Başka milletlerin kültürlerine ve tarihlerine yönelik araştırma anlama geliştirmeden, hatta düşmanlık besleyerek yaklaşmak gerek o toplumda gerekse de karşı toplumlarda bir dizi soruna ve bozulmalara yol açabilir. Bu durumlar, çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir ve genellikle toplumlarda gerilime, ayrımcılığa, yabancılaşmaya ve hatta şiddete varan durumlarda kendini gösterebilir. Bu tür tutumların yol açabileceği bazı olası sorunları şöyle sıralayabiliriz:
Kültürlere karşı takınılacak düşmanlık düşünce ve tavrı, radikal grupların ortaya çıkmasında ve çoğalmasında, aşırıcılıkta betonlaşmayı ortaya çıkartacak fikirlerin zirve yapmasına zemin hazırlar ve hatta zemin hazırlamakla kalmaz adeta kasıp kavurucu bir etki yapar. Etkilediği yaş grupları özellikle gençler ve çocuk denilebilecek yaştaki kimselerdir. Etkide bulunan ideolojiler, toplumun bütünlüğünü tehdit eder. Tehditle de kalmayarak radikalleşmeyi ve aşırıcılığı arttırır.
Bir milletin kültürünü bilmeden, bilmişlik ve düşmanlık sergilemek, ayrımcılığı ve önyargıyı hem körükler hem de sönmeyecek huzur ortamını bozar. Bu bozulmayla birlikte, belirli etnik gruplara, dini inanışlara ve kültürlere karşı ayrıştırıcı politik hareketler veya politik düzenlemelerin doğmasına neden olabilir. Bunun ardından da adaletsizlik, eşitsizlik ve sosyal ötekileştirmeler artar onulması zor yaralar açılır ve kolay kolay da kapanmaz.
Başka kültürlere gösterilecek olan hoşgörüsüzlük ve düşmanlık, farklı gruplar arasında gerilim ve şiddete ve hatta çatışmaya yol açabilir. Bu olumsuzluklar, toplumun huzurunu ve istikrarını ciddi şekilde tehdit eder ve uzun süreli barış ve uyumun önünde büyük bir engel olabilir.
Kültürlere karşı gösterilen hoşgörüsüzlük ve katı düşmanlık, ticari ilişki ve pazarların bozulup çok yıkıcı ekonomik zararlara neden olabilir. Bacasız sanayi adı verilen turizmden üretim sektörü, hizmet sektörü gibi tüm ticari alanlarda kayıplar yaşanabilir. Bunların ortaya çıkması neticesinde de iş birliği azalır, ticaret durma seviyesine gelir ve ekonomik büyüme durur ve hatta geriler.
Cahillik kaynaklı kültürel anlayış kıtlığı, iletişimin sorunlarını hat safhada olarak önümüze getirebilir. Ayrı toplumların kültürleri arasında istenilen ve ideal olan iletişimi kuramamak, geliştirememek her iki toplumda da ayrışmayı ve kendini karşı topluma karşı izolasyonu artırabilir. Bu da hem bir toplum içindeki birliği hem de toplumların karşılıklı iş birliğini zayıflatabilir, ortadan kaldırabilir. Neticesinde de ekonomisinden ticaretine, .
Duygusal kin gütme, dini önyargılar neticesinde ortaya çıkartılan düşmanlıklar kültürleri yalnızlığa itmekle kalmaz, toplumlarda derin bölünmelere yol açabilir. Bu, toplumun birbirinden kopuk alt gruplara ayrılmasına ve toplumsal bütünlüğün zayıflamasına yol açabilir. Bu durum, uzun vadede toplumsal barış ve istikrarı tehlikeye atabilir.
Kültürel düşmanlık, toplumların farklı kültürlerden gelen zenginlikleri keşfetme, öğrenme ve geliştirme fırsatlarını kaçırmasına yol açar. Bu da toplumunun kültürel yoksunluğuna, kendi gelişimini sergilemesine engel olur. Böylece de hoşgörü ve anlayışın yok olmasına, huzurun, adaletin ve geliştirilir yarınlara doğru ilerlemesinin yoksunluğu oluşur. Bu gibi geniş çapta yıkıcılığın ortadan kaldırılması için de eğitim, iletişim ve gelişim yoluyla farklı kültürleri ve onların tarihlerini anlama ve objektif değerlendirme gibi esaslı çabalar gerektirmektedir.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog