Toplum, tarihsel gelişme içinde, aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir uygarlığı olan, yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan insanlardan mürekkep yapıdır. Dünya üzerinde bu bağlamda kurulan ya da oluşmuş onlarca ve hatta irili ufaklı yüzlerce toplum vardır.
Toplumlar varlıklarını güçleri oranlarında sürdürürler. İç ve dış egemenliklerini korumaları bu güçleri nispetindedir. Çünkü toplumu ayakta tutan unsurlar köklü, güçlü ve her türden olumsuzluğa ve sarsıntıya karşı dimdik dursun ki toplumsal yaşam devam etsin. Sendeleten ya da yıkılma tehlikesi geçirtilenhadiseler olmuyor mu? Oluyor elbet. Toparlanma süreci yine toplumun dinamiklerine bağlı olarak yaşanıyor. Hatta kurulan devletin yerine defalarca yenilerinin kurulmuş olması o toplumun temelde ne kadar güçlü yanlara sahip olduğunun bir göstergesidir. Peki, bizim toplumumuzun güçlü tarafları nelerdir düşündük mü hiç? Eminim düşünmüşüzdür. Aklıma üniversite yıllarım geldi. Cuma günü akşamları bazen ranzalarımıza uzanmış vaziyette Cengiz, Müslüm, Saim, Niyazi ile birlikte devlet kurar devlet yıkardık. Tartışmalarımız olurdu toplum adına. Ayrı ayrı bakardık ve sonunda güçlü olan yanlarımıza tutunur ve varlığımıza devam ederdik. Acaba içinde yaşadığımız toplumun güçlü yanları nelerdir? İçte ve dışta o kadar olumsuzluklara rağmen asil ve mağrur bir şekilde, yaşıyor olabilmenin dersini verebilme şerefiyle nasıl ayakta kalıyoruz? Dilerseniz fazla uzatmadan toplumumuzun güçlü yanlarını bir göz atalım. Aslında her birisi ayrı bir makale ya da söyleşi konusudur ama biz sadece güçlü olan yanlarımızın isimlerini belirterek birazcık umutlu olmanın, gücümüzün farkında olmayı sağlamanın amacındayız. Evet, işte bizim güçlü yönlerimiz:
-Manevi Dinamiklerimiz:Geçmişten gelen ve bu vatanın evlatlarını diğer coğrafya insanlarından ayrı kılan özelliklerin başında manevi dinamiklerimiz gelir. İnanç dünyamızı zengin tutmak, yozlaştırmaya ya da kültür emperyalizminin taarruzuna karşı güçlü tutmak, bu toplumun manevi dünyasının temel felsefesidir. Hurafelere karşı kalkan oluşturmak, içten ya da dıştan gelecek bilinçli ya da bilinçsiz yıkıcı saldırılara karşı strateji geliştirip bu noktalarda halkımızı eğitmek bu ülkenin kadrolu/kadrosuz, isimli/isimsiz gönüllü bilgelerinin güçlü yanlarıdır. Bu yanların varlığı, bize düşmanları yarınsız kılmaktadır!
-Tarih Şuurumuz: Emperyalist yamyamların, milletleri yıkmaya and içmiş baronların ve kara dehlizlerde tıpkı zihniyetleri gibi kara planlarını kurup uşaklarıyla ve kuklalarıyla yok etmeye uğraştıkları tarih şuurumuzun hâlâ taptaze zihinlerimizden öte, ruhlarımızda bulunması müthiş bir güçlü yandır. Çünkü tarihinden uzaklaştırılan, kendi tarihlerine küfür ettirilen nesillerden güçlü bir kişilik oluşmayacağı umuduyla plan yapanların planları çok şükür ters dönerek, bumerang gibi kuklacıyı vurmuştur. Yine bu ülkenin insanı olarak; “Biz kazandık” noktasını koymamız nasip oldu. Tarihimiz güçlü, tarihimize yön veren liderlerimiz güçlü, kurtuluş gemimiz güçlü olmasaydı karşımızdaki en güçlü saldırıları yapan birleşmiş düşmanlara; “Siz kaybettiniz” diyemezdik.
-Güçlü Aile Yapımız: Her ne kadar değişen dünyada, değişen yıkım politikalarına maruz kalsa bile yine dünya üzerinde ender görülen bir güçlülüğe sahip aile yapımız her daim parmakla gösterilecek güce sahiptir. Ayşe teyzem ve Ahmet amcam çocuklarını anlamsız şarkı sözlerinden uzak, ruha haz veren ninnilerle büyütüp, uykusuzuz, aç, susuz kalma pahasına yüreğiyle yetiştirip, yaşı kaç olursa olsun evladına hep destek tam destekle ölümüne kadar evladım için varım demektedirler. Hani olumsuz örnekler yok mu? Var tabi ki de. Ama evlatlar da anne babalarını ekmeğe muhtaç etmeden, huzurevleri kapılarına bırakmadan, hürmette kusur etmeden, kapılarını sadece bayramlarda değil her daim açarak, hâl hatır sormaktan öte ihtiyaçlarına koşarak gücümüzü gözler önüne sermektedirler. Bizler de bu evlatlarımızla gurur duyuyoruz. Onları yetiştiren anne babalarımıza hürmetlerimizi sunuyoruz.
-Bağımsızlık Sevdamız: Bağımsızlık sevdamızı dünyada bilmeyen yok. Bu sevdanın güçlü olması sadece yüz yıl öncesine gitmemektedir. Kökleri binlerce yıl ötelere gitmektedir. En son örneğini 15 Temmuz 2016’da yaşadığımız kalkışmada gösterilen direnç, bir araya gelmez denilen renkleri bir araya getirmiştir. Rengi ve benliği bozukların, kendilerini bu bağımsızlık şuurundan uzak tutmaları benliklerinin esaretlerindendir. Bizim milletimiz, bizden olan milletimiz asla bağımsızlığımıza halel getirecek davranışlara girmezler. Komşularımızda olan olaylar ve neticelerine baktığımızda, onlardan ders çıkartan halkımız, müthiş bir şuurla ve cengaverlikle adeta 21.yüzyıl kan emici sırtlanlarına ayaklarınızı denk alın korkusu salıp, sonrasında atılan adımlarla gücüne güç katmaya devam etmektedir. Bu devlet, bu ruhla payidar olmaya her daim namzettir Allâh’ın izniyle.
Değerli dostlar, genele yansıtarak ya da özele indirerek bu güçlü yanlarımızın sayısını artırabiliriz. Karanlık, umutsuz ve yersiz senaryolara ne geçit verelim ne de içimizi onlara açalım. Sadece kendimizi, tarihimizi, maneviyatımızı, atalarımızı bilip ona göre motivasyonumuzu zinde tutalım. Bilelim ki sahipsiz vatan batar. Biz sahip olursak -ceddimiz gibi- batmayacaktır. Kendimizi ve neslimizi yetiştirmekten asla uzaklaşmayalım. Dediğimiz gibi elini ovuşturup, ağzından salyalar akıtarak bekleyen ve tarih boyunca bu milletin, bu devletin birliğine, dirliğine, maneviyatına, ailesine, tarihine, genetiklerine düşmanlık edenler sabırla beklemektedirler. Zaten yüzyıllardır bekleyenlere biz de dönüp “Anca Beklersiniz” der, yolumuza, kutlu varoluşumuza devam ederiz.
Kalın Sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog