Ülkece büyük bir imtihandayız. Dünyanın en kritik ve en tehlikeli fay hatlarının geçtiği bir ülkede yaşıyoruz. Öyle bir ülke ki bin yıllardır medeniyetlere beşiklik yapmış bir yer burası.Bir yer ki neredeyse tüm insanlık tarihi kadar eski, olan olayların merkezi durumunda bir yer burası. İsimlerinin her birini başka başka olaylarla yad edeceğiniz milletler, medeniyetler gelmiş geçmiş. Tabiibu topraklar en verimli, en bakir ve kendilerine göre en kutsal kabul edilen yerlerin başında geldiği için de entrikalar ve kurgulanan alicengiz oyunları bitmez, bitmiyor ve bitmeyecek de!
Yer bilimci değilim ama kendi ülke tarihini araştıran, okuyan, yıllardır devlet/devletler ve siyaset konusunda kafa patlatmış birisi olarak içinde yaşadığımız bu coğrafyanın bazı gerçeklerini de herkesin bilmesi/kabul etmesi gerektiğine de inanırım. Objektif ve hakkaniyetli olarak davranmak için de“bu coğrafyanın, bu milletin çocukları olmak gerekir.” Maksadımız siyaset yapmak değil, maksadımız algı meydana getirmek değil, maksadımız insanlara karşı komplo teorileri üreterek kafalarını karıştırmak asla değil. Maksadımız “bu coğrafyanın ve bu milletin çocukları olarak” daha selim ve daha mutedil düşünmeye vesile olmaktır.
Şimdi gelelim diyeceklerimize: Bilmeliyiz ki dünyada yaşanan hiçbir siyasi, ekonomik, jeopolitik, stratejik ve hatta son çeyrek yüzyıldır hızlanarak gelişen ve kapalı kapılar ardında hedef alınan noktalara yapılan hamleler ya da oralarda olan olaylar asla ve asla rastlantısal/tesadüfi olamaz. Nereden mi biliyoruz? Yaşı elli ve üzeri olanlar şöyle bir hafıza yoklaması yapsınlar: Irak’ından Libya’sına, Mısır’ından Suriye’sine, Lübnan’ından Yemen’ine, İran’ından Uygur Türklerine, Azerbaycan’ından Somali’sine, Filistin’inden Makedonya’sına ve başlı başına bir güç olan güzel ülkem Türkiye’me varıncaya ne kadar kötü/azgın/vahşi ve alçakça oyunlara sahne oldu şu dünya. Hep bir kandırmaca, hep bir aldatmaca, hep bir göz boyama ve hep bir gönüllü esir rolünü biçerekinsanlarımıza/Müslüman kardeşlerimize neler yapıldı neler. Hele ki teknolojik ilerlemelerle birlikte “bu coğrafyanın, bu milletin evlatları”her alanda elde ettikleri bilimsel gelişmeler ve özgürlüklerini yüksek sesle ilan etmeye başlamalarıyla salyası akan kuduz yaratıkların saldırıları daha da vahşileşti. Bir yanda bu coğrafyanın, bu milletin evlatlarını nefs ve şehvetin oyuncağı yapmaya yemin etmekle birlikte her türlü pervasızlığı ve azgınlığı destekleyen baron ve baron uşakları yer alırken bir yanda da “önce ilim ve maneviyat, önce ilim ve ahlak” diyerek yola koyulan, bilimde ve bilimin her alanında dünyaya örnek olan, parmak ısırtan ve adeta dünya harp ve sulh tarihini değiştiren evlatlarımız var. Atalarının miraslarına sahip çıkan, “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyerek esaret altına giremeyeceklerini haykıran kavi yürekli inançlı insanlarla dolu bir vatanı komplolarla, sözde rastlantısal olaylarla yıkamayacaklarını artık anlamış olmalı şu çarkı bozuk dünya. Son çırpınışlar bunlar, çarelerinin tükenmesinin habercisidir yapılanlar. Pimini çektikleri şey ellerinde patlayacak ve tüm dünya bu azgın ve şeytanın askerleri olan alçaklardan kurtulacak. Ben buna inanıyor ve bunu söylüyorum.
