İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu İstanbul’da yağan karla birlikte İstanbullunun hakikatle yüzleştiğini, CHP’li İBB yönetiminin beceriksizliğinin ortaya çıktığını, İBB Başkanı İmamoğlu’nun da İstanbul karlar altındayken balık yemeyi tercih ettiğini söyledi.
İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu, İBB Meclis Toplantısı’nda, İstanbul’a yağan karda ve karın ardından yaşanan aksaklıklarda İBB yönetiminin büyük zafiyeti olduğunu söyledi. İstanbul’un hakikatleriyle yüzleşmek gerektiğini belirten Göksu, “İstanbul’da çok kısa bir süre yağan kar, şehirle birlikte algı ve imajın da üstünü örtmüş, 3 yıl boyunca hakikatin her türlüsüne sırtını dönen bu yönetimin gerçeğini gözler önüne sermiştir” dedi.
ŞİİRLE UYARDI
Usta şair Sezai Karakoç’un “Kar” şiirindeki “Kar yağınca beni ve her şeyi anlayacaksın” mısralarını hatırlatan Göksu, şiiri CHP’li İBB yönetimi ve meclis üyelerine şu cümlelerle uyarladı:
“İstanbul’a kar yağınca,
Sokaklarında bir karış karı görünce,
Kar içinde yanan şehri anlayacaksın.
Aksaklıklar kar gibi yağınca,
Başkan sizi açığa düşürüp,
Başınızı önünüze eğince,
Benim yaptığım tüm konuşmaları anlayacaksın.”
KAR, BECERİKSİZLİKLERİNİ ORTAYA ÇIKARDI
“Kar olayı elbette geldi, geçti ama İBB yönetiminin performans ve anlayışını temsil etmesi açısından çok önemli hakikatleri ortaya çıkardı” diyen Göksu, “Karla mücadele konusunda şahit olduklarımız ve yaşanan süreç, öncelikle bizim şu ana kadar İBB ve Başkanına yönelttiğimiz temel eleştirilerimizin hepsinin haklılığını tescil etmiş oldu. Biz her seferinde ne diyorduk? İBB’nin İstanbul’u yönetme niyeti ve iradesi olmadığı gibi İstanbul diye bir gündeminin de olmadığını söylüyorduk. Nitekim İBB Başkanının, olay günü işinin başında olmadığına şahit olduk. İBB Başkanı ve yönetiminin yönetme becerisi ve vizyonu yok diyorduk. Bu kar yağışında ortaya çıkan durum bunun en bariz göstergelerinden biri oldu. İBB yönetimi hiçbir konuda asli sorumluluğunu üstlenmiyor, sürekli manipülasyon ve yansıtma yapıyor dedik. Bu konuda da haklı çıktık” şeklinde konuştu.
SORUMLULUKTAN KAÇIP İSTANBULLU’YA HAKARET ETTİLER
İstanbullular’ın karla mücadelesine destek veremeyen yönetimi eleştiren Göksu, “İBB’nin bir çalışanı, İsviçre’deki lüks ve pahalı otel odasından, İstanbullulara “sıcak yataklarından yazan troller” diyerek, yolda kalmış binlerce İstanbulluya hakaret etti. Her seferinde 16 milyonun bütünlüğünden bahseden sayın başkan, karla mücadelede aciz kalınca, İstanbul’u adeta bölgelere ayırarak, benim sorumluluğum, onun sorumluluğu gibi mazeretlerin arkasına sığınmış, kendi sorumluluklarıyla yüzleşmek yerine konuyu havalimanın yeri tartışmalarına getirmiştir” dedi.
KAR YAĞDI, MAKYAJ DÖKÜLDÜ
Kar yağışıyla İBB yönetiminin acziyetini ortaya koyduğunu vurgulayan Göksu, “İBB yönetimi belediyenin hafızasını ve kurumsal iş yapabilme kapasitesini partizanca yok ediyor demiştik. Karla mücadelede tecrübeli tüm ekibi tasfiye etmiş olması yaşanan bu rezaletin en büyük sebebi olarak karşımıza çıktı. İstanbul’daki kar yağışında ortaya çıkan en asli hakikat ve buz gibi gerçek, İBB’nin acziyeti ve beceriksizliğidir. Yani kar yağdı, makyaj döküldü” dedi.
KEN İMAMOĞLU BALIĞI TERCİH ETTİ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da kar yağdığı gün bir balıkçıda verdiği fotoğrafı da değerlendiren Göksu bu konuda şunları söyledi: “İstanbullular acı gerçekle, İBB yönetimi de hakikatle yüzleşti ama biz o gün yönetimin beceriksizliği kadar, İBB başkanının bir balıkçıda verdiği fotoğrafla, İstanbul’a ve İstanbul halkını layık gördüğü değere de üzülerek şahit olduk. Esasen, büyükelçiyle yenen yemek tartışması, CHP içindeki hesaplaşmadan dolayı İBB’nin beceriksizliğini bile gölgeleyecek kadar büyüdüğü için başkanın bu tartışmalardan aslında memnun olduğunu düşünüyorum. Ancak sayın başkan şunu çok iyi bilmeli ki, iki saatlik kar yağışının ortaya çıkardığı iki günlük büyük perişanlık ve çile İstanbulluların hafızasında yerini almıştır ve İstanbullular ilk seçimde mutlaka bunu değerlendireceklerdir”.
