GÜNEŞ ÇARPMASI
Güneş altında uzun süre kalanlarda ve daha çok çocuklarda görülen bir yaz hastalığıdır. Şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve yüksek ateşle kendini gösterir. Güneş çarpması, aşırı sıcak sonucu beden ısısını ayarlayan mekanizmanın bozulmasına bağlı gelişen ciddi bir durumdur. Bazen öldürücü olabilir ya da kalıcı zararlar verebilir; bu nedenle güneş çarpmasına karşı önlem alınması büyük önem taşır. Demir ve çelik tezgahtarı gibi çok sıcak yerlerde çalışanlarda, hiç güneş görmemelerine karşılık, ‘güneş çarpması’ etkileri ortaya çıkabilir. Bundan dolayı hekimler son yıllarda “güneş çarpması” yerine genellikle “sıcak çarpması” terimini kullanmaktalar. Bedende ortaya çıkan değişiklikler aşırı ısıya karşı bir tepkidir. Fakat direkt olarak güneş ışınlarına maruz kalmak o bölgenin o anki hava sıcaklığından da daha fazla ısınmasına neden olacağından sıcak çarpması görülme riskini arttırır. Özellikle başı direkt güneş ışınlarından korumak için şapka takmak büyük önem taşır.
Sıcak çarpması sıcak ortama uzun süre maruz kalmak veya sıcak ortamda aşırı aktivite sonucu ortaya çıkan bitkinlik ve koma halidir. Sıcak çarpması çok tehlikeli, ölümcül ve hızlı ilerleyen bir durumdur. Sıcak çarpması sıcak ortama maruz kalma veya sıcak ortamda aşırı aktivite sonucu ortaya çıkar.
Sıcak çarpmaları için risk faktörleri şunlardır:
1.Sıcak ortamlar;
-Hamam,
-Güneş altında bırakılmış araba,
-Güneş altında kalmış çadır ve kapalı ortamlar,
-Plaj, kumsal, Sauna, gibi ortamlarda sıcak çarpması dakikalar içinde ortaya çıkabilir
2.Sıcak ortamlarda aşırı aktivite
-Plaj oyunları,
-Güneş altında veya sıcak ortamda uzun süre çalışmak,
-Güneş altında yapılan yürüyüş, kano, kürek vb aktiviteler,
3.Yetersiz sıvı alımı sıcak çarpmaları için önemli faktördür.
4.Yaşlı ve küçük çocuklarda sıcak çarpması dakikalar içinde ortaya çıkar.Çünkü bedenlerindeki ısı düzenleyici mekanizmalar yetersizdir. Ayrıca yaşlılar, genellikle sıcakta gereğinden fazla giyinirler. Felçli ve hareket edemeyen kişiler sıcaktan kaçamaz, kendilerini koruyamazlar, bu kişilerin sıcak ortamda yalnız bırakılmaması gerekir.
5.Bazı ilaçlar ve maddeler sıcağa karşı vücut savunmasını bozarak sıcak çarpmasını çok hızlandırırlar: Tansiyon ilaçları, idrar söktürücüler, alerji ilaçları, beta bloker ilaçlar, anti-depresan ilaçlar, nöroleptik ilaçlar, kokain ve alkol kullanımı sıcak çarpmasını çok kolaylaştırır ve hızlandırır.
6. Sıcağa alışkın olmayan kişiler, şişman kişiler, içki içenler ve ateşli hastalık geçirmekte olanlarda sıcak çarpması gelişme riski daha yüksektir.
SICAK ÇARPMASI MEKANİZMASI
Bedende, ısının tüketilmesini sağlayan iki mekanizma vardır. Birincisi, damarların genişleyerek deriye daha fazla kan taşımasıdır, böylece deri yüzeyinden yitirilen ısı miktarı artar. İkincisi de ter bezlerinin salgıladığı terle derinin soğutulmasıdır. Ter bezleri deri yüzeyine tuzlu bir salgı (ter) gönderirler ve bu hemen buharlaşarak derinin ısı yitirmesini sağlar. Sıcak çarpmasında önemli olan, yalnızca termometrede okunan sıcaklık değildir. Isının beden üstündeki etkisini artıran çeşitli koşullar vardır. Mesela hava çok nemliyse, ter kolayca buharlaşamaz ve bu yüzden ısı kaybı zorlaşır. Dolayısıyla İstanbul gibi nemin fazla olduğu yerlerde sıcak çarpması kolayca gelişir. Hava çok durgunsa, hava akımıyla beden yüzeyinden ısı atılması zorlaşır. Terle birlikte tuz ve su yitirilmesi, “sıcak yorgunluğu ya da bitkinliği” denen duruma yol açabilir. Bu durum tedavi edilmezse, bedenin ısı ayarlayıcı mekanizmaları iflas eder ve ‘’sıcak koması’’ gelişir. Ama beden zamanla sıcağa uyum sağlayıp, tuz yitimini düşürür ve böylece sıcaklık değişikliklerinden daha az etkilenir.
***Hipertermi ya da hiperpireksi, vücut sıcaklığının 41 °C veya daha yüksek bir değere yükseldiğinde ortaya çıkan ve termoregülatör mekanizmaların bozulmasına, sıcak çarpmasına yol açabilen bir durumdur. Hipertermi hafif veya şiddetli şekillerde kendini gösterebilir.
HİPERTERMİNİN ERKEN KLİNİK BELİRTİLERİ
-Halsizlik,
-Baş dönmesi,
-Sıcaklık hissi,
-Anoreksi ,
-Bulantı,
-Kusma,
-Baş ağrısı,
-Nefes darlığı
HİPERTERMİNİN GEÇ KLİNİK BELİRTİLERİ
-Santral sinir sistemi disfonksiyonu(işlevsel bozukluğu),
-Psikoz,
-Deliryum,
-Anhidroz(Terleyememe),
-Sıcak, kuru cilt.
*** Deliryum, bilinç bulanıklığı ile karakterize bir beyin hastalığıdır. Özellikle hastanede yatan hastalarda görülür. Zamanında altta yatan nedenlere müdahale edilmediği takdirde ölümcül olabilir, demansa gidebilir. Genel hastanelerde yetişkinleri etkileyen en yaygın akut bozukluk büyük olasılıkla deliryumdur.
HİPERTERMİYE NEDEN OLAN ANORMAL DURUMLAR
Malign hipertermi: Genel anestezi altında hızlı gelişen ciddi hipertermi, kas rijiditesi(kas sertliği) ve asidozla karakterize nadir görülen genetik eğilimli bir durumdur. Nedeni uygun olmayan intrasellüler(hücre içinden) kalsiyum salımıdır. Tedavisi dantrolen, soğutma ve destektir.
Nöroleptik malign sendrom: Antipsikotik tedavinin (sıklıkla haloperidol) neden olduğu kas rijiditesi(kas sertliği), ciddi diskinezi(istemsiz hareket), distoni(ağrılı kasılma), hipertermi, dispne(solunum güçlüğü), taşikardi(kalp atım sayısının 100’ün üzerinde olması), idrar kaçırmayla karekterize nadir bir sendromdur. Mekanizması beyinde dopamin reseptörlerinin blokajıdır. Tedavi destekleyicidir. Dantrolen, soğutma tedavisi uygulanır.
İlaç aşırı dozu: Antikolinerjik ve sempatomimetik ajanlar ölümcül hiperpireksiye neden olur.
Serebrovasküler iskemik atak: Beyinde termoregülatör(ısı) merkezini etkileyen iskemik inmeler vücut ısısında yükselmeye neden olur.
SICAKLA İLİŞKİLİ HASTALIKLAR
-isilik(Miliarya),
-Sıcak ödemi,
-Sıcak senkobu,
-Sıcak krampı,
-Sıcak tetanisi,
-Sıcak bitkinliği(Yorgunluğu),
-Sıcak çarpması
-Hemorajik şok ensefalopati sendromu
-Güneş yanıkları
-Güneşin geç dönem etkileri
İSİLİK(MİLİARYA)
Özellikle yaz aylarında kendini gösteren isilikde, ter kanallarının tıkanması sonucu vücutta kabarcıklar görülür. Genellikle yenidoğanlar ve süt çocuklarında rastlanan bu hastalık, iki çeşit olarak karsımıza çıkar. Bunlardan biri; küçük su baloncukları seklinde oluşur. Diğer bir çeşit ise, su toplayan kırmızı bir görüntü ile karsımıza çıkar ve ciddi kaşıntıya sebep olur. Sarışın ve açık tenli bebeklerde daha sık görülür. Sıklıkla boyun, göğüs, dirsek iç yüzü gibi kıvrım yerlerinde görülür. Kızarık bölgeler kuru tutulmalı, daha serin ve daha az nemli ortam sağlanmalıdır.
Kollarda, göbek ve göğüs bölgelerinde, iç çamaşırının lastikli bölgelerinin değdiği ortamlarda da oluşmaktadır. Alın, göz kapağı, burun, diz kapağı arkası gibi bölgelerde de yoğun bir şekilde kendini gösterir. Bebeklerde genellikle popo bölgesinde yoğunlaşır. Üç dört günde kaybolur, tekrarlama riski yüksektir.
Vücudumuzdaki ter gözeneklerinin tıkanması sonucu ter salgısı derinin dışına çıkamaz ve derinin altında kalır. Bu durum da isilik hastalığına neden olur. Bebeklere yazın kalın ve sıkı kıyafetler giydirmek, nemlendiricinin fazla kullanılması, aşırıya kaçılması ve sabun, şampuan gibi maddelerin kalıntıları da isiliğe neden olur. Bebeklerin sık sık altına değiştirmemek ve naylon bez kullanımı isilik vakasına neden olabilmektedir. Çok fazla terleyen kişiler de sıklıkla karşılaşılmaktadır. Pamuksu dokudan oluşan kumaşlar dışında giyilen kıyafetlerde isiliğe neden olmaktadır. Havasız ve sıcak ortamlar da bu hastalığa zemin hazırlamaktadır.
