SANAT KABİLİYETLİ VE DERTLİ İNSAN İŞİ
“Usta Çırak Buluşmaları”nda Esenlerli edebiyat öğrencileriyle buluşan Yazar Şerif Aydemir, “İnsanın sanatla uğraşması için incelikli ve dertli olması gerekiyor” dedi.
Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü’nün “Usta Çırak Buluşmaları” programı kapsamında Yazar Şerif Aydemir Esenlerli gençlerle bir araya geldi. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşen programda Aydemir, sanat icra etmenin gereklilikleri ve kadim hikayelerimizin gençlere aktarılmasının önemi üzerine konuştu.
SANATTA GAYRET OLMADAN OLMAZ
ESEV Yazarlık eğitmeni Yusuf Dursun moderatorlüğünde gerçekleşen programda sanat icra edebilmek için yetenek ve çalışmanın yanında dert sahibi olmanın önemine değinen Aydemir, “Sanatı anlayabilmeniz için önce bir kabiliyetiniz olacak ve mutlaka çalışacaksınız, zorlamayla olmaz. Yazmak için önce bir derdiniz olacak, sonra bir aşka ulaşacaksınız. Bu Hakk aşkı olmakla birlikte bir insana duyulan aşk da olabilir. Sonra belli bir gayretiniz olacak. Şiir, yetenek olmadıktan sonra çalışmayla elde edilecek bir şey değil. İlim iki türlüdür; vehbi ve kesbi. Vehbi olan Allah katından gelendir, kesbi ise çalışmakla olan, şiir tüm bu ilimleri içerir. Sanat icra edecek bir insanın önce kabiliyeti olmalı, bir derdi ve emek vermeniz lâzım. Siz gayret vermediğiniz sürece sanat da size uğramayacaktır. Can Yücel 70 yaşında yazdığı şiiri için ‘En güzel şiirimdir’ der. Refik Halid sürgünde yazdığı ‘Gurbet Hikayeleri’ için aynı şeyi söyler. En ince sanatlardan olan şiir, roman, hikaye ile iştigal eden insanların bunlarla uğraşması için incelikli ve dertli olmaları gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
HİKAYELERİMİZİN TEMELİNE TARİHİMİZİ OTURTALIM
Bütün sanatların annesinin şiir olduğunu söyleyen Aydemir, kendisinden daha değerli kişilerin şiirlerini okuduktan sonra o dalda kalmayacağını fark ederek hikayeye yöneldiğini belirterek şunları söyledi:
“Beni hikaye yazmaya iten etkenlerden birisi de babamdır. Babam, anılarını tatlı bir dille hikayeler olarak anlatırdı. Ben öylece hikayeyi sevdim ve artık babamın anlattıklarını yazmak zorunda hissettim. Bizim hikayemizin temeline geçmişimizi, tarihimizi oturtmamız lazım. Gençlerimizin yüreğine efsaneleri, masalları, hikayeleri koymadığımız takdirde kalpleri boş kalacak ve boşluk kabul etmeyen kalplere başka şeyler girecek. Bize hikayeyi öğreten Cenab-ı Hakk’tır, bizim kadim hikayelerimiz var. Yusuf’un hikayesini, Hacer’in hikayesini, İbrahim’in hikayesini, Yakup’un hikayesini Kuran anlatıyor bize. Bu hikayeler üzerinden gitmemiz ve hikayemizin temeline bunları oturtmamız lazım.”