Tutturmuşuz bir pandem, alım gücü, ekonomi, ticaret, işsizlik bimem ne…
Peki biz bu muyuz? Bizim sorunumuz bu mu? Silkelenip tarihimize bir göz atmalı ve kendimize gelmeliyiz artık.
İslâmı yaymak için başı yarılan kâinatın efendisi Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’i, Evlendiği gece cihâda gidip şehâdet şerbetini içen sahabi Cüleybib, Kudüs aşkıyla yanıp tutuşan Eyyûbi’yi, topları karadan yürüten Fatih’i düşünüp de hiç mi utanmıyoruz…
Toplum olarak artık özümüze dönmeliyiz. Eski şevk ve aşkla çalışmalıyız. Aksi halde bu gaflet hâli bizi yutar; bu dünya, sevgisini kalbimize akıtır, karanlık günlere mahkum oluruz.
Yedi düvel İslâm sancağına karşı durmuş, İslâm beldelerinde müslümanların inançlarına kastedilmiş, fitne fücûr almış başını gidiyor.
Hangi kâmil müslümanın kalbi dayanır buna. Dedelerimiz sağ olsaydılar ne derlerdi bizlere acaba! Atalarımız şu halimizi görseler utancımızdan yüzlerine bakabilir miydik?
Peygamber Efendimizin Rehberlik, önderlik ve nice vasıfları vesilesiyle, Sahabenin himmetiyle, tabiinlerin aşkıyla, Salâhhaddîn Eyyûbî’lerin kararlığıyla, Fatih Sultan Mehmed’lerin feraset, basiret ve zekasıyla; nice yiğitlerin, âlimlerimlerin ve daha nice müslümanların emekleriyle elde edilen bu mübarek kazanımları korumak için sancak şimdi bizde.
Peki biz bu sancağın en yukarlarda olması için ne yapıyoruz?!!!
Herkes kendine bir sorsun…
İlahiyatçı-Yazar Davut ÖKTEN