Sosyal medya azgınlıkları, ekonomik ambargolar, siber saldırılar, ismi bizden olup da soyu sopu bizden olmayıp kendi atalarının misyonlarından bir milim şaşmamış devşirmelerin sözleri/davranışları/yaygaraları/alçaklıkları/ ve hız kesmeden devam etmektedir. Maalesef bu ülkede Ye’cüc Me’cüc kavmi gibi hapsedildiği yerden çıkmak için gün boyu kazma kürekle kazıp günün sonunda da uyuyup, sabah kalktıklarında sanki çıkmak için hiç kazı yapılmamış bir manzara ile karşılaşan “Besmelesiz” yaratıklar var.
Bizim sadece ve sadece “insana” ihtiyacımız var. Uluslararası örgütlere, kuruluşlara, paktlara, birliklere ve hatta alayına ihtiyacımız yok. Bu aziz millet kalkışmaya karşı durmada BİRDİR, bu aziz millet hadsiz ambargo uygulamalarında BİRDİR, bu şanlı millet salgınlarda ve afetlerde BİRDİR, bu necip millet dünyanın neresi olursa olsun din, ırk, millet ayrımı yapmadan tüm mazlumların yanına yetişirken BİRDİR. Evet, deprem doğal felakettir ama teknolojinin geldiği noktaya bakacak olursak ve olan hadiselerden sonra zehir dilli, kör beyinli, felç şuurlu, ıslah olmaz nefisli kimseciklerin yazdıklarına bakacak olursak bu bile tek başına adresin neresi/nereler olduğunu göstermektedir. Tank göndermeye gerek yokmuş! Savaşmaya ve mermi atmaya gerek yokmuş! 21.yüzyılın sözde uyuşuk modern beyinleri ve onların avanelerinin alçakça söz ve muhalif söylemleri, adresin nereler olduğunu göstermektedir. Adres tabii ki de bin yıldır birlikte yaşadığımız din kardeşlerimizle aramıza nifak tohumlarını ekenlerdir. Adres tabii ki de kardeşi kardeşe kırdırarak ülkemin gençlerini yaşamdan koparanlardır. Adres tabii ki de milletimi zehirlemeye ant içmiş zillet içinde bulunan çirkef ruhlu, vampir gözlü, kuduz salyalı, zombi yürüyüşlü, çocuk katili, namus düşmanları ve azgınlıkta sınır tanımayanlardır.
Ülkemin dört bir yanında meydana gelen/getirilen musibetlerin mümessilleri ve kuklaları bilmelidirler ki bu ülke Kurtuluş Savaşı veÇanakkale Zaferlerini kazanarak,en adi kalkışmaları bertaraf ederek, adı sanı bizden olup da satılmışların her birini tek tek tarihin karanlık dehlizlerine gömen insanlardan, inanmışlardan, canını bu topraklara ve insanlarına adayan cengaverlerden oluşmuştur.Korkmuyoruz ve korkmayacağız!Sinmiyor ve sinmeyeceğiz!Vazgeçmiyor ve vazgeçmeyeceğiz! En büyük menfaatlere boyun eğmedik ve eğmeyeceğiz! Her türlü zorda BİR olduk ve BİR olacağız. Çok acı ama söylemek zorundayım ki, bu özelliğimizi dünya milletleri biliyor ama içimizdeki devşirmeleri hala anlayamıyor. Mesele değil; bu kahraman millet her türlü zorluğu kenetlenerek bir kez daha atlatır ve anlamayanların gözlerinin içine soka soka ANLATIR. Çünkü bir etnik köken ayrımına/ayrışımına girmeden yüksek sesle diyoruz ki; “Biz Bu Coğrafyanın Bu Milletin Evlatlarıyız!”
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog