“AMELLER NİYETLERE GÖREDİR” ANLAMINDAKİ HADİSİN AÇIKLAMASI
Hadisin açıklamasına başlamadan önce, Hadisin geçtiği “40 Hadis” kitabının yazarı İmam Nevevi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Muhyiddin Yahya Bin Şeref En Nevevi Dimaşk’in (Şam) Güneylerindeki Neve köyündendir.Künyesi Ebu Zekeriyyâ’dır. Tam adı Ebu Zekeriya Muhyiddîn Yahya Bin Şeref En Nevevi. Ancak İmam Nevevi’nin Zekeriya adında bir oğlu yoktur. Araplar bu şekilde de lakap kullandıkları için kendisine bu lakap verilmiştir. Neve Köyü’nde doğmuş, orada büyümüş ve orada Kuran-ı Kerîm’i ezberlemiştir.
İmam Nevevi birgün hocasıyla beraber alışveriş yaparken, bir adam İmam Nevevi‘yi gördü ve ona kalbinden büyük sevgi duydu. Bu adam İmam Nevevi’nin hocasına “bu çocukla ilgilen bu çocuğun ilerde büyük makamı olacaktır.” dedi. İmam Nevevi’nin hocası, “bunu nerden biliyorsun?” diye sordu. Adam da “kalbime böyle bir his geldi” diye cevap verdi. İmam Nevevi daha sonra onu öven bu kişinin yanına gidip ondan tasavvuf ilmini ve tarikat aldı. 19 yaşına gelince, babası onu Dimaşk’ta bulunan Revâhiyye Medresesine bıraktı. O zamanlar vakıf bölgelerinde bulunan topraklar, ilim talebelerine vakfedilirdi ki hiçbir şekilde ilimden alıkonulmasınlar…
İmam Nevevi’nin bir özelliği de asla hediye kabul etmemesiydi. Bu özelliğiyle meşhur olmuştu. Çünkü Şam tarlaları genelde ya vakıf malıydı ya da yetim malıydı. Haram lokma yemekten, Allâh’tan korktuğu için, bu hediyelerin vakıf mallarından elde edilmiş olabileceği ihtimaline karşılık asla kabul etmezdi. Yiyeceklerini ailesi yaşadıkları Neve Köyü’nden gönderirdi. Birgün ona bir ibrik hediye geldi. İmam Nevevi bu hediyeyi kabul etti. Hizmetçisi bu hediyeyi kabul etmesine çok şaşırdı. Başka birgün ona gelen hediye terliği de kabul etti. Sonra kendisine hizmet eden öğrencisi dayanamayıp ona bu hediyeleri neden kabul ettiğini sordu. İmam Nevevi öğrencisine, ömrünün sonunun yaklaştığını söyledi. Zira kendisine en son getirilen hediyeler yolcunun ihtiyaç duyduğu şeylerdir. Öyleyse bu dünyadan ayrılacağı yolculuğun yaklaştığını anlamıştı.
Birgün bir kişi “Eğer İmam Nevevi Şam bölgesindeki meyvelerden yerse kölemi azad ederim.” dedi. Rivayet edildiğine göre de İmam Nevevi o kölenin azad olması için yarım üzüm tanesi yedi.
İmam Nevevi İçlerindeki nem sebebi ile bedeni gevşetir diye salatalık ve yoğurt yemezdi.
Hadis hafızıydı.40 yaşında ailesini ziyarete gittiği bir vakitte vefat etti. 40 yıllık bir ömürde ondan büyük hayırlar hasıl oldu. Bir gün kitabını telif ederken kandili bitti ve ışığı söndü. Allâh keramet olarak onun parmağını nurlandırdı ve parmağından çıkan bu ışıkla kitabının telifini bitirdi. İmam Nevevi’nin Hayatından bahsettikten sonra, “40 Hadis” kitabındaki 1. Hadisin açıklamasına geçmek istiyorum.
Bismillâhirrahmânirrahîm
Elhamdulillâhi Rabbi’l Âlemîn.
1.Hadis:
Hadis, Sahih rütbesinde olan bir hadistir. İmam Buhâri ve İmam Muslim bu hadisi sahih adlı kitaplarında zikretmişlerdir. Bir hadis, hem Buhâri’de hem de Muslim’de geçiyor ise o hadisin sahihliğinde ittifak vardır.
