”Beni hissedebilecek misin anneciğim!”
Bu günlerde etrafta müthiş bir koşuşturma var sanki
Herkes bir şeyler alıyor, yüzleri gülüyor, etrafa gülücükler dağıtıyorlar,
Sokaklar bu zamana kadar görmediğim insanlar ile dolup taşıyor anneciğim, bir kalabalık ki adım atacak yer yok.
Rengarenk şekerlere bakıyorum, tezgahları süslenmiş,
Çaktırmadan sadece yere düşen şekerlerden alıyorum anneciğim, birisi görür diye de utanıyorum, bunları yersem Allah bana günah yazmaz değil mi?
Tadını asla bilemediğim çikolatalar ise çok güzel görünüyorlar, hiç yerlere de düşmüyordu ki anneciğim, akşam tadına bakabileyim, ama olsun ben seyretmekten de zevk alıyorum.
Vitrinlere bakmayı da çok seviyorum, ama bu günlerde yeni çeşitler gelmiş gibi, seyredince vaktin nasıl geçtiğini bile anlamıyorum. Çok uzun rakamlar var elbiselerin üzerinde, çok pahalı olsa gerek anneciğim.
Hele köşe başında kıpkırmızı güllü bir çocuk elbisesi gördüm ki anneciğim, her halde bana çok yakışırdı.
Keşke birisi üzerinde giyse de ben de bakabilse idim.
O ağlayan ve mızmızlanan, “Bunları beğenmedim” diyen çocuklara baktıkça ve gördükçe acayip bir sinir oluyorum.
Ben onların yerinde olsa idim,annemin sözünden hiç çıkmazdım ki, ne isterse onu alırdım.Annemi asla üzmezdim, hatta bir sır vereyim mi anneciğim, aldığım elbisem ile gece yatardım.
Düşünsene anneciğim, ilk ben giyeceğim o elbiseyi ve ayna dakendimi göreceğim, böyle bir şey ileride olurmu ki, benimkisi bir hayal işte.
Ben yüzümü bile ne zaman yıkadığımı hatırlamıyorum, galiba o yüzden aynalardan nefret ediyorum anneciğim, saçlarımın dağınıklığı yüzümü kapatmış, gözlerimin rengini bile bilmem ki. İnşallah bir gün gözlerimin rengini sormazlar anneciğim.
Simitçi amcaları çok seviyorum, bazen bana “Al kızım bu simit senin” diyorlar, o gün doyuyorum anneciğim. Bir gün param olursa ben onlardan parası ile alacağım söz veriyorum, hatta bahşiş bile verebilirim belki. Ben borçlu kalamam ki…
Lokantalarda ki insanlara da hayret ediyorum, tabaklarını neden yarım bırakıyorlar ki ya da dışarı koysalar yarım olan yemeklerini bizler yesek,
Utandığım için isteyemiyorum ki.
O tatlı şeyler satan pastaneler var ya anneciğim, en çok oradan geçerken zorlanıyorum, kokusu bile bir başka, tadı kim bilir nasıldır, çocuğum işte…
Dayanamıyorum işte bakıyorum, sakın üzülme ha anneciğim, şikayet etmiyorum, ben bakınca doymayı da öğrendim.
Ramazan ayından bahsediyorlar, akşama kadar insanlar açmış ve bu açlıklarından sevap kazanıyorlarmış. Yaşasın anneciğim, ben zaten her gün açım ki, Allah bana da bol sevap yazıyordur değil mi?
Konuşulanlara bakıyorum yarın arife günü imiş, ertesi günde bayram. Herkes birbirinin ziyaretine gidermiş, ikramlar bolmuş anneciğim.
Yani sokaklar bomboş kalacakmış. Dükkânlar kapanacakmış,
Bayramda ben şimdiden ne yapacağımı kara kara düşünmeye başladım anneciğim, sokakta tek başıma zevkli olmaz ki, seyrederek de olsa zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum.
Dur aklıma bir şey geldi şimdi anneciğim,
Bugün arife günü imiş ya,
Daha önce gördüğüm kabristana gitsem ve ismi olmayan bir mezarlıkta sen diye toprağına dokunsam, koklasam, ağlasam, içimi sana döksem,
Beni hissedebilecek misin anneciğim….