişisel ve kurumsal olarak bu bilinci artırmak gereklidir.
*Toplumsal Dayanışmayı Artırmak: Komşular, öğrenciler, mülteciler ve yoksullar için iftar sofraları düzenlenebilir.
*Manevi ve Ahlaki Gelişime Odaklanmak: Kur’an ve hadis dersleri, manevi sohbetler, ahlaki gelişimi destekleyen etkinlikler bu sürecin bir parçası olabilir.
*Teknolojiyi Bilinçli Kullanmak: Dijital dünyanın etkisiyle Ramadan’ın ruhani atmosferi bazen kaybolabiliyor. Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın “Az konuş, çok düşün” tavsiyesi gereği, sosyal medyada gereksiz zaman harcamak yerine, bu mecralar bilinçli içerik paylaşımı için kullanılabilir.
Neticede dostlar bu yıl Ramadan, gerçek bir yeniden doğuş olsun. Ramadan, sadece kişisel ibadetleri yerine getirmek için değil, aynı zamanda kişiyi ve toplumu dönüştürmek için bir fırsattır. İslam tarihindeki örneklerden de görüldüğü üzere, Ramadan ayı; adaletin, merhametin, affediciliğin ve paylaşımın en yoğun yaşandığı zaman dilimlerinden biri olmalıdır.
Bu yıl Ramadan’ın “bir başka” olması için onu sadece bir ritüeller(!) bütünü olarak değil, kişisel ve toplumsal bir inşa süreci olarak görmeli, geçmişten ilham alarak geleceği daha bilinçli inşa etmeliyiz.