Dün İstanbul’da meydana gelen ve büyük paniğe neden olan depremle ilgili Boğaziçi ÜniversitesiKandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener açıklamalarda bulundu. Kandilli Rasathanesi’nden açıklama esnasında canlı yayında deprem olması dikkat çekti.
Özener, yaptığı açıklamada “Depremlerin daha çok doğu segmentte olduğunu görüyoruz. Şu anda da deprem oldu. Depremi hassas bir şekilde çözecekler. Orta segmentin üzerinde şu anda bir deprem görmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Özener, arkasındaki ekrandan depremle ilgili bilgiler verdiği esnada deprem meydana geldi. Duyulan siren sesinin ardından Özener’in sakinliğini korumaya çalışması kameralara yansıdı. Deprem saat 14.13’te, Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında meydana geldi. Depremin büyüklüğü 3,6 olarak ölçüldü.
Özener’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
“Son 30 yıldaki 4 ve 4.5’luk depremlere bakarsak daha çok doğu ve batı segmentinde olduğunu görüyoruz. Orta segment 1766 depreminin olduğu yer. 200’ün üzerinde deprem kaydettik dünden bu yana. Son 4 depreme dikkatinizi çekmek istiyorum. 5.7 ve artçıların olduğu yer ana fayın kuzeyinde olan depremler. Bundan sonra olan bazı depremlere baktığımızda artçı şokların güneye doğru ilerlediğini görüyoruz. Dolayısıyla Kandilli olarak burada yapmamız gereken artçı şokları izlemek ve gelişimini takip etmek.
Dün olan deprem 5.7 yine kuzeyde oldu ondan sonra olan artçıların biri ana fayda diğeri kuzeyde olan deprem. 7 gün 24 saat deprem aktivitesini izliyoruz. Bu depremlerin ne tarafa doğru hareket ettiğini de takip ediyoruz. Herhangi bir ekstra bir durum olduğu zaman örneğin ana faya yaklaşması gibi.
450 tane gözlem istasyonumuz var. Çok farklı gözlem teknikleri var. Sadece sismoloji gözlemleri yapmıyoruz. Dolayısıyla Kandilli, 7 gün 24 saat gözlem yapan son teknolojik imkanları kullanan Türkiye’deki nadir hatta tek olacak bir kurumdur. 250 farklı teknikle gözlem yapıyoruz. Herkesin üstüne düşen yapmalı. Deprem gerçeğini her zaman aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekiyor. Herkesin alabileceği önlemler var.
Depremleri takip ediyoruz. Deprem aktivitelerin nereye doğru kaydığını ve ne ifade ettiğini çok yakından takip ediyoruz. Öncelikle Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu gerçeği kabul ederken psikolojimizi de bozmamız gerekiyor. Bilemediğimiz tek şey depremin zamanı. Özellikle Marmara için de bir çok bilim insanı 1999 depreminin ardından bir sonraki depremin Marmara’da gerçekleşeceği. Depremin kaç büyüklüğünde olacağı ve ne zaman olacağı veya olmayacağı konusu halk önünde tartışılmamalı. Enerji birikiyor ve çıkacak. Bir sona doğru yaklaşıyoruz ama ne zaman olacağını bilmemiz mümkün değil. Şu saatte olacak şu gün olacak gibi konuları vatandaşlarımız gündeminden çıkarıp deprem bilincinde yaşaması gerekiyor. Gitgide o sona yaklaştığımızı söyleyebilirim ama zaman vermemiz mümkün değil.”