İsilik fazla tehlikeli bir duruma yol açmaz. Oluşan baloncukların kaşınması sonucu kabuk ve enfeksiyon kapar. Bulaşıcı bir özelliği yoktur ve ciddi rahatsızlıklara yol açmaz. Tedavi edilmediği takdirde deri hastalıklarını tetikleme özelliğinin olacağı da unutulmamalıdır. Yaz aylarında bebekleri dar olmayacak şekilde, teri emecek ve serin tutacak şekilde giydirilmesi gerekir. Her gün mutlaka duş aldırılması gerekir. Nemlendiriciyi aşırıya kaçmayacak şekilde sürmeli ve lastiği sıkı olan kıyafetlerden kaçınmanız gerekir.
İsilik herhangi bir tıbbi müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden birkaç güne gecen bir hastalıktır. Vücutta yanma olursa serinletici losyonlar veya kremler kullanılabilir. Tabi ki de bunları hekim kontrolünde kullanılması sağlıklı olur. En doğal tedavi yöntemi temiz deniz suyudur. Fakat bebeklerde dikkat edilmesi gereken husus aşılarının tam olmalarıdır ki, deniz suyundan başka hastalıklara sebebiyet vermesin.
SICAK ÖDEMİ
Tropikal bölgelerde iklim streslerine maruz kalmış sıcağa uyum sağlamamış yaşlı bireylerde görülür. Sıklıkla uzun süreli dikilen veya oturan kişilerde ayak ve ayak bileklerinde hafif şişme görülür. Cilt damarları genişler ve doku aralığına sıvı geçişi olur. Ayırıcı tanıda konjestif kalp yetmezliği, DVT(derin ven trombozu), lenfödem düşünülmelidir. Tedavide bacaklar yukarı kaldırılır. Diüretiklerin yararı yoktur. Kişi iklime uyum sağladığında veya ev iklimine döndüğünde klinik tablo geri döner.
****Tropikal bölgeler, merkezi Sahradan Güney Afrika’ya kadar olan kısım, Güneydoğu Asya’nın tamamı, Arabistan, Madagaskar, Pasifik Adaları, Orta Amerika’da merkezi Meksika’dan, Güney Amerika’da merkezi kısımlarda Kuzey Arjantin ve Kuzey Şili’ye kadar uzanan kısımlar, Endonezya, Filipinler ve Kuzey Avustralya’yı içine alan dünya kara parçalarının % 36’sını teşkil eden kuşaktır.
SICAK SENKOPU
Sıcak ortama maruz kalan özellikle yaşlı kişilerde ortaya çıkan damarların genişlemesi ilişkili bir durumdur. Cilt damarlarının damarların genişlemesi göğüs kafesi içindeki damarlarda kan miktarında azalmaya neden olur. Kalbe gelen kan miktarı azalır, kalpden çıkan kan miktarı azalır, beyne giden kan miktarı azalır. Susuz kalan kişide bayılma riski artar. Bayılma atağı düşmeye bağlı yaralanmalarla sonuçlanabileceği için kafa, omurilik ve kalça yakın incelenmelidir. Ayırıcı tanısı dikkatle yapılmalıdır. Hasta sırt üstü pozisyonuna getirildiğinde genellikle tablo geriler. Hastaya tuzlu su verilmelidir. Sıcak senkobu riski olan hastaya koruyucu bilgiler verilmelidir (Ayaktayken baş dönmesi, bulantı, halsizlik gibi belirtiler başladığında oturma önerilmelidir). Uygun sıvı alımı sağlanmalıdır.
SICAK KRAMPLARI
Sıcak krampları genellikle alt uzuvlarda ve/ veya karında görülen kas ağrılarıdır. Sebebi aşırı terleme ve buna bağlı tuz kaybıdır. Genelde fiziksel durumu iyi olan kişilerin sıcak ve nemli havada iş veya egzersiz yapmaları sonucu görülür. Kişi aşırı terleme sonucu su ve tuz kaybeder. Susama nedeniyle su içtiğinde, su kaybını yerine koyarken tuz kaybı yerine konmadığından kişide hiponatremi gelişir. Sonuç olarakta kramplar meydana gelir. Kramplar genellikle aktivite bitirildikten sonra kişi gevşerken ortaya çıkar. Sıcak krampı tedavi edilmediğinde, sıcak bitkinliğine dönüşür. Sıcak havalarda hızlı nefes alıp vermede sıcak kramplarına neden olabilir. Tedavisi istirahat ve eksik tuzun oral tuz solüsyonları ile yerine konmasıdır. Ciddi krampları olan kişilerde damardan izotonik NaCl(serum fizyolojik) gerekebilir. Birçok hasta tedaviye hızlı yanıt verir.
Belirtileri:
-Parmaklarda, kollarda, bacaklarda ve karın kaslarında kasılmalar; kramp tarzı ağrılar olur, bulantı, kan basıncında düşme, hızlı nabız, normal vücut ısısı, terleme nedeniyle nemli ve soluk bir cilt görülür. Kişinin bilinci açıktır.
