Düşlerin insan yaşamındaki yeri tarih kadar eskidir. Düşler yaşam için belirli hedeflere ulaşıp başarı elde etmemiz için gereken tüm iç dinamikleri sağlar. Düşler yaşamımızın her evresinde bizim belirlediğimiz çizgiye ve rotaya göre şekillenip anlam bulur yani bir anlamda da bizimle doğar ve yine bizimle ölür.parlak bir medeniyet parlak bir gelecek fikri hep büyük düşlerin ürünü olmakla beraber günümüzdeki büyük teknolojik gelişmelerde gelişimini dehaların olağanüstü çabalarından çok onların zihinlerini kurcalayan geceleri, uykularını, rahatlarını kaçıran büyük düşlere borçludur.Düşlerden bağımsız bir dünya düşünülemeyeceği gibi bir bireyi bir toplumu ayakta tutan ilerleten ve gerileten sebep sahip oldukları düş algısında yatar. Düşlerin bizler üzerindeki etkisi son derece büyüktür
Neden mi ?
Çünkü düşlerde sever düşlerde aşık oluruz
En karanlık gece düşlerinde ölümü yaşar en büyük kavgaları ve en büyük ayrılık acısını yaşarız.
En pembe düşlerde vuslatı yaşar en güzel evlerde olmanın en güzel çocuklarla bir arada olmanın mutluluğunu tadarız
En güzel çeşme, köşk, yol ,köprü projeleri büyük düşlerin ürünü olarak kağıda dökülür ve ardından pratiğe geçirilir
En zorlu bilinemeyen matematiksel , kimyevi ve fiziki denklemler çözümünü düşlerde bulup sonrada formülize edilme şansı bulurlar.Graham bell’i Graham bell ,Einstein’i Einstein,Fatih’i Fatih yapan büyük buluşlara fetihlere götüren şey sahip oldukları o sonsuz güç ve engel tanımayan düştür.
Dünyayı değiştirecek en güzel fikirler düşlerde filizlenir büyür ve hayat bulur
Bizleri bir an olsun içinde bulunduğumuz kötü durumdan,kaygıdan uzaklaştıran zamanın herhangi bir yerine götürerek yolculuğa çıkaran yine düşlerdir.
Öğretmen,doktor,mühendis,hukukçu,iyi bir ressam olma isteğine düşlerimizle ulaşmaya çalışır ve bu kurmaca dünyanın içinde kendimizi elinde tual fırçasıyla,beyaz önlük,cübbe giymiş olarak hayal etme çoğu zaman bu şekilde tatmin etmeye çalışırız.
Düşlerimizde kendimizi bir an dünyayı kötülerden kurtarmaya çalışan bir çizgi film kahramanı veya her şeyi tek bir sihirli dokunuşla değiştiren bir iyilik perisi olarak da hayal ederiz.
Yüreklere,ruhlara işleyen en güzel şiirler,besteler ve tablolar bir gün sevdiğinin sevme ihtimali üzerine kurulmuş düşlerde vücuda gelir eğer karşılık bulursa ona armağan edilir ama karşılık bulmadığı taktirde yüzyıllar sonra başka yüreklerde,sevdalarda yer edinip övgülere layık olduğu gibi dermanda olur. içimizde yaşanan yetim kalmış tek kişilik aşk acısına layık olur.
En umarsız anlarımızda, en yalnız hissettiğimiz soğuk bir gecede düşlerimize sarılıp ısınır ve teselli buluruz .
Orta çağın skolazmini temsil eden engizisyonların acımasız bakışları ve soğuk duvarları arasında en ağır cezaya çarptırılan bilgelerle aynı kaderi paylaşmayı kan kokusunu ve aynı ölüm korkusunu duymayı bu kötü düşlerde yaşarız.
Koca Sinan’ın yaptığı camiye kadın silüetini aksettirip dahasını ortaya çıkaran Mihrimah’ın güzel sevimli olduğu kadar bir o kadar da ulaşılmaz düşüdür.
En güzel düşlerle dünyayı cennete çevirip yaşanır kıldığımız gibi en kötüleriyle de kabusa çeviririz
Dünyayı 80 günde değil 80 saniyede düşlerimizle dolaşırız.
Önümüze zamansız çıkan kişiler hesapta olmayan işler ,duyma ihtimalini vermediğimiz sözler bizleri her zaman düş kırıklığına uğratır.
Hayatımızı karartan en öldürücü darbe hayal katillerinin hayallerimize indirdiği darbedir.çünkü yarım kalan düşler beraberinde umutsuzluk,yıkım getirdiği gibi acıyı da ikiye katlar ve bu andan itibaren her şey bizim için bitmiş tükenmeye yüz tutmuş demektir
Hayalleri olmayan insanlar mutlu olmayı bilemez, mutlu olmayan insanlar ise yaşadıklarından hiçbir şey anlamaz
Filiz Aküzüm
Eğitimci – Yazar