Son aylarda adından çokça söz edilen bir yazara biz de gazetemizde yer verelim istedik. Şiir, öykü ve roman yazarı olan Hatice Dökmen özellikle Mayıs ayında çıkan “Kum Gibi” adlı romanının iki ay gibi kısa bir sürede 2. Baskı yapmasıyla gündeme geldi. Kitap hakkında çok olumlu yorumlar yapıldı.
Eylül ayında yazarın “Kemik Çayı” adlı bir de öykü kitabı yayımlandı.
Pek çok dergi ve antolojilerde şiir, deneme ve öyküleri yayımlanan yazarın Lions Dernekleri öykü birinciliği ve Tekirdağ Büyük Şehir Belediyesi öykü birinciliği de bulunmakta.
Yazarın “Kum Gibi” adlı romanının konusuna gelince: Diyarbakır’dan Alanya’ya çalışmak için gelen Dara ile Alanya’nın bir köyünde yaşayan Meryem’in yolları çakışır. Günümüzün toplumsal sorunlarına çok uzak olmayan pek çok olayla karşı karşıya kalırlar. İki gencin arasındaki aşk onların çizdikleri yola engeldir. Devamı kitapta. Kum Gibi’nin arka kapak ve tanıtım yazısı da şöyle:
***
Kadınlar gelip geçiyordu gözünün önünden. Sarışın, renkli gözlü kadınlar. Dara’ya bakarken değişiyordu o uğruna ölünesi gözler. Kırmızı kıpkırmızı alev topu olup ateş saçıyordu her bir göz. Dara o ateşlerin arasında yanıyor kendini kuma atıyordu ama kum da en az kadınlar kadar yakıyordu gencin bedenini. Ojeli parmaklar, rujlu dudaklar, irili ufaklı memeler, uzunlu kısa¬lı bacaklar, kıllı koltuk altları, yağlı göbekler, ayva göbekler, kuru kalçalar, türlü türlü apışaraları… Kadına dair her organ fosforlu ışıklarıyla Dara’nın çevresinde halay çekiyordu. Bütün kadınlardan nefret ediyordu. Kadınlar da kum gibi pırıltılıydı, kadınlar da kum gibi kaygan ve kaypaktı. Doludizgin bir rüzgâr esiyordu Dara’nın kıyılarında. Loş ışığın altında kendi rüzgârıyla dertleşti uzun bir süre.
Bir tarafta Delikli Dağ’ın gazabından kaçan Dara, diğer tarafta her şeye rağmen düşlerinden caymayan Meryem…
Onları çaresizlikler içinde bırakan kültürleri, coğrafyaları ve yaşamın bilinmezlikleri oldu. Ne var ki aynı çaresizlik, bir gün en güçlü ümitleri olarak çıkacaktı karşılarına ve felakete sürüklenen yaşamları “Bitti” dedikleri yerde umulmadık bir şekilde yeniden yazılmaya başlayacaktı.
Hikâye boyunca Ahmet Kaya’nın “Kum Gibi” şarkısını dinlemeye devam ederken, imkânsızların nasıl da mümküne dönüşebileceğine, buruk bir tebessümle tanıklık edeceksiniz…
***
Yazarın henüz dumanı üstünde sayılan “Kemik Çayı” adlı yeni kitabı ise bir öykü kitabı. Birbirinden güzel öykülerin yer aldığı kitabın içinde anlatılanlar, arka kapak ve tanıtım yazısından daha da iddialı.
***
Gelmedin Ali Haydar. Kaç gün oldu görüşmeyeli, sarılmayalı, bakışmayalı, koklaşmayalı, titreşmeyeli. Aramadın, sormadın. Bak, bana neler ettik el ele verdik de. Önce söz kestik, ciğerime… Sonra kına yaktık, kalbime… İşte şimdi de nikâhımı kıydık, hayallerime… Annem renksiz. Teyzem muradına nail olmuşluğun sarhoşluğunda kasım kasım kasılıyor, sonunda oğlunu everdi. Osman mı? Bilmem. Hoş o da neler olduğunun farkında değil zavallı. Baş göz edildik nihayet. Hep birlikte, maaile, konu komşu, dost akraba, el ele verip Elif ’i katlettik!..
Kum Gibi adlı romanıyla tanınan yazar Hatice Dökmen’in cesur ve yalın üslubuyla kaleme aldığı Kemik Çayı insan hikâyeleriyle dolu gerçekçi ve sarsıcı bir kitap…
Daha çok kadının örselenmişliğine, sinmişliğine, sıkışmışlığına, ayıp-suç-günah sarmalında yolunu bulmak için çabalayışına ve daha pek çok şeye tanık olacağınız bu kitapta, maskesiz toplumsal gerçeklerin yüzüne bakmaya cesaretiniz var mı?
***
Merak edenler kitaplara bütün satış noktalarından ulaşabilirler.