Acil Bakım:
-Hasta serin ve gölgelik bir ortama alınır ve dinlenmesi sağlanır. Bayılacakmış gibi hissediyorsa sırt üstü yatırılır.
-Bulantısı yoksa ve kendisi içebilecek durumdaysa, bir veya iki bardak tuz içeren sıvı verilir. Örneğin, ½ çay kaşığı tuz ilave edilmiş su ya da ayran verilebileceği gibi, sodyum içerdiği için limonata da verilebilir. Yavaş içmesi önerilmelidir.
-Ağızdan sıvı almasını engelleyecek kadar bulantısı varsa, damar yolu açılarak % 0.09’ luk NaCl ( Serum fizyolojik ) başlanır ve hızlı verilir. Miktarı doktor önerisine göre ayarlanabilir.
-Kramp girmiş kasa masaj yapılmaz.
-Sıcak krampı geçiren kişi(özellikle sporcular) en az 12 saat ağır hareket/antreman yapmamalıdır. Aksi halde sıcak bitkinliği veya çarpmasına dönüşebilir.
SICAK TETANİSİ
Hızlı solunuma bağlı görülür. Uzuvlarda ve ağız çevresinde kasılma ve uyuşma vardır. Hızlı nefes alma soğutma ve sıvı verme ile tedavi edildiğinde tetani geriler.
SICAK BİTKİNLİĞİ(YORGUNLUĞU)
Sıcağın etkisiyle meydana gelen damar genişlemesi sonucu organlarda kan göllenmesi ve terleme sonucu dolaşan kan hacminde azalma başlar. Azalan kan dolaşımı nedeniyle merkezi sinir sisteminin yeterince kanlanamaz ve sıcak bitkinliği tablosu ortaya çıkar. Tedavi edilmezse sıcak çarpmasına ilerleyebilir, erken dönemde bulgular benzerdir.
Genellikle aşırı sıcak ve nemi yüksek ortamlarda çalışan kişilerde görülür. Susuz kalanlarda, çocuklarda, yaşlılarda, tansiyonu olanlarda, bilinçsiz diyet uygulayanlarda, diüretik kullanan kalp hastalarında, şeker hastalarında, şişman ve zayıf yapılılarda, hamilelerde, egsersiz yapan kişilerde yatkınlık fazladır. Yaşlılarda, susama hissi yaşla orantılı olarak azaldığında terlemelerine karşın az su içerler. Hipertansiyonlularda ise, aldıkları ilaçların etkisiyle elektrolit ve sıvı kaybı yatkınlığı vardır.
Mekanizması
-Kanın ciltte göllenmesi,
-Egzesiz bağlı artan adale kan akımı,
-Terleme ile artan sıvı ve elektrolit kaybı,
-Dolaşan kan volümünün azalması,
-Hayati organlara giden kanın azalması
Belirtileri:
-Genelde yavaş gelişir.
-Senkop (bayılma), baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, kusma aşırı terleme sonucu soluk ve nemli deri, düşük- normal veya yüksek vücut ısısı, hızlı ve zayıf nabız, hafif oryantasyon bozukluğu, hızlı ve yüzeysel solunum, düşük kan basıncı. Ortostatik değişiklikler (oturma ve yatma durumuna göre kan basıncının farklı olması)
Acil Bakım:
-Hasta serin ve gölgelik bir ortama alınır. Giysileri çıkartılır. Sırt üstü yatırılır, bacakları yükseltilir.
-Eğer hastanın ateşi yüksekse, ılık suya batırılmış süngerle vücudu ıslatılabilir, ıslak çarşafa sarılabilir, vantilatörle soğutulabilir veya ambulansta klima ayarlanabilir. Aniden ısı düşürmeye gerek yoktur o nedenle iki soğutma işlemi bir arada uygulanmamalıdır.
-Tuz içeren içeceklerle (ayran, limonata vb.) eksilen su ve tuzu dengeleyin. Kafein ve alkol içeren sıvıları vermeyin. Hastanın bilinci gidip geliyorsa veya bulantı nedeniyle içemeyecek durumdaysa, damar yolu açarak, damar yolundan SF(serum fizyolojik) veya RL(ringer laktat) başlayın.
-Bilinç düzeyinde değişiklik varsa, glukoz düzeyine bakın (hipoglisemi olabilir)
– Hipernatremik hastada serbest sıvı açığı; beyin ödemini engellemek için 48 saatin üzerinde yerine konur.
Hastanın hastaneye götürülmesi gereken durumlar :
-Bilinç kaybı varsa
-Kişide kalp-damar hastalığı varsa, hastaneye götürülmelidir
-Hastaneye naklediyorsanız, nakil esnasında
*Yüksek yoğunlukta oksijen başlayın,
*EKG monitörüne bağlayarak izleyin
-Tedavi edilmediği takdirde sıcak çarpmasına dönüşür.
SICAK BİTKİNLİĞİ(YORGUNLUĞU) AYIRICI TANISI
-Serobrovasküler iskemik atak,
-İlaç alımı,
-Var olan tıbbi hastalıkların alevlenmesi,
-Viral sendromlar,
-Psikolojik faktörler,
-İnfeksiyon,
-Sıcak çarpması.
