Dünya Şampiyonu Paralimpik Okçu Yiğit Caner Aydın ‘Madalya Hikâyeleri’nin konuğu oldu. Aydın, 180 gencin katıldığı söyleşi de merak edilen soruları cevapladı.
Esenler Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü’nün ‘Dünya Engelliler Günü’ne özel hazırladığı “Madalya Hikâyeleri” programının konuğu Dünya şampiyonu Paralimpik Okçu Yiğit Caner Aydın oldu. Aydın, yaşam azminin ve spor tutkusunun dünyadaki her türlü zorluğu aşabileceğinin kanıtı olan son 6 ayını dünya çapında 5 madalyayla taçlandırdığı hikâyesini Esenlerli gençlere anlattı.
Geçirdiği kaza sonrasında hayatının nasıl değiştiğini ve kariyerinin nasıl başladığını anlatan milli paralimpik sporcu Yiğit Caner Aydın şu ifadeleri kullandı:
“Hayatta yaşadığımız hiçbir şey tesadüf değil. Başımıza iyi şeyler geldiği gibi kötü şeyler de gelebiliyor. Bunları kabul etmek çok önemli. Hepimize bir kerelik bir hayat tecrübesi veriliyor. Yaşadığım kazadan sonra kendime, ‘Ben bu hayat tecrübesini yaşamak istiyorum’ dedim. İyi şeyleri nasıl kabulleniyorsak, kötü şeyleri de kabullenmemiz gerekiyor. Ben de bunu kabullenerek hayatıma devam ettim. Yoğun bakımda vücudumun çok büyük bir kısmını hareket ettiremez durumdayken hayata tutunmaya başladım. Fizik tedaviye daha orada başladım. Çok zorlandığım zamanlar da oldu. Çalıştıkça ilerlemeler başladı. Benim için ‘Tekerlikle sandalyede bile oturması mucize olur’ diyorlardı. Bir yandan da insanlara nasıl bir hikâye anlatabilirim diye düşünüyordum. Tedavilerim devam etti. Daha sonra araba kullanmaya başladım. Özgür bir şekilde hayatıma devam etmek istiyordum. Babamın yönlendirmesiyle okçuluk yapan bir ağabeyimizle tanışıyorum. Okçuluk yapma fikri ilk başlarda aklıma yatmadı. Daha sonra bir bayram sabahı babamın zorla telefonu uzatmasıyla Naci ağabeyle tanışıyorum. Bir arkadaşımın başına gelen dolandırıcılık olayı yüzünden adliyede karşılaşıyoruz. Naci ağabey orada çalışıyormuş. O günden sonra, ‘Artık bunun bir sebebi var’ dedim ve okçuluk hikâyem başladı.”
Bir sporcu olarak nasıl bir tutkuyla işini yaptığından bahseden Aydın, başarılarını şu sözlerle anlattı:
“Naci ağabeyi antrenmanda ziyaret gittiğimde, hissetmek için yayı elime aldıktan sonra ‘Bu spor tam benlik bir spor’ dedim. Araştırmaya başladım. Spor benim hayatıma çok şey kattı. Hayatımda günden güne mental ve fiziksel olarak çok fazla değişiklik oldu. Sosyal hayata katılmaya başladım. Öncelikli olarak tekerlikli sandalyeyi tek başıma kullanmaya başladım. Kafama koydum ‘Öyle bir okçu olacağım ki, bütün okları merkeze göndereceğim’ dedim. Evin alt katında bir hedef yaptım. Sürekli çalıştım, antrenman yaptım. 2017 yılında mili takıma, ‘gelişim kampı’na davet edildim. Çin’de yapılan dünya şampiyonasına katıldım. Milli formayı giydiğim ilk yarışma oldu. Dünya dördüncüsü oldum. Takım branşında da iki dünya rekoru kırdım. Giydiğim ilk milli formayla Dünya şampiyonu oldum. Harika bir gururdu. Müthiş bir özveriyle çalıştım. 5 yıldır neredeyse sosyal hayatım yok. Bütün hayatımı bu spora adadım.”