Karşımızdakine değer verdiğimiz kadar değer görürüz!
Son yıllarda ülkemizde ve tüm dünyada özellikle de “kişisel iletişim” konusunda çok büyük problemler yaşamaktayız. Siyasetten tutun eğitimimiz ve öğretimimize, insani ilişkilerimizden tutun yardımseverliklerimize kadar olumsuz yönde değişimler içindeyiz. Artık buna bir dur dememiz gerekmektedir. Daha sağlıklı bir hayat için hepimiz gayret göstermeli ve “yaşanılası bir ülke” haline gelmeliyiz.
Bu nedenle işe önce kendimizi düzeltmek ile başlamalıyız ve empati kurmayı öğrenmeliyiz.
Aslında empati kurmak çok da zor değildirve üç altın kuralı vardır. Aşağıda kısaca özetleyebilirim:
“Aslında çok da zor değilmiş” değil mi?
Ama bir türlü karşımızdakini anlamıyoruz işte. Ya da anlamak istemiyoruz.
Küskünlüklerde bu yüzden çıkıyor, kavgalarda ya da ölümlerde…
Oysa empati kurmanın ipuçları da var, bunları da hayatımızda bir prensip haline getirmeye çalışmalıyız ve hayatımızda uygulamalıyız.
Aşağıdakileri ipuçlarını hayatımızda uygulamaya çalışırsak inanın günlük yaşantımız değişecek, hayata pozitif bakacak ve mutlu bir hayatımız olacaktır.
– Karşımızdaki kişiyi önce dinlemeyi öğrenelim, anlayalım sonra cevap verelim.
– Tüm duyularımız ile dinleyelim. Beden dilini ve ses tonumuzu iyi ayarlayıp karşımızdaki kişiye değer verdiğimizi hissettirelim.
– Karşımızdaki kişinin yerine kendimizi koyup anlamaya çalışalım ve düşüncelerine saygılı olalım.
– Beden dilini iyi çözelim ve söylemleri ile beden dilinin uyumunu kontrol edelim, ikisi uyumlu ise hiçbir sorun yok demektir. Var ise tekrar iyice düşünelim.
– Tecrübelerinizi iyi etüt edelim. Özellikle de “iletişim” konusunda yaşadığımız olumsuz deneyimleri tekrar gözden geçirelim ve benzeryaşadığımız durumlarda aynı hataları yapmayalım.
– “Kişisel gelişimler” üzerine bolca Kitap okuyalım kendimizi devamlı geliştirelim. Çevremize ve ailemize örnek olalım.
– Sosyal içeriklifilmler seyrederken karakterlerin kişisel davranışlarını iyi okuyalım. Hislerini ve düşüncelerini kritik edelim. Doğruları uygulamaya çalışalım.
– En can alıcı nokta ise şu: “ben olsa idim ne yapardım” sorusuna cevap bulalım.
Yukarıdakileri uygulamak çok da zor değil aslında değil mi?
Yapabiliriz.
Hatta yaşanılası bir dünya için yapmak zorundayız.
Çevremiz ile iyi bir empati kurduğumuz zaman severiz, seviliriz, özleniriz, özleriz. İhtiyaç duyulan kişi oluruz.Olayları iyi okuruz, ona göre karar veririz.
Hayatın anlamı da bu değil mi?
Karşımızdakine değer verdiğimiz kadar değer görürüz.
Hadi yukarıdaki düsturları bugünden itibaren denemeye başlayalım, hayatımızın değiştiğini göreceksiniz.
Prof. Dr. Hamdi TEMEL