Esenler Belediyesi tarafından “Yedi Güzel Adam” adıyla Türk edebiyatına damga vurmuş Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve Sezai Karakoç’un eser verdiği türlerde atölye çalışmaları ve eğitimlerin verildiği “Edebiyat Okulu”nda eğitimler devam ediyor.
Esenler Belediyesi tarafından hayata geçirilen Yedi Güzel Adam Edebiyat Okulu’nda dersler devam ediyor. Türk edebiyatına damga vuran Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve Sezai Karakoç’un eser verdiği türlerde atölye çalışmaları ve eğitimlerin verildiği “Edebiyat Okulu” 7 başlıkta gerçekleşiyor. Yedi Güzel Adam Edebiyat Okulu’nda Rasim Özdenören Roman Atölyesi, Nuri Pakdil Deneme Atölyesi, Alaeddin Özdenören Şiir Atölyesi, Mehmet Akif İnan Portre Yazarlığı Atölyesi Sezai Karakoç Eleştiri Atölyesi ve Erdem Bayazıt Öykü Atölyesi meraklılarıyla buluşuyor.
Atölye eğitmenlerinden şair ve yazar Özcan Ünlü, “Yedi Güzel Adam Edebiyat Okulu, Türk edebiyatı tarihine isimlerini altın harflerle yazılmış modern edebiyatımızın çok kıymetli isimlerine hasredilmiş bir proje. Başta Cahit Zarifoğlu olmak üzere birlikte yol yürüdüğü kalem dostları adına düzenlenen her bir atölyede gelecekte edebiyatımıza katkı sunacak yazar adayları ve yazarları yetiştirmesi hedeflenmektedir. Ben de deneme atölyesinde dersler vermekteyim. Gözlemim şudur ki bir belediyenin bu tür atölyeleri yapmış olması belediyecilik faaliyetleri dışında ayrıca çok kıymetlidir. Atölyeye katılan arkadaşların her birinin heyecanı ve isteğini gördükçe yapılan işin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anlıyoruz” diye konuştu.
Yedi Güzel Adam Edebiyat Okulu öğrencilerinden Yunus Atalay, “Yedi Güzel Adam Edebiyat Okulu’ndan öğretmenim sayesinde haberdar oldum. Bu süreçte özellikle ilk ayda atölyede Ahmet Haşim’den başladık, Montaigne kadar anlattı Özcan hocamız. Bu süreçte özellikle ilk ayda imgelerin üzerinde durdu. Bir edebiyatçının etrafında gördüğü şeyleri toplaması gerektiğinden çok fazla bahsetti ve bize kendi yöremizden, kendi aksanımızdan eserler ortaya koymamızı söyledi. Ya da diğer bölgeleri keşfederek o bölgelerdeki insanların neler yaptıklarını inceleyip bu tarzda yazılar yazmamız gerektiğinden bahsetti. İlk bir aydan sonra tamamen uygulamalı eğitime geçtik. İlk başta mektup konusunu ele aldık. Herkes mektup yazdı. İkinci hafta konumuz değişti. Bunlar üzerine bir şeyler yazdık. Atölyeye her yaştan kimse geldi, 16 yaşında olan da vardı 60 yaşında olan da. İlkokul mezunu insanların çok hızlı gelişme gösterdiklerine şahit olduk. Onlar o kadar istekliydi ki. Biz gözlem yaparken onlar kendi hayatlarından elde ettikleri tecrübeleri kaleme aldılar. Zaman zaman onların kaleme aldıkları eserlerle birlikte hüzünlendik, ağladık. Herkes artık masasında farklı bir kitap getiriyor ve birbirimize kitap hediye ediyoruz. Son olarak da bir kitap yayınlanacak ve bunu tüm insanlığa sunacağız” ifadelerini kullandı.