Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan’ın konuk olduğu “Bir Güzel İnsan “ söyleşisi, Dr. Hasan Taşçı moderatörlüğünde edebiyatseverlerle buluştu. “Hicaz’dan Endülüs’e” kitabının konu edildiği programda Gürdoğan, Avrupa’nın İslam’a ihtiyacı olduğunu kaydederek “Avrupa Birliği ayakta kalmak istiyorsa Endülüs’teki, Kurtuba’daki tecrübeye dört elle sarılmalıdır” dedi.
Esenler Belediyesi bünyesinde düzenlenen “Bir Güzel İnsan” söyleşisi, Dr. Hasan Taşçı moderatörlüğünde, Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan’ın katılımıyla Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Programda, “Hicaz’dan Endülüs’e” kitabının ışığında medeniyet ve şehir kavramlarını ve bu kavramların günümüzdeki yansımaları ele alındı. Söyleşi sonunda Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan’ın, “Hicaz’dan Endülüs’e” kitabı katılımcılara hediye edildi.
Programda iki önemli mekân olan Hicaz ve Endülüs’ten söz eden Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan, Dr. Hasan Taşçı’nın “Zihin dünyamızda Hicaz ve Endülüs ne ifade ediyor?” sorusuna, “Hicaz ve Endülüs bizim kültürümüzde iki önemli bölgedir. Hicaz deyince aslında hepimizin doğduğu toprak kabul edeceğimiz Mekke ve Medine, Endülüs deyince de Granada ve Kurtuba büyük önem arz etmektedir. Ayrıca Endülüs’ten bahsedip de Roger Garaudy’den bahsetmemek mümkün değil elbette. İslam Endülüs’ten tekrardan Avrupa’ya gelecektir. Avrupa’nın geleceği ise Endülüs’tedir diyen bir Fransız düşünürdür” ifadelerini kullandı.
“Hicaz’dan Endülüs’e” kitabında İslam dünyasının medeniyet merkezlerinden olan Mekke, Medine, Kudüs, Şam, Bağdat, Buhara vb. şehirleri sıkça zikreden Gürdoğan, bu şehirleri görmenin insanların düşünce ve fikir dünyalarını değiştireceğini belirterek, “Bir medeniyetin gücünü görmek istiyorsak önce şehirlerine bakmak gerekir. İslam dünyasının gücünü görmek için bu şehirleri görmek önemlidir” sözlerini kaydetti.
Dr. Hasan Taşçı’nın “Batının medeniyet değerlerinin bizlere yansımaları nelerdir?” sorusuna ise Prof. Dr. Gürdoğan şu şekilde yanıt verdi:
“Bizim insanlarımızın bunlara çok kapılmadığını söylemek gerekir esasında. Batının toplumu birbirinden uzaklaştıran teknolojik gelişmelerinin yanında dostluğun, arkadaşlığın, ailenin öneminin farkında bizim insanımız. Bizler bu medeniyette ne olursa olsun iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemekle görevliyiz. Avrupa Birliği ayakta kalmak istiyorsa Endülüs’teki, Kurtuba’daki tecrübeye dört elle sarılmalıdır. Çünkü orada Müslümanlar 800 yıl Yahudilerin Müslümanları bir arada tutmasını başarmıştır. Avrupa’nın İslam’a ihtiyacı var. Avrupa tekrar Müslümanları bekliyor. Yeni Mevlanalar yeni Hacı Bayram-ı Veliler bekliyor. Bunu yapacak olanlar aydınlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, tüccarlarımızdır şüphesiz.”