SICAK ÇARPMASI MEKANİZMASI
-Vucüt ısısını kontrol eden termoregülatuar mekanizmaların devre dışı kalması.
-Terlemenin durması.
-Terin buharlaşmasının kaybı ile soğumanın durması.
SICAK ÇARPMASI NEDENLERİ
-Sıcak ve nemli havaya maruz kalma,
-Zorlu egzersiz
-“ECSTASY” kullanımı sonrası
-Sıcak bitkinliğini takiben
-Obezite durumunun olması,
-Diyabet, skleroderma hastalığının olması
-Anhidrotik ektodermal displazi gibi ter bezi hastalığının olması
SICAK ÇARPMASI KİMLERDE GÖRÜLÜR?
-Genellikle atlet ve askerlerde vücut ısısına yaklaşan ve %60 üzerinde nem içeren ortamlarda egsersiz ile vücut ısısı hızla yükselir.
-Sıcak bitkinliğinin ileri evresi olarak tedricen ısı artışı olur ve sıcak çarpması gelişir.
SICAK ÇARPMASI BELİRTİLERİ NELERDİR?
-Halsizlik, sersemlik,
-Yorgunluk,
-Yürümede zorluk
-Fenalaşma,
-Şuur bulanıklığı
-Yüksek ateş(40°C üzerine çıkan vücut ısısı)
-Terleyememe(Cilt kuru, sıcak ve kırmızıdır)
-Nabızda artma,
-Solunum sayısında artma,
-Bulantı, kusma,
-Baş ağrısı ve nöbetler(%75 olguda nöbet vardır)
-Koma
BİRİNCİ DÖNEM
Ateş 39 °C ve üzerine çıkar, tansiyon düşer, nabız hızlanır, terleme olur, kas krampları ve kaslarda hassasiyet başlar. Bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi ve sersemlik görülür. Bu yakınmalar kısa sürede gelişir, hasta bu dönemde yeterli su alamazsa, vücudu soğutulmazsa hızla kötüleşir. Ama ilk belirtide tanı konur ve tedaviye bilinç yitiminden önce girişilirse, iyileşme şansı yüksektir.
İKİNCİ DÖNEM:SICAK KOMASI
Ateş 40 °C ve üstüne çıkar, aşırı halsizlik ve bitkinlik vardır. Görme bozulur, bulanık görme başlar. Uykuya meyillidir, şuur bulanıklığı, saçma konuşmalar, delice davranışlar başlar, istem dışı kasılmalar olur, titrer, kasılır, sara krizi benzeri kasılmalar görülebilir. Terleme yoktur, cilt kurudur. Cilt soluk ve kuru olmasına rağmen ateş 40 °C veya üzeridir. Nefes hızlı ve yüzeyseldir, tansiyon yükselir. Hasta en sonunda koma durumuna girer. Komada olan hastaların çoğunluğu ölür. İdrar rengi, miyoglobinüri, hematüri veya akut oligürik böbrek yetmezliğinden dolayı koyu kahverengidir. Solunumsal alkoloz ciddi olabilir ve tetaniye neden olabilir. Egzersizden sonra laktik asidoz sıklıkla görülür, kandaki yüksek laktat düzeyinin yüksek olması ölüm oranında artışa eşlik eder. Pankreas ve karaciğer hasarı vardır.
Sıcak koması geliştikten sonra seyir oldukça kötüdür ve bu aşamada yoğun bakım tedavisi gereklidir, Solunum ve nabzı kontrol edilir. Hastayı hızla serin bir ortama nakledilir. Giysileri uzaklaştırılır. Soğuk su ile kompres uygulanır. Buz paketleri ve buzlu suya daldırma, alkol sünger banyoları veya elektrik fanlar ile soğutma konveksiyonuna(temas yolu ile oluşan ısı kaybı) üstündür. Soğutmaya koltuk altı ısısı 37,5 °C olana kadar devam edilmelidir. Ateş 10 dakikada bir kontrol edilmelidir. Ateş tekrar yükselirse soğutma işlemi tekrarlanmalıdır. İyileşenlerin sinir sistemlerinde kalıcı hasarlar oluşabilir; denge ve koordinasyonun normale dönmesi aylar-yıllar sonra olur. Agresif tedaviye ve vücut ısısının yeterince düşürülmesine rağmen, sıcak koması çoğu zaman ölümcüldür ve hayatta kalanlarda kalıcı nörolojik hasar gelişebilir. Ölüm oranı %75’dir. Kalıcı organ hasarı ve beyin hasarı riski yüksektir. Bu yüzden yaşlılarda ısı regülasyon bozukluğu gelişme riski yüksek olduğu için, sıcaktan korunma oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Yaşlılar sıcak havanın tehlikeleri konusunda bilgilendirilmelidir.
Sıcak çarpması bu noktaya dakikalar içinde gelir. Bu tablo hayati tehlike taşır ve acil bir durumdur. Hastanın hızla acil servise götürülmesi ve tıbbi yardım alması gerekir. Basit bir örnek vermek gerekir ise yazın güneş altındaki bir arabada kalan kişi yaklaşık yarım saatte sıcak çarpmasından hayatını kaybedebilir.