Kurân-ı Kerim’den sonra en güvenilir kitap çoğu âlimin görüşüne göre İmam Buhâri’nin kitabıdır. Ondan sonra ise İmam Muslim’in kitabıdır. İmam Muslim İmam Buhâri’nin talebesiydi. İmam Muslim, İmam Buhâri’ye bazı ilmi hususlarda muhalif olmasına rağmen, İmam Buhâri’yi o kadar sever ve tazim eder, onun ellerini öper ve şöyle derdi:
“İzin versen ayaklarına kapanır, ayaklarını da öperim”
Aynı şekilde İmam Şâfii çoğu konuda İmam Ebu Hanife’ye muhalif olmasına rağmen derdi ki :
“İmam Ebu Hanife’nin kabrine gidip de dua ettiğim ve hacetimin geri çevrildiği zaman olmadı.”
İmam Nevevi’nin “40 Hadis” kitabında zikrettiği ilk hadis:
Mü’minlerin Emiri Ömer İbn Hattâb’ın rivayetine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu;
“Ameller ancak ve ancak niyetlere bağlıdır. Her kişi niyet ettiğinin karşılığını görür. Her kim Allâh ve Rasûlü’nün rızasını kazanmak için hicret ederse onun hicreti Allâh ve Rasûlü’nedir(yani onun hicreti kabul olunmuştur). Her kim dünyevi bir menfaat ya da bir kadın için hicret ederse onun hicreti hicret ettiği şeyedir.”
Âlimler, efendimizin “Ameller niyetlere bağlıdır” sözü hakkında ihtilafta bulunmuşlardır.
1.Görüş: Amellerin kamil olması açısından niyete bağlılık (hanefi mezhebi)
2.Görüş: Amellerin geçerli olması bakımından niyete bağlılık (şafii mezhebi)
İmam Ebu Hanife niyet amelin kâmil olması için gereklidir demiştir ve bu yüzden abdest gibi ibadetlerde niyetin sünnet olduğunu söylemiştir.
İmam Şâfii ise niyet amelin geçerli olması için şarttır, demiştir. Bu yüzden de niyet farzdır, demiştir.
Ameller 3 uzuvla yapılır. Kalp, dil ve diğer uzuvlar.
Bu hadis kalple ilgili olduğu için, âlimler bu hadisin, ilmin 3’te 1’ini kapsadığını söylediler.
Bu hadis, kişiye ihlası hatırlattığı için âlimler derslerine bu hadisle başlamayı münasip görmüşlerdir. Hatta İmam Buhâri kitabına bu hadis ile başlamıştır.
İmam Nevevi bu kitapta zikrettiği hadislerde, senedin tümünü kaldırıp sadece işiten sahabeleri bırakmıştır. Zira bu kitabı telif etmekten maksadı kolay ezberlenip hadisin metnine odaklanmaktı.
Bu hadisi, Peygamber Efendimiz’den Ömer, Ömer’den Alkameh, Alkameh’ten Muhammed İbn İbrahim, Muhammed ibn İbrahim’den Yahya İbn Said naklediyor.
Hadis “Mü’minlerin Emiri” diye başlıyor.
Mü’minlerin Emiri sözü halife olarak ilk defa Ömer RadiyAllâhu Anhu’ya söylenmiştir. Hazreti Ebu Bekir ondan önceki halife idi, ancak ona bu lakab verilmemiştir. Hazreti Ebu Bekir’e “Halîfetu’r Rasûl” denirdi.
Hazreti Ömer’e Ebu Hafs denirdi. Ebu Hafs ise; aslanın çocuğunun babası, yani aslan demektir.
Hazreti Ömer “Allâh’ım bana şehitliği ve peygamberinin şehrinde vefat etmeyi nasib et” diye dua ederdi. Ömer’e dediler ki: “Ey Ömer! Düşmanlar Medine’den çok uzakta bu nasıl hasıl olacak?” Hazreti Ömer dedi ki: “Allâh takdir etti ise olacak.” Gerçekten de Hazreti Ömer Medine’de Hicri 24 yılında 63 yaşındayken bir mecusinin, kendisini zehirli bir hançer ile sırtından vurması sonucunda şehit oldu.
Ebu Bekir, Ömer ve Ali Efendilerimiz peygamber Efendimiz ile aynı yaşta (63) vefat etti. Osman efendimiz ise daha uzun yaşadı (RadıyAllâhu Anhum).
“Her kişi niyet ettiğini bulur.”
Bu sözden anlaşılıyor ki namaza niyet etmeyen kişinin namazı kabul olmaz. Aynı şekilde bu ibareden anlaşılıyor ki kişi mubah olan amelleri de sahih bir niyetle yaparsa sevabı olur.
