İkinci Kurtuluş Savaşı
Yüzyıl sonra yeniden daha zor şartlarda adı konulmamış bir kurtuluş savaşı daha yaşıyoruz. Bu defa işimiz daha zor, düşman nereden gelecek ve nasıl saldıracak bilemiyoruz.
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın” dedi, ama yüz sene dolmadan yeni bir istiklal marşı yazılma aşamasına geldik. Her taraftan kuşatıldık ve çember giderek daralıyor. Düşman sürekli yöntem ve isim değiştiriyor. Ekonomik saldırılar, siyasi saldırılar, terör saldırıları, siber saldırılar gibi sürekli yeni hadiseler cerayan etmekte, bu gelişmeler karşısında zamanında ve yeterli reaksiyon göstermekte zorlanıyoruz.
Yaşadığımız zaman dilimi dünya çapında gelişmelere gebe, her’an büyük hadiseler yaşanabilir, eli kulağında tabiri caizse, bunlara hazır olmalıyız. Bir taraftan yapay terör örgütleri ile mücadele ederken, diğer taraftan etnik ve mezhepsel bazlı bölgesel ve küresel savaşlara da hazır olmalıyız. Sivil savunma, ilk yardım ve deprem eğitimlerine toplum olarak hazırlanmalıyız. Silah, gıda ve ilaç stoklarımızı gözden geçirmeliyiz. Yedek kuvvetlerimizi ve milis kuvvetlerimizi hazırlamalıyız. Sığınaklarımızı da artırmalıyız. Siber saldırılara karşı kamu ve özel bütün kurumlarımız önlem almalıdır. Almanya, Rusya ve Çin bu hazırlıklara çoktan başladı, bizde geç kalmayalım. Felaket tellalı değiliz ama gidişatı takip ederek önlem almak ve hazırlık yapmak zorundayız.
Savaşı aslı arzu etmeyiz, gerek olmadıkça da bir cinayet olarak görürüz ama vatanımıza bir tehlike gelmesini engellemek içinde dünyanın şah damarını keseriz. Dünya dengelerine baktığımızda ikinci dünya savaşından sonra iki kutuplu dünya tek kutupta toplanmıştı, yeniden iki kutup hatta üç kutupta denilebilir. Atlantik, Avrupa ve Avrasya blokları bizim aynı derecede hepsinin ortak bir noktası var, Türkiye’nin güçlenmesini engellemek. Bizde buna göre dengeleri gözeterek yolumuza dikkatli olarak devam etmeliyiz. Atlantik ve Avrupa’dan bir anda kopmak küresel ve bölgesel riskleri tetikleyebilir. ABD ve NATO Türkiyede kaybetti, Rusya ve Avrasya kazandı. Bundan sonra hızlı bir Rus baharı esecek, bir müddet iyi gidecek, biraz mesafede alınacak ama o da çok fazla sürmeyecek, ABD ve Avrupanın yaptığı ihanetleri Rusyada yapacak ve stratejik ortaklık yerini stratejik düşmanlığa bıracak. Rusya ile uzun süreli bir işbirliğine iki ülkenin geçmişi ve geleceği müsade etmeyecek. Bu nedenle uyarıyoruz! Çok dikkatli olun. Rusya stratejiyi, diplomasiyi ve istihbaratı çok iyi bilir, aldanmayalım. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım. Sineğin ısırmasında kaçarken akrebin ve yılanın kurbanı olmayalım. Dimyata pirince giderken evde’ki bulgurdan olmayalım. Stratejik alanlarda yerli ve milli üretime daha fazla ağırlık vermeliyiz. Milli mücadelede başarı için, milli ordu, milli istihbarat, milli ekonomi, milli duruş ve milli birlik gereklidir. Durumun ciddiyetini ifade etme adına, son bir yıldaki şehit sayımızın kıbrıs savaşından fazla olduğunu belirtmek isterim.
Biz önce Türk Birliğini, sonra da İslam Birliğini oluşturmak için çalışmalara başlayalım.