SICAK ÇARPMASINA BAĞLI İNME
Sıcak inmesi; 40 °C üzerine çıkan vücut ısısı ve deliryum( bilinç bulanıklığı ile karakterize bir beyin hastalığı), konvülziyon(nöbet) veya koma ile sonuçlanan santral sinir sistemi işlevsel bozukluğu ile karakterize yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. Son yıllarda yapılan araştırmalarda sıcak inmesinde beyindeki ısı merkezi işlevsel bozukluğu, artmış akut faz yanıtı(lökositoz, CRP yüksekliği) ve olası ısı şok proteinlerinin artmış üretimi sonucu olduğu gösterilmiştir. Sıcağa bağlı inmede ölüm gelişme oranı oldukça yüksektir.
SICAK İNMESİNDE GELİŞEN OLUMSUZ DURUMLAR
-Kalp kası hasarı (Konjestif kalp yetmezliği-ritim bozuklukları) ,
-Böbrek yetmezliği (%20-25),
-Beyin ödemi (Nöbet-nörolojik bulgular),
-Hepatosellüler nekroz (Sarılık-karaciğer yetmezliği),
-Kas hasarı: Rabdomiyoliz (Miyogloninüri),
-Kanama bozukluğu(Dissemine intravasküler koagülasyon),
-Elektrolit bozuklukları Asit-baz denge bozuklukları (Metabolik asidoz-respiratuvar alkaloz),
-Enfeksiyonlar (Aspirasyon(besinlerin hava yoluna kaçmasına bağlı gelişen) pnömonisi(zatürre)-sepsis(kanda bakteri bulunması)
-Dehidratasyon (susuz kalma)ve şok
SICAK ÇARPMASI TANISI NASIL KONUR?
Hastanın yakınmaları ve muayene bulguları teşhis koydurur. Durumun ciddiyetini ve tedaviyi yönlendirmek için acilen aşağıdaki testler yapılır: Kalp ritmi ve kalbin durumunu izlemek amacıyla EKG(elektrokardiyogram) takibi yapılır. Laboratuvar testleri: Kan sayımı, elektrolitler, glukoz, üre, Kreatinin, kreatin fosfokinaz, transaminaz , idrar tahliline bakılır.
SICAK ÇARPMASI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Sıcak çarpması çok acil bir durumdur.
-İlk belirtiler görüldüğünde yapılması gerekenler şunlardır: Hastanın derhal serin ve gölge bir alana götürülür. Hasta çok hızlı bir şekilde soğutulmalıdır. Sıvı takviyesi, sıvı ile birlikte tuz ve şeker verilmesi toparlanmayı hızlandırır. Sıvı verilemez ise damar yolundan serum verilmelidir. Hasta istirahat etmelidir. Vücut sıcaklığını takip edilmeli, vücut sıcaklığı 35,5 °C ‘ye düşünceye kadar soğutmaya devam edilmelidir. Ateş 37°C ‘nin altına düşürülmemelidir. 37°C’nin altındaki ateşde hastada dolaşım şoku gelişebilir. Alkollü içecekler kesinlikle verilmemelidir. Bilinci ve davranışları normalse soğuk içecekler verilmelidir. Eğer hastanın bilinci yerinde değilse içecek bir şey verilmemelidir. Çünkü eğer içecek verirseniz hastanın boğulmasına neden olabilirsiniz. Kusuyorsa hasta yüzükoyun yatırılmalıdır. Çok acele tıbbi yardım çağrılmalıdır.
-Hasta bu dönemden çıkarılmazsa ve ikinci döneme girerse ( ateş yüksek, şuurun kapalı uykuya meyilin olduğu dönem) durum acildir, mutlaka hastaneye gidilmelidir.
Acil servise götürülmeli; solunum yolu açık tutulmalı, damar yolu ile sıvı ve tuz takviyesi yapılmalı, epileptik kasılmaları var ise ilaçlarla durdurulabilir, EKG ile kalp ritmi izlenir, kan testleri ile hayati organların durumu takip edilir. Bu arada hastanın; hava yolu açık tutulmalı, ağızdan kesinlikle hiçbir şey verilmemeli, soyulmalı, soğuk bir ortama taşınmalı, soğutulmaya çalışılmalıdır. Soğutma tedavisinde en iyisi soğuk su veya vantilatördür.
-Titreme klorpromazin veya diazepam ile tedavi edilebilir. Myoglobinüri mannitol, idrarın alkilanizasyonu, uygun sıvı desteği ve diyalizle tedavi edilir. Asit – baz ve elektrolit bozukluğu uygun olarak tedavi edilir.
-Egzersize bağlı sıcak çarpmasında hipoglisemi olabilir.
SICAK ÇARPMASI AYIRICI TANISI
-Menenjit, ensefalit, sepsis,
-Serebrovasküler iskemik atak,
-Tiroid fırtınası,
-Tifüs,
-Deliryum tremens
HEMORAJİK ŞOK ENSEFALOPATİ SENDROMU
Hemorajik şok ensefalopati sendromunun tam olarak nedeni bilinmemektedir. Hipoksik iskemik hasarda gözlenen görüntüleme ve elektroensefalografi bulguları bu hastalıkta da görülmektedir. Nörolojik hasarın mekanizması bilinmemekle birlikte şok, hipoksemi(oksijensiz kalma), hipoglisemi(kan şekeri düşüklüğü), metabolik asidoz veya elektrolit dengesizliği buna yol açabilir. Yüksek ateşin hemorajik şok ensefalopati sendromunda önemli bir faktör olduğu bildirilmiştirdir. Süt çocukluğu döneminde ısı düzenleme merkezinin olgunlaşmaması, dehidratasyon(susuz kalma), çocuğu aşırı örtme gibi bir çok faktör ateşin yükselmesinde rol oynamaktadır. Hastanın ateşi olmasına rağmen aile tarafından battaniyeye sarılması ve bundan 12 saat sonra şok tablosunun ortaya çıkması hemorajik şok ensefalopati sendromunda aşırı yüksek ateşin doku hasarına neden olduğu görüşünü destekler. Hemorajik şok ensefalopati sendromlu hastaların %60’ında akut(kısa) dönemde ölüm gelişmekte ve %30’unda ağır nörolojik hasar kalmaktadır. Kötü klinik gidişi gösteren faktörler; status epileptikus, komanın uzun sürmesi ve hastalığın bifazik gidiş göstermesi (24 saat içinde iyileşme ve daha sonra tekrar kötüleşme), iyi klinik gidişi faktörler ise DİK(yaygın damar içi pıhtılaşma) tablosu gelişmemesidir. Merkezi sinir sisteminin BT(bilgisayarlı tomografi) ve MR(magnetik rezonans) görüntülemeleri yaygın beyin ödemi(şişme), iskemi(kansız kalma), kanama bulgularını gösterebildiği gibi normal de olabilir. Şok, ensefalopati, asidoz, yaygın damar içi pıhtılaşması ve çoklu organ yetmezliği ile gelen tüm hastalarda mutlaka düşünülmelidir. Yüksek ateş hastalığın patogenezinde önemli bir faktör olduğundan birinci basamakta görev yapan sağlık görevlilerinin ateşli bebeklerin aşırı şekilde örtünmemesi konusunda aileleri bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
HEMORAJİK ŞOK ENSEFALOPATİ SENDROMU TANI KRİTERLERİ
-Şok
-Koma, nöbet
-Diare (kanlı ishal olabilir)
-Dissemine intravasküler koagülasyon(yaygın damar içi pıhtılaşması)
-Hemoglobin ve trombosit sayısında düşme
-Karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme
-Böbrek işlevsel bozukluğu,
-Asidoz
-Kan ve BOS kültürlerinde üreme olmaması
**a.Kesin hemorajik şok ensefalopati sendromu ; 9 kriter uyumlu olmalı
**b.Olası hemorajik şok ensefalopati sendromu; 9 kriterin 8’i uyumlu olmalı veya 7 kriter karşılanırken 2 kriter hakkında yeterli bilgiye sahip olunmaması
GÜNEŞ YANIKLARI
Deriye hasar vereceği için güneş yanıklarından kaçınılmalıdır. Uzun süreli güneş ışığına maruz kalmakla meydana gelir. Deri kızarık, ağrılı ve aşın derecede sıcaktır. Eğer etkilenen kişide ateş, bül (su toplanması) ve şiddetli ağrı varsa veya 1 yaşından küçükse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Güneş yanığından korunmak için güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılmalı, güneş yanığı olan yerler soğuk su ile silinmeli, etkilenmiş bölgelere nemlendirici tıbbi losyon sürülmelidir. Yağ, salça, yoğurt ve diş macunu vb. maddeler kesinlikle sürülmemeli, büller patlatılmamalıdır.
GÜNEŞİN GEÇ DÖNEM ETKİLERİ
Güneş ışınlarının sağlık üzerine oldukça önemli olumlu etkileri mevcuttur. Uzun süre maruz kalındığında olumsuz etkiler de ortaya çıkabilir. Ciltte erken yaşlanma, gözde katarakt gelişimi, deri kanseri ve güneş lekelerinin ortaya çıkması bu olumsuz etkilerindendir.
SICAK ÇARPMASI GELİŞİMİNİ ENGELLEMEK İÇİN NELER YAPILMALI:
***Sıcak çarpması çok tehlikeli ve dakikalar içinde ölümcül hale gelebilecek bir durumdur.
-Güneş ışınlarının en kuvvetli olduğu saatlerde, sabah 10:00 ile öğleden sonra 16:00 arasında direkt güneşte kalmayın.