Misalen, taatlerde güçlü olmak niyetiyle uyuyan bir kişi niyetinden dolayı sevap kazanır.
Kişinin kalbine dikkat etmesi kendini murakabe etmesi (gözetmesi) gerekir. Çünkü kalp çok çabuk değişir.
Hadiste geçen “Her kim Allâh ve Rasûlü’nün rızasını kazanmak için hicret ederse onun hicreti Allâh ve Rasûlü’nedir.” sözünden anlamamız gereken nedir?
Sahabelerden biri, Mekke’den Medine ye hicret ederken hastalandı ve hastalıktan o kadar bunaldı ki, bileklerini keserek intihar etti. Onunla birlikte hicret eden arkadaşı, onu rüyasında güzel bir halde gördü, fakat bilekleri sarılıydı. Rüyayı gören kişi rüyada intihar eden kişiye “senin halin nasıldır?” diye sordu. O da Allâh Rasûlüne hicret etmesi sebebi ile günahının affedildiğini söyledi. “Peki bu bileklerinin hali nedir?” diye sorulunca, “ Bana denildi ki senin bozduğunu biz düzeltmeyiz.” diye cevap verdi
Bu rüyayı gören kişi bunu Peygamber Efendimize anlattı. Peygamber Efendimiz onun için şöyle dua etti: “Allâh’ım onun ellerini de bağışla.”
Buradan anlıyoruz ki hicretin şanı o kadar yücedir ki Allâh bu kişinin hicret ameli sebebi ile büyük günah olan intiharını bağışlamıştır.
Öyleyse Hadisten, kişinin hayırlı amellerinde niyeti halis olursa, Allâh ona beklemediği ve hayal etmediği sevabı verebilir sonucu çıkar. Kişi amelin küçüklüğüne bakmamalıdır. Öyle ki, birgün Ebu Davud gemide hapşıran birini duydu. O kişiye “Elhamdulillâh” demeyi öğretmek için 1 dirhem (gümüş para) karşılığında bir kayık kiraladı ve hapşıran adamın yanına gitti.
Ebu Davud bu yaptığı amel için rüyada görüldü. Rüyada Ebu Davud’un 1 dirhem karşılığında cenneti kazandığı bildiriliyordu. Çünkü Ebu Davud, bu ameli halis bir niyet ile yapmıştı.
Bir şair şöyle der: “Sen Salih amel işle, insanların konuşmasına takılma, insanların kalplerinin birleşmesini bekleme. Bazıları söver, bazıları över; senin kastın Allâh rızası için olsun”
Hadiste geçen “Kim dünyevi bir menfaat…” sözünün anlamı ise şöyle açıklanır:
Dünya kelimesi arapça bir kelime olup “dunuv” kökünden gelir ve “en aşağıda olan” anlamındadır. insanlar dünya ya düşkün olmaması için dünya bu isimle adlandırılmıştır diye buyurdu alimler. Hadiste dünya için hicret eden bu kişi, hicretini dünya için kaybetmiştir. Onun hicreti niyet ettiği şeyedir. Dünya için niyet etti Dünya’yı kazandı.
“Bir kadın için hicret ederse, onun hicreti hicret ettiği şeyedir.”
Peygamberimiz bu hadisi Ummu Kays adında bir kadın için hicret eden bir adam için zikretti. Hatta bu adama “Muhâciru Ummi Kays” derlerdi. Yani Ummu Kays’ın hicret edeni.
İmam Nevevi’nin “40 Hadis” kitabında zikrettiği bu hadisten anlaşılması gerekir ki; kişi hayırlı amellerinde kalbinde Allâh rızasını bulundurmalı ve bu amelleri sadece ve sadece Allâh rızası için yapmalıdır. Ve unutulmamlıdır ki; bazı dini bilgilerden yoksun olan kişilerin yaptığı gibi, bu hadisin anlamını çarpıtarak, kötü işler yapma konusunda kimse kendine yol açamaz. Yüce Peygamberimiz bu hadisi, sadece hayırlı ameller için zikretmiştir. Ancak bazı kişiler dinen haram olan işleri yapıp “ Hadiste ameller niyetlere göredir diye geçmiyormu? benim niyetim kötü değil ki” sözünün arkasına sığınıyor. Ancak Efendimizin bu hadisinin kötü işler için değil, hayırlı işler için zikredildiğini hatırlatmak gerekiyor tekrar.
Davut ÖKTEN