”Her İnsanın Beynindeki Kimyasallar Farklıdır!”
Her düşüncemizin ya da gördüğümüz rüyanın altında çeşitli kimyasallar vardır.
Yanlış okumadınız. Özellikle de beynimiz kimyasallar deposudur. Beynimiz vücudumuzdaki tüm organlarımızın kontrolünü sağlayan mükemmel bir organımız. Hemen hemen her gün beyin ile ilgili çalışmalara yenileri eklenmektedir ve bu mucize organ için sır perdeleri aralanmaktadır. Adeta bilgisayarlarda ki otomasyon sistemi gibi vücudumuzda beyne bağlı sinir sistemi ile işleyişler gerçekleştirilmektedir.
Kimyasal iletimde rol oynayan maddeler nörotransmitterler olarak adlandırılmaktadır. Bu nörotransmitterler hislerimize neden olurlar. Mutluluğumuz veya heyecanımız bu kimyasallar ile ilgilidir, iyilik ya da kötülüklerimizde de bu kimyasallar görev yapar. Uykusuzluğumuzun kaynağı da bu kimyasallardır.
Nörotransmittter maddelerinin azalması veya çoğalması bazı işlevlerin aksamasına neden olabilir. Şimdiye kadar nörotransmitter olarak fonksiyon gösteren 100 civarında kimyasal madde belirlenmiştir.
Bu haftaki köşe yazımda; beyindeki bazı önemli kimyasallardankısaca bahsedeceğim.
Asetilkolin:Keşfedilen ilk nörotransmittir. Asetilkolin, merkezi sinir sisteminde iletim sisteminin bir parçası olarak görev yapar. Bireyin dikkati ve uyarılmasında önemli bir rol oynar.Eksikliğinde alzheimer hastalığı ve myasteniagravis görülmektedir.Çevresel sinir sisteminde ise bu nörotransmiter otonom sinir sisteminin önemli bir parçasıdır ve istemsiz kasları etkinleştirmek için çalışır.Diğer kimyasalların yanı sıra, asetilkolin öğrenme ve hafızada önemli bir rol oynamaktadır.
Dopamin: Zevk, ödül ve motivasyonun kaynağı olarak kısaca tarif edebiliriz. Yediğimiz yemekteki mutluluğumuzdur. Kendimizi iyi hissettirir,motivasyonumuzu artırırve bağımlılık yapar. Düşük dopamin aktivitesi ise Parkinson gibi hastalıklarla; yüksek aktivitesi ise şizofreni gibi hastalıklarla ilişkilendirilmiştir.
Glutamat:Merkezi sinir sisteminde en yaygın uyarıcı nörotransmitterdir.Nöronları ateşleyici etkisi yapar. Hafıza ve öğrenme üzerine etkilidir.Aşırı salınması durumunda epileptik nöbetleri tetikler dokuların oksijenlenmesi ve kanlanmasını olumsuz yönde etkiler.
GABA (Gamma–Aminobütirik Asit): Bir anti-epileptiktir ve aynı zamanda gevşemeye yardımcı olan bir kimyasaldır. GABA eksikliğinde anksiyete, epilepsi, uykusuzluk gibi hastalıklar görülebilir. GABA beyinde sinir iletisini yavaşlatarak etki gösterir; yani engelleyici (inhibitör) bir nörotransmitterdir. Ayrıca GABA salınımını artıran çeşitli ilaçların sakinleştirici ama aynı zamanda bağımlılık yapıcı etkileri olduğu bilinmektedir. Tek amacı işleri yavaşlatmak, hafifletmek ve sinirsel aktiviteyi engellemektir. Bu alıcıları uyaran ilaçlar beyni yavaşlatır.
Serotonin: Mükemmel hissetmek hissini verir. İnsan vücudu tarafından üretilebilen bir kimyasaldır. Genel hatlarıyla psikolojik dengemiz için vazgeçilmez bir moleküldür. Serotonin merkezi sinir sistemi, kan pıhtısı ve bağırsaklarda bulunur. Vücuttaki serotoninin % 80-90 gibi bir çoğunluğu, sindirim sistemi içerisinde bulunur. Bunun sebebi, serotoninin tek işlevinin psikolojiyi etkilemek olmayışı, aynı zamanda bağırsak hareketlerini kontrol etmesidir. Serotonin bunlar haricinde psikoloji ve sosyal davranışı, iştah ve sindirimi, uyku, hafıza gibi fonksiyonları etkiler. Serotoninin eksikliğinde ya da yapısal bozukluklarında depresyon ve anksiyete hastalıklarının oluştuğu bilinmektedir.
Norepinefrin-Noradrenalin (NE):Strese tepki olarak salgılanan bir nörotransmiterdir. Hızlı kararlar verebilmemizi sağlar. Beyne giden oksijen miktarını artırır. Kalpten kan pompalanmasını düzenler. Kaslarımıza glikoz ve lipitleri daha verimli ve hızlı şekilde verir. Konsantre ve dikkat süremizi uzatır.
Yukarıda sadece birkaç tanesini açıklamaya çalıştığımız kimyasallar çok ilginç ki hepimizin beyninde farklı miktarlarda ve farklı çeşitte olabiliyor.
Bu kadar öneme sahip olan beynimizi canlı tutabilmemiz gerekiyor.Bunun için; bolca sohbet ortamlarında olmak, yalnız kalmamak, bol bol kitap okumak, merak duygularımızı geliştirmek, sevdiğiniz ve yapabileceğiniz spor aktiviteleri ve kendi alanımız ile ilgili araştırmalar yapmalıyız.
Eğer beynimizi geliştiremez isek beynimizdeki kimyasallar azalabilir ve çeşitli hastalıklar ile karşılaşabiliriz.
Ne yazık ki bu kimyasalların testini yapmak ise oldukça zor ve pahalıdır. O yüzden kendimizin doktoru olmamız gerekmektedir. İlk olarak da sağlıklı beslenerek bu kimyasallarımızı dengede tutmaya çalışmalıyız.Beynimizinihtiyacı olan önemli minerallervevitaminleri almalıyızve bolcasu tüketmeliyiz ve mümkün olduğunca hazır gıdalardan uzak durmalıyız.
Mutluluk psikolojimizi düzeltir acılar ise bozar. Bu nedenle mutlu ve huzurlu olmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Şu zamanda çok zor olduğunu biliyorum ama bir yerden başlamak gerekmektedir.Sağlıcakla kalınız…
Prof. Dr. Hamdi Temel
Yararlandığım kaynaklar
https://bigpictureeducation.com/chemicals-brain