4. Esenler Film Festivali, 3. gününde de film gösterimlerine ev sahipliği yaptı. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde ‘Yakın Plan Türkiye’ film gösterimi kapsamında yönetmen koltuğunda Fırat Özeler’in oturduğu ‘Kavur’ filmi sinemaseverlerle buluştu. İzleyiciden tam not alan film hakkında konuşan Özeler, “Belgeselin Ömer Kavur filmlerine benzemesini istedim” dedi.
Bu yıl 4’üncü kez ‘umut’ temalı filmler seçkisiyle sinema salonlarında seyirciyle buluşan Esenler Film Festivali, gösterimlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Esenler Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi, Tarık Tunaya Kültür Merkezi, AKM Yeşilçam Sineması ve Atlas 1948 Sineması’nda gerçekleşen etkinlikler, çok sayıda sinemaseveri bir araya getiriyor. Festivalin 3. gününde ise Fırat Özeler’in ‘Kavur Filmi’ izleyiciyle buluştu. Filmde yönetmen Ömer Kavur’un filmlerindekine benzer bir yolculuğa çıkarsa tüm sıkıntılarının çözüleceğine inanır. Yolculuk terk edilmiş kasabalarda, harabelerde ve kimsenin kalmadığı otellerde sürerken kadın ve Kavur arasında hayali bir diyalog başlar. Sahipsiz mektuplar, yıllar geçse de değişmeyen ortak saplantılar, hatırlanmayan rüyalar ve kayıp bir film onlara aradıkları cevapları bulmalarında yol gösterecektir.
3 yıl tıp fakültesinde eğitim alıp bunu yarıda bırakan Özeler, “Hep bir arayışta oluyordum. Bir hikâye anlatmak istiyordum. Bir şeyler yapmak istiyordum. Bunu da şöyle anlatabilirim: Hepimiz hayatta bazı zorluklar ve sıkıntılar yaşıyoruz. Yaşadığım şeyi sevebilmek, bir bağ kurabilmek ve kendime karşı dürüst olabilmek beni çok iyi hissettiriyor. Bu filmle hayatımın son 8 senesi bir anlam kazandı diyebilirim” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Lisedeydim ve bir Ömer Kavur filmi olan “Gizli Yüz”ü izlemiştim. O zamandan de aslında Ömer Kavur ile ilgili bir şeyler yapmak çok istiyordum. Yıllar geçti ve filmlerini tekrar izleyip üzerinde düşündüm. Biz 2020’nin başlarında çalışmaya başladık. Bir sene boyunca çekimlerini yaptık. 2023’ün başında filmi bitirdik. Benim için aslında uzun bir projeydi. Çok uzun zamandır yapmak istediğim ama cesaret edemediğim bir filmdi.”
Ömer Kavur’un filmlerindeki gizem ve bilinmezliğin filmin aurasını oluşturduğunu kaydeden Özeler, “Ben yönetmenliğinden ziyade biraz daha kişiliği ve iç dünyasıyla ilgili film yapmak istiyordum. Bunun için aslında en doğru şeyin onu kendi ağzından dinlemek olduğunu düşündüm. Biz de onun 30 yıl verdiği röportajları derledik. Sonra o röportajlardan tek bir metin oluşturmak istedik. Hayali bir günlükmüş gibi tek bir metin oluşturma fikri bana çekici geldi. Biraz Ömer Kavur filmlerine benzesin istiyordum belgeselin. Dolayısıyla bir kadın karakter yaratma fikri de vardı kafamda. Bu karakterlerin biri gerçek Ömer Kavur, biri de hayali bir karakter. Birbiriyle diyalog halinde olması fikri yapmak istediğim bir şeydi. Ömer Kavur’un röportajlarını okuyarak tanıdım. Ömer Kavur’da beni etkileyen en önemli şey kendisine karşı dürüst olmasıydı. İlk kendini sorguluyor ve ilk kendini eleştiriyor” ifadelerini kullandı.
Filmin müzikleri ve ses tasarımı hakkında konuşan Özeler, şu ifadeleri kullandı:
“Aslında filmi yaparken ses tasarımına çok önem vermemiz gerektiğinin farkındaydık. Zor bir film oldu. İnsansız mekânlarda dolaşan ve bir yol filmi gibi ilerleyen bir yapım oldu. İnsan görmediğimiz ve iki dış sesi takip ettiğimiz etkenler vardı filmde. Bu da izlemeyi çok zorlaştırıyordu.”