Doğadaki canlı varlıklar içerisinde en zayıf sınıfı temsil etmekle birlikte, insanı diğer canlı türlerinden ayıran, üstün kılan, bir kimlik kazandıran nitelikler irade ve zekadır. Diğer canlı familyaları yaşamını ve neslini idame ettirmek için içgüdüleriyle hareket ederken, insanı yöneten iç dinamik ise egodur. Bu bağlamda her ne kadar kendimizi özgür ve irade sahibi birer birey olarak görmüş ve algılamış olsak da aslında hepimiz çoğu zaman egomuzun esiriyiz. Çünkü bizim yerimize kararlar alan, uygulayan bir merci gibi hareket eden, bizleri akıl almaz işlere, uç noktalara sürekleyen, dostluk, kadın-erkek, aile ilişkilerini bozan, siyasi gündemi dar boğaza sokan, öfkemizin, hırslarımızın ve tamahkarlığımızın temelinde hep ego vardır.
Tanımadığımız, kendileri hakkında çoğu insanın belkide hiç fikir sahibi olmadığı, kilometrelerce ötede yaşayan savaş çıkarma pahasına siyasi lider ve askeri komutanların sırf birbirine üstünlük kurma mücadelesi yüzünden tarihin en eski çağlarından bu yana milyonlarca insan çizilen, sahneye konan birçok çirkin senaryo, sudan sebeplerle yaşamını yitirdi. Faturası liderlerin, komutanların ego savaşı yüzünden yine günümüzde olduğu gibi masum sivillere kesildi.
Kibir ve gurur kişiye olduğu kadar topluma da en büyük zulmü ve sıkıntıyı yaşatır. Toplumsal psikoloji alanında yapılan bazı araştırmalara göre kendi kişiliğini gereğinden fazla yücelten kişilerin saldırganlığa ortalama insanlardan daha fazla eğilimli olduklarını göstermiştir. Bu nedenle insanlar bulundukları mevki itibariyle kibirli insanların şerrinden korunmak için istemeden de olsa bazı durumlarda kendilerini dev aynasında gören, bu zat-ı muhteremlerin karşısında el pençe divan durarak sembolik saygı gösterisinde bulunmaktadırlar. Oysa ki kibirli insanların gerçekte saygın bir kimliği ve samimi dostları yoktur halk nezdinde. İyi bir kişiliğe temelde bazı kritik evreleri sağlıklı geçirmekle sahip olunur. Bu evreler bir piramide benzer ve her bir basamağa geçiş Maslow’un ifade ettiği gibi bir önceki basamağın temel ihtiyaçlarının giderilmesi ile mümkün olur. Bu kritik evreleri sağlıklı bir şekilde geçiremeyen insanları düşünün, önemli bir mevkide kendilerini bulunca egoları doğal olarak tavan yaptığı gibi kurum içerisinde de yapacakları ilk iş ise emri altında çalışan personele ”mobing” uygulamak,onları aşağılamak olacaktır. Çünkü kibirli insanlar potansiyellerinin farkında olmayan, en ufak eleştiride hemen tüm sistemleri çark eden, kendi özüne inmekten korkan, çevresini tanıyamayan ve dış tehditlere karşı kendilerini ayakta tutmak için toplum içerisinde envai çeşit maskeyle dolaşan zayıf karakterli insanlardır. Ama tevazu sahibi insanlarda durum bunun tersi bir parametrik seyir göstermekte. Çünkü erdem sahibi insanlar daima olaylara, kişilere, yere ve zamana göre hoşgörüyle yaklaşır, zayıf oldukları noktaların bilincinde, sınırlarını, yeteneklerini bilen, dürüst, hassas, adil, olgun, değerleri ve kültürleri aşağılamayan hümanist, nazik, kendilerine karşı acımasız ama başkalarına karşı bağışlayıcı, yardım sever ve sağ duyuludurlar. Çünkü tevazu bireye gündelik yaşamda ve ileriye dönük bazı kararlar almasında, doğruyu, yanlışı ayırt etmesinde öngörü kazandırdığı gibi başarılı olmasında da önemli bir unsurdur. Ego ve kibir ise kişiyi yalnızlaştırır, etnosentrizme, insanları değersiz bir nesneymiş gibi algılamaya, haksızlığa, baskı kurmaya ve korkuya sevk eder. Livaneli’nin de ifade ettiği gibi egoyu öldüren tek şey aşktır. Çünkü gerçek, derin tutkulu, özverili, canını verecek kendi kimliğini silip eritecek, yok edecek kadar büyük bir aşk böyle bir esrimenin karşısında ego yaşayamaz, insan üzerindeki egemenliğini sürdüremez.
Tüm dinlerin özünde tevazu, iyilik ve hoşgörü vardır. Zira Şeytanı Şeytan yapan Tanrı’nın huzurundan kovduran, insanlığa, evrene kötülük yapmaya sevk eden şey kibir ve gururuna yenik düşmesidir. O halde tüm benliğimizi esir almaya çalışan bu olumsuz tutumdan kurtulmanın ve daha kaliteli bir yaşam sürdürmenin doğru yolu iyiliği, güzelliği baz alan dini mesajlara kulak vererek aşka ve sevgiye yaşamımızda daha fazla yer açmaya özen gösterelim.
Dikkat! Üye/Üyeler ve ziyaretçiler suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği/yorumu Site’de paylaşmamalı. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.