İSTANBULLU YOK SAYILDI
Göksu, “Bu yemek tercihi İstanbul ve İstanbullu için ne anlama gelmiştir? Başkanın mensubu olduğu siyasi parti, yani CHP’de neleri ortaya çıkarmıştır? Kar yağışının en şiddetli anlarında yenilen yemek İngiliz Büyükelçi için neyi sembolize etmektedir?” sorularını sordu ve konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Tartışma konusu, İBB başkanının herhangi bir ülkenin büyükelçisi ile yediği yemek değildir. Gerçek mesele; İstanbul’da o akşam yollarda ve karda perişan olan yüz binlerce insan varken, sayın Başkanın İstanbulluların yanında olmak yerine, Boğaz’da Büyükelçi ile balık yemeyi tercih etmiş olmasıdır. İlk olarak şunu ifade etmeliyim ki, İBB Başkanının “bu yemek karla mücadele kadar önemlidir” şeklindeki ifadesi İstanbul’un ve İstanbulluların başkan tarafından yok sayıldığını ortaya koymuştur. Üstüne üstlük bir de “bu karar insani yönden düşünerek aldığım bir karardı” diyerek ortaya koyduğu bilinçaltı İstanbullulara daha büyük bir hakaret olmuştur. İkinci olarak bu yemek CHP açısından hangi hakikati ortaya koydu diye baktığımızda gördüğümüz şudur: Sayın Başkanın sıkça söylediği “umursamıyorum” cümlesinin muhataplarından birinin de kendi partisi olduğunu ortaya çıkmıştır. Hepimizin şahit olduğu gibi, bu konuda haberler ortaya çıkınca, pek çok CHP’li üst düzey yönetici, sempatizan ve tetikçi gazeteci ve sanatçı sayın başkanı savunmaya çalıştılar. ‘Kesin yalandır’ dediler. Çünkü; belli ki, böyle bir günde makul bir siyasetçi bunu asla yapmaz diye düşündüler. Belli ki, o akşam boğazda balık yemeye gitmenin, başkanın karla mücadele kadar asli bir görevi olduğunu ilk anda fark edemediler. Nihayetinde, üç senedir bizim burada “başkanın İstanbul diye bir gündemi yok” diye üstüne basa basa söylediğimiz şeyi anlamadıkları için olan oldu.
SİZE DEĞİL İNGİLİZ ANAHTARINA İHTİYACIM VAR
Canhıraş bir şekilde sayın başkanı savundular ama sayın başkan, o akşam için yöneltilen tüm eleştirilere karşı, kendisine cansiperane kalkan olmak isteyen tüm CHP’lilere mealen demiş oldu ki; “Benim sizin kalkanınıza ihtiyacım yok, bana balıkçıda kuşandığım kalkan yeter. Benim ne halka ne de CHP’ye ihtiyacım var. Benim kariyer planlamamım gerçekleşmesi için İngiliz anahtarına ihtiyacım var.” Ayrıca sayın İBB Başkanı’nın kendi Genel Başkanını yalanlaması da bunun göstergelerinden biri olmuştur. Hatırlayalım büyükelçi ile yenilen yemeği sayın Kılıçdaroğlu’na sorduklarında kendisinin yemekten haberdar olduğunu, başkanın kendisini bilgilendirdiğini söylemişti. Ancak İBB başkanına genel başkanlarının haberi olup olmadığı sorulduğunda ise “haberi yoktu, benim yemeğimden neden haberi olsun ki” şeklinde bir beyanda bulundu.
BÜYÜKELÇİ RAPORUNDA NE YAZMIŞ OLABİLİR?
“Ben de bütün İstanbullular ve milletimizin tüm fertleri gibi Büyükelçi’nin Londra’ya bu yemekle ilgili gönderdiği raporda ne yazdığını merak etmiyor değilim. Herhalde, büyükelçi Boğaz’ın çok güzel olduğunu, balığın da lezzetli olduğunu falan yazmamıştır. O zaman sizce sayın Büyükelçi raporunda nasıl bir değerlendirme yazmış olabilir?” diye soran Göksu, Büyükelçi’nın neler yazmış olabileceğini şu sözlerle anlattı:
“Sayın İBB Başkanı bizimle balık yemek için, İstanbul’un en zor kış gecesinde görevinin başından ayrılarak yanımıza gelmiştir. Hatta, bizimle balık yemeyi İstanbul’un en zor kış şartları ile mücadelesi kadar önemli bir görev addettiğini de kamuoyuna beyan etmiştir. O yüzden, randevu tarihini değiştirmeyi dahi teklif etmemek için, o gece herkesin tepkisini göze almaya razı olmuştur. Kendi partisini açığa düşürmekten bile çekinmemiştir. Yani sayın Başkan’ın bize verdiği değer ve bizimle ilişki seviyesine atfettiği çıta çok yüksektir. Dolayısıyla, mütekabiliyet gereği o gün yediğimiz kalkanın karşısında, bizim de kendisine kalkan olmamız münasiptir… Eğer bilgi notunda bunları yazmamışsa da ayıp etmiştir.”