Cüppeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün yıllar önce verdiği bir vaaz, geçen günlerde sosyal medyada tekrar gündem oldu ve hatta üzerine şarkı bile yazıldı. Bilirsiniz özellikle sosyal medya ve genel olarak halkımız abartmayı ve olayın mecrasını değiştirmeyi çok sever. Sarf edilen cümleyi anlam olarak değil üç mahalle ötesine sürüklemeyi, sınırlar dışına bile çıkartırlar. Hadi gel de buna “manyak manyak işler deme” ve Cüppeli Ahmet Hoca gibi delilenme!
Bu ifadeyi duyduktan sonra biraz araştırma yaptım. Manyaklık ve ego ilişkisi üzerinde yoğunlaştım. Olayın kontrolünün sağlanamadığı kişilerin egolarındaki meydana gelen manyaklıklar hele ki sosyal medyaya düştü mü artık “dönülmez akşamın ufkundayım” yoluna girmiş olursunuz. Öncelikle ego ve manyak kelimelerinin anlamları “egomanyak” kelimesinin açıklamasını yaparak toplumumuzdaki gördüğümüz “manyak manyak işlerden” örnekler verelim.
“Ego” ifadesi Latince’den gelen bir kelimedir. Mana olarak “benlik”, “bencillik” ve “ben”gibi ifadeleri karşılamaktadır. Ego, aynı zamanda Sigmund Freud’la özdeşleşen bir psikanaliz terimidir. İnsanın kişisel özelliklerini koruyarak bilinçaltı isteklerinden bazılarına izin verme halidir şeklinde de ifade edilir. Ama çağımızda bu kadar bozulmanın, dejenere olmanın, yozlaşma fırtınasının sonunda “kişisel özellikleri koruyarak” bilinçaltı isteklerinden bazılarına izin verme hali mi kalır derseniz de, tabii ki de “hayır” derim.
“Manyak” ifadesi ise Manik depresyon (ya da kısa tabiriyle “manya”, “manyaklık”), bipolar bozukluğun eski adıdır. Artık psikolojik tanımlamalarda kullanılan bir sözcük değildir; ancak yine de halen bilimsel bir terim olarak kabul edilmektedir. “Manyak” sözcüğüher ne kadar argo kelime kabul edilse de hakaret anlamını ifade etmemektedir. Manyak kelimesi Türkçe’de “aptal, çılgın, dengesiz, deli”anlamlarındabir seslenme sözü anlamınagelmektedir. Bazen de aşırı beğenilen şeyleri övmek ya da takdir etmek anlamlarında da kullanılır: “Manyak bir gol attı”, “manyak bir gücü var”, “manyak güzel olmuşsun”, “yaptıkları karşısında manyak tutuldum” diye onlarca örnek verebiliriz. Yalnız bizim bu yazımızdaki amaç toplumda çok sık görülen, yapanın fütursuzluklarıyla maruz kalanların dengelerini bozacak “absürt” olan “manyak manyak işler” ya da “manyak manyak tutum ve tavırlar” konusunda örnekler vermektir. Kavramsallığını yeteri derecede açıkladığımız konuya dair örnekler verelim. Bakalım toplumda “manyak manyak işler”yapanlar ne gibi özelliklere sahipmişler görelim:
-Birçok kimsenin kendini abartılı olarak önemli görmesini başa koyabiliriz. Tabii ki insanoğlu önemlidir ama olduğundan farklı göstermek de doğru değildir. Bunu “asalet paranoyasına” da çevirmemek gereklidir.
-Egomanyak kimseler kendi çıkarları için “sömürüye” doymazlar. Maddi manevi manyak manyak sömürü alternatifleri kullanırlar ve yenilerini denemekten de uzak durmazlar. Ta ki sivrisineğin kan emmeye doyup da bırakması misali gibi ancak doyuma ulaşınca bırakırlar.
-Şımartılmak onların vazgeçilmezlerindendir. Dünya, etraflarında pervane olsun isterler. Yeter ki kendisi tatmin olsun. Çok tatlısından tutun da harikasına binlerce aynı tür sözcük duysalar yetinmezler.
-Bu tipler özellikle sosyal medyanın her türlüsünün en arka mahallelerinde boy gösterirler. Mahremiyet mefhumuna yaklaşmazlar bile. Yeter ki farklı olduklarını göstersinler. Ee, bunun da yolu “manyak manyak işlerden” geçmektedir. Yapmamak adamların lügatlerinde bile yoktur ki!
-Büyük, küçük, bayan, erkek, amir, memur gibi kavramların barındığı sosyal ilişkiler ağında asla kimseye saygı duymazlar. Aile içi davranışlar da buna dâhildir. Egomanyaklar için ana, baba, kardeş, eş ve çocuk; bunların hiçbir önemi yoktur. Yeter ki kendi istediğini yapabilsin ve kendi isteği yerine gelsin ve getirilsin.
-Egomanyakların yaptığı “en manyak manyak şeylerden” biri de hâkimi olmasalar bile siyasette safsata yapmalarıdır. Bunu adeta bir yaşam şekli haline getirmişlerdir ve bunu da eğlenceli olarak görürler. İftira atmak, gözlerin içine bakarak yalan söylemek gibi eylemler bunların yaptığı “manyaklıklar” yanında hafif kalır.
-Aşırılıklar yaşayarak uçlarda olmaktan müthiş haz alırlar. Araç kullanırken “hız manyaklığını”, yemek yerken “gösteriş ve israf manyaklığını”, bir şey yapacaksa “insanların gözüne sokma” gibi manyak manyak şeyleri kimsenin yapmasına müsaade etmezler. Niye? Çünkü bunu sadece kendisi yapabilir de ondan.
-Hayatlarını “kazanmak” üzerine kurmak isterler. Kaybetmek en nefret ettikleri şeylerdir. Kaybettikleri zaman tüm maharetlerini (!) manyak manyak işler yapmakta kullanırlar.
-Başkalarıyla sürekli alay etme, küçük görme ve kendine olan güvensizliklerini etraftaki insanlara isnat etmeyi önemliymiş gibi görürler. Bu davranışları insan, hayvan, bitki ve nesne ayrımı gözetmeden başarılı (!) bir şekilde uygularlar.
-Kompleksli varlıklardır. Çocukluk dönemlerinden başlayarak bulundukları çevrelerdeki iletişim ve diğer unsurlar nedeniyle başaramadıklarını başkalarına eziyet ederek bastırırlar. Kompleksleri bu gibi kimselerin gözlerini o kadar kör, kulaklarını o kadar sağır, kalplerini o kadar kara ve izanını o kadar alt üst etmiştir ki “bihaber” yaşayıp “manyak manyak işlere” devam ederler.
Temennimiz yaptığımız işlerin güzellik ve başarılarıyla arkamızdan “manyak güzel bir yazı olmuş” türünden şeyler bırakmaktır.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen Can-Eğitimci Sosyolog Yazar