Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 7’ncisi düzenlenen Esenler Sinema Akademisi, Türk sinemasının usta oyuncusu Hülya Koçyiğit’i ağırladı. ‘Ustalık Sınıfı’ söyleşisinde gençlerle bir araya gelen Koçyiğit, sinemanın kitleleri bir araya getirdiğini ve aynı duyguları paylaşmasını sağladığını söyleyerek “Sinema bir halk sanatıdır” dedi.
Sinema ve film sektörünün önemli isimlerini gençlerle buluşturmaya devam eden Esenler Sinema Akademisi, Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncalarından usta oyuncu Hülya Koçyiğit’i ağırladı. Sinema yazarı Suat Köçer’in moderatörlüğünü üstlendiği programda Koçyiğit, oyunculuğa ve sinemaya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gençlerin de sorularını yanıtlayan usta oyuncu, geleceğin sinemacılarına rehber olacak paylaşımlarda bulundu.
Sinemanın halkın en kolay ulaşması gereken bir sanat olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Günümüzde filmlerin sinema salonlarında izlenmesini tercih etmeyen insanlar beni üzüyor. Film, sinema salonunda seyredilir. Bu sadece büyük ekranda seyretmiş olmak değildir. Bir arada olabilmektir. Birlikte bir paylaşımda bulunabilmek, birlikte aynı duyguları yaşadığımızı hissedebilmektir. Dolayısıyla günümüzde sinema salonlarının boş olduğunu görüyorum. Bu da beni gerçekten çok üzüyor. Ama sinema bitmiyor. Bitmeyecek de. Evet büyük salonlarda izlenmese de hikayeler anlatılacak ve insanlar o hikayeleri izleyecekler. O hikâyeler hep var olacak ve halka ulaşacak” dedi.
Sinemada yönetmenin çok önemli bir görev üstlendiğini kaydeden Koçyiğit, “Yönetmen yapar sinemayı. O, düşler, hayal kurar. Bir derdi vardır onun ve bunu anlatmak ister. Sinema, gerçekten de yönetmenin işidir. O yönetmen seçtiği hikâyeyi anlatırken karakterleri canlandırabilecek oyunculara ihtiyacı vardır. Çünkü insana insanı anlatırlar. Oyunculuk da yaradılıştan gelen bir yetenek, bir hevestir. Bir arzu, bir enerjidir. Oyunculuk eğitimi çok önemlidir. Ben şanslı bir insanmışım. Annem benim bu isteğimi, hevesimi fark etti. Ben çocukluğumdan beri bunun hayalini kurdum. Başka bir iş yapamazdım zaten. Ben farklı karakterleri hayata geçirdikçe mutlu olan bir insanım. Yaptığım işi çok severek yaptım” ifadelerini kullandı.
Oyunculuk serüvenine ilişkin açıklamalarda bulunan Koçyiğit, bugüne dek daha çok dramatik hikâyelerde yer aldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halkın talepleri doğrultusunda daha çok dramatik hikâyelerde yer aldım. Bir yandan çok büyük ustaların yanında mesleğimi de öğrendim. Aynı zamanda ülke insanını da tanıdım. Yaşam biçimlerini gördükçe daha gerçekçi, daha güncel hayatta karşımıza çıkan karakterleri ele almam gerektiğine inandım. Bunun için çevremi zorladım. Yapımcıları harekete geçirdim. Şansım vardı, çünkü talep edilen bir öğrenciydim. Etap etap yapmak istediklerime ulaştığımı düşünüyorum. Orhan Aksoy halkın sinema salonlarını doldurmasını sağlayan bir yönetmendir. Yerli romanların sinemaya adaptasyonunu sağlayan bir isimdir. O filmlerle bizi halka bizi tanıttı. Metin Erksan zaten hayatımın başlangıcı. Metin Erksan, ‘Susuz Yaz’ için beni seçmeseydi belki ben sinemayla geç tanışacaktım ya da hiç tanışmayacaktım. Tiyatro oyuncusu olarak kalacaktım. Lütfü Akad da Türk sinemasının temel taşlarından. Türk insanın ruhunu çok iyi bilen, yaşamını çok iyi gözlemlemiş ve çok gerçekçi bir sineması olan biri. Onunla da çok yol aldığımı düşünüyorum oyunculuk anlamında. Şerif Gören ile yaptığımız filmlerin daha toplumcul olduğunu söyleyebilirim. Bütün bu serüven beni hem insan olarak hem oyuncu olarak olgunlaştırdı ve büyüttü.”