GAZETECİ BARIŞ DİLİNİ İLETMELİ
“Medya Söyleşileri”nde konuşan Gazeteci Fuat Kozluklu, medya çalışanlarının toplumu birleştirici bir dil kullanması gerektiğini belirterek, “Barış dilini iletmeden dünyanın en zor gazeteciliğini yapsanız da bir önemi yok” dedi.
Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü’nün Radyo Televizyon Okulu bünyesinde gerçekleştirdiği “Medya Söyleşileri” programında, Gazeteci Fuat Kozluklu medyaya dair tecrübelerini paylaştı. Esenlerlilerin yoğun ilgi gösterdiği program, Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti.
AYRIŞTIRICI DİL KULLANILMAMALI
Gazeteciliğin artık hayatın içinde olmayan bir meslek grubu olduğunu söyleyen Kozluklu, televizyonlarda ve gazetelerde hayatın içinden, insana dair çok az şey bulunduğunu ekleyerek şunları aktardı:
“Bu mecralarda kullandığımız medya dili daha dikkatli kullanılabilir. Medyanın dilinin çatıştırıcı, ayrıştırıcı, sınıfçı bir dil olmaktan kurtarılması lâzım. Hayatımızda kimliklerimiz, dinimiz gibi etkenler çatışma sebebi olabiliyor. Gazetecilerin insanları milliyet, cinsiyet, etnik yönden okumamalarını sağlayacak bir haber yapmalı gerekli. Bizi bir arada yaşatıp öldürecek şeyler aşılanmalı topluma. Bu noktada medyada çalışanlara önemli bir iş düşüyor. Barış dilini iletmeden dünyanın en zor gazeteciliğini yapsanız da bir önemi yok. Eğer nüfus kağıdıyla yaşamazsak daha mutlu olabiliriz. Kürt veya Türk olmanın artı veya eksi bir yönü yok bence, eğer insan değilsen. Suç kavramı da iyi insan kavramı da bireysel kavramlar bence. Bu Malatyalılar, bu Türkler, bu Kürtler bu Araplar tarzı bir toptancı zihniyetle yaklaşmamak lazım insanlara.”
MAÇA GİDİYORUM DİYE ÇIKTIM, GAZETECİ OLDUM
Gazetecilik mesleğine nasıl başladığıyla ilgili anılarını aktaran Kozluklu, “16 yaşımdayken Malatya’da yerel bir gazetede muhabir olarak başladım. İlk partiler kurulurken Turgut Özal’ı bir gece vakti aradım ve ondan röportaj aldım. Bu röportaj daha sonra ulusal basında yayınlandı. Bu röportaj benim çıkışım oldu. Daha sonra Cumhuriyet gazetesi Malatya’dan haber gönderecek muhabir arıyordu ve ben haberleri toplayarak gönderiyordum. Benim haberlerimi çok beğendi ve beni İstanbul’a çağırdı. Ben babama Malatya-İstanbul maçına gidiyorum diyerek evden çıtım, yoksa babam beni bırakmazdı. Ailemizin parçalanmasını istemiyordu; ama benim de amacım bir an evvel büyük havuza gelmekti. Maça gidiyorum diye evden çıktım, yani gazeteci olmak için evden kaçtım. Gazetenin arşivinde geçmişi öğrenerek başladım. Bütün birikimimi okumaya borçlu oldum. 3 bine yakın kitap okudum şimdiye kadar” şeklinde konuştu.