”KONUŞMALARIMIZDA ADÂBIN ÖNEMİ”
‘Edep dili tutmak, korumak, nefsi küçültmek, kalbi temizlemektir.’
İnsanları tanımada en önemli hususların başında kişilerin konuşma üslûpları ve konuştukları şeyler gelmektedir. Kişinin bakış açısı, inançları fikir ve düşüncelerini söyleyiş şekli kişiyi tanımada çok önemlidir. İdealleri, korkuları, kalbindekileri hep konuşmalarına yansır.
Yumuşak bir ses tonu ve üslûbuyla başkasını rahatsız etmeyen, incitici olmayan, alçakgönüllü bir üslupla yapılan sohbetlerden büyük bir zevk alınır. İki tarafın (küfrî olmayan) fikirleri aynı doğrultuda olmasa dahi, uzlaşmacı ve saygılı bir üslupla yapılan sohbet her zaman olumlu bir etki uyandırır. Kalbi keskin olanı teskin eder, kalıcı dostluklara zemin oluşturur. Deniliyor ki, İbni Ömer anlatıyor: Rasûlallâh meâlen buyurdular ki; “Allâh’ın zikri dışında kelâmı çok yapmayın. Zira Allâh’ın zikri dışında çok kelâm, kalbe kasvet (katılık) verir. Şunu bilin ki, insanları Allâh’ın rızasına en uzak olanı kalbi katı olanlardır.”