-Gölgeniz kendinizden ufaksa çocuğunuzu güneşe çıkarmayın. Şapka, uzun kollu tişört gibi koruyucu elbiseler giydirin. Bebek 6 aydan küçükse koruyucu krem sürmektense koruyucu elbise ve gölgelikli bebek arabası kullanın ve bebeği gölgede bırakın. Güneşten koruyucu kremler kullanın. Her iki ultraviyole dalgasına yani UVA ve UVB’ye karşı koruyucu ürünler kullanın. Güneşe çıkmadan yarım saat önce uygulayın. Eğer suda fazla kalıyorsa veya havluyla kurulanıyorsa tekrar tekrar sürün. UVA ve UVB’ye karşı yüzde 100 koruyuculuğu olan güneş gözlüğü taktırın. Kenarları kapalı gözlükleri tercih edin. Güneş ışınlarının yansımalarına dikkat edin, beyaz kum ve su ışınları yansıtır, bu gibi alanlarda koruma faktörü en az 50 olan güneş koruyucu krem sürün. Dağlar yüksek olduğundan, dağlarda yüksek koruyucu krem sürmek gerekir. Çocuğunuzun cildini arada muayene ederek benlerinde büyüme olup olmadığına bakmanız gerekir.
-Arabada çocuğunuzu ve yaşlıları yalnız bırakmayın. Çocuk ve yaşlıların sıcak ortamlarda yalnız bırakılmamaları, sık sık klimalı ortamlarda dinlenmeleri ve bol su içmeleri gerekir.
-Güneş çarpmasına karşı en etkili yol, güneşten ve sıcaktan korunmaktır. Bu amaçla bedenin aşırı ısınmamasına, güneş altında fazla kalmamaya, sıcakta bol ve serin tutan giysiler giymeye, sıcak iklimde çalışırken fazla su içip, tuz almaya dikkat etmek gerekir. Eğer sıcak ortamda çalışmak zorunda iseniz sık sık ara verin ve bolca su için, su ile birlikte tuz ve şeker de alın. Eğer sıcak çarpması için risk taşıyorsanız aktivitenizi azaltın, sık sık sıcak ortamdan uzaklaşın, sık sık mola verip dinlenin.
-Güneş çarpması çoğunlukla dikkatsizlik sonucu oluşur. Özellikle yaz aylarında insanların bronzlaşma hevesleri ciddi sonuçlara yol açabilir. Kısa sürede yanık bir tene kavuşmak isteyen çoğu kişi güneşe çıktıkları ilk gün çok uzun süre güneş altında kalır. Oysa bunun sıcak çarpmasının yanı sıra yanıklara da yol açması gibi ciddi sonuçları bulunur. En iyisi güneşe yavaş yavaş alışmak ve bu konuda aşırıya kaçmamaktır. Bu arada güneşe çıkarken güneş ışınlarının açısını da göz önüne almak gerekir. Güneşin en tehlikeli olduğu saatler öğle saatleridir. Güneş çarpması ya da ciltte oluşan lekeler, alerjik reaksiyonlar ve yanıklar için uzman bir doktora gidilmelidir. En önemlisi tüm bunlar küçük tedbirlerle önlenebilir.
AŞIRI SICAKLARDA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Aşırı sıcaklar çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Normalde terleme ile vücut ısısı dengede tutulmaya çalışılır. Ancak aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamaz. Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanlarda terleme mekanizması ile vücut ısısının dengede tutulması her zaman mümkün olmayabilir. Yine ortamdaki nem oranı yüksekse terleme suretiyle vücut ısısı yeterli düzeyde düşmeyebilir. Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşın sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile tedavi amaçlı bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar söktürücüler vb.) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir.
Aşın sıcaklardan en çok etkilenen gruplar:
-Dört yaşından küçük çocuklar,
-Yalnız yaşayan 65 yaş ve üzerindeki yaşlılar,
-Bakıma ihtiyacı olanlar,
-Hamileler,
-Aşırı kilolular,
-Açık alanda çalışanlar,
-Kronik hastalığı (şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, kronik solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları) olanlar
-Sürekli ilaç (özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları) kullanan kişiler,
-Sokak çocukları ve evsizler.
-Özellikle kronik hastalığı bulunan ve yalnız yaşayan yaşlılar en çok risk taşıyan gruptur.
AŞIRI SICAKLARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ
Genel Korunma
*Günün en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalıdır.
*Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
*Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmelidirler.
*Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde (10.00-16.00) denize girilmemeli ve güneşlenilmemelidir. Bu saatlerin dışında denize girmek isteyenler; güneşten koruyucu krem (en az 15 koruma faktörlü) kullanmalı, şapka ve gözlük gibi gerekli koruyucu önlemleri almalı ve uzun süre kesintisiz güneşlenmemelidir.
*Yoğun fizik aktivite: Spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır.
*Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir.
*Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalıdır.
*Kapalı, alanlar iyi havalandındırılmalıdır.
*Güneş gören pencereler perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir.
*Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir.
Beslenme ve Sıvı Alımı
*Susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 2-2.5 litre (12-14 su bardağı) sıvı tüketilmelidir.
*Kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.
*Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır.
-Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almaşım sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir.
*Terleme ile artan- sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı alınmalıdır.
*Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber, su dışı sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir.
*Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir.
*Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir.
*Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir.
Uzm. Dr. Ali AYDIN