Saliha Erdim’in hazırlayıp sunduğu Hayat Mektebi, Ramazan Özel yayınıyla Şehir Ekranı TV’de izleyiciyle buluşuyor.
Erdim’in bu haftaki konuğu Mardin Artuklu Üniversitesi eski Rektörü Ahmet Ağırakça oldu. Ramazan ayının öneminden bahseden Ağırakça, “Oruç bir disiplindir” dedi.
‘Hayat Mektebi Ramazan Özel’ programıyla her salı izleyiciyle buluşan Saliha Erdim, bu hafta Mardin Artuklu Üniversitesi eski Rektörü Ahmet Ağırakça’yı ağırladı. Ağırakça programda, Ramazan ayının önemini anlatarak oruç ibadetine ilişkin önemli bilgiler verdi.
Ramazan ayında Müslümanların Rabbi ile arasını düzeltmesi gerektiğini belirten Ağırakça, “Cenab-ı Allah’ın razı olacağı bir hayat sistemini bize kitabında anlattığını ve Peygamber Efendimiz (SAV)’in de bize bu hayat tarzını aktardığını iyi biliyoruz. Ancak bu hayat tarzının bizim günlük hayatımızda uygulanması bir iman ve tercih meselesidir. İnsanların bir kısmı gerçekten Allah’ın razı olacağı bir hayat biçimini tercih ederler, bir kısmı da maalesef bundan yoksun olduklarının farkında bile değillerdir. Dolayısıyla Ramazan’da olsun Ramazan dışında olsun bir müminin yapması gereken en önemli husus Rabbiyle arasını düzeltmesidir. Rabbiyle arasını düzelttiği zaman her şeyle arası düzelir. Hayat berraklaşır, tertemiz olur. İnsana yeni bir ruh gelir. Ahlaki özellikler onu kuşatır. Dolayısıyla mümin bu hayat tarzını benimsediği zaman gerçekten ibadetine daha dikkatli yapar, orucunu daha dikkatli tutar, sadece yemekten içmekten uzak kalmak değil bütün davranışlarıyla bir oruç tutma mevsimine girer. Bakışları, hali, hareketleri, oturması, kalkması, muamelesi, ticareti, amirleri ve memurlarıyla olan ilişkileri, trafikteki hal ve hareketleri…” diye konuştu.
Ramazan ayında yardımlaşmanın öne çıktığını ifade eden Ağırakça, “Zekât senede bir kez verilir. İlla da Ramazan’da verilir diye bir kuralı yoktur. Bizim toplumumuz zekâtlarını Ramazan’da vermek istiyor. Ramazan’da yardımlaşmanın daha fazla öne çıktığı, insanların duygusallaştığı, merhamet duygusunun kabardığını görüyoruz. Ramazan şeytanların bağlandığı bir ay. Nefsin kendini frenlediği bir ay. Bunları düşündüğümüz zaman bunu bir fırsat olarak görmeliyiz.” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oruçta Rabbinizle başbaşasınız. Kimsenin olmadığı bir yerde yemek yiyebilirsiniz ama sizi orada Rabbiniz görür. Cenab-ı Allah’ın iman içinde yoğrulmuş bir kontrol mekanizması vardır. İman ettiğiniz için o kontrol mekanizmasını iliklerinizde hissedersiniz. Bir yanlışlık yaptığınız zaman ‘Allah beni görüyor’ deyip o yanlıştan vazgeçeriz. Birden kendimize çekidüzen verip o orucun disiplini içerisine gireriz. Zekât da aynı şeydir. O, insana emanettir. Onun emanet olduğunu bilir ve içindekinin 4o’ta birini verir. Bu bir alışkanlık olur. Bunların hepsi müminin Ramazan ve Ramazan dışında hayatını disipline edeceği güzel yaşama felsefesi ve anlayışıdır.”
Programda çocukluğundaki Ramazanları da anlatan Ağırakça, “Ramazan gelmeden önce evde bir hareketlilik olurdu. Bir ay kullanılacak erzaklar alınırdı. Bu bile biz çocuklara heyecan verirdi. Bunun yanında şartlar ne olursa olsun haftada bir ya da iki kez olsun yakın akrabalara iftara gidilirdi. Kur’anlar okunup tespihatlar çekilirdi. Bu gibi duaları aile içinde gördüğümü zaman bunlar bizde iz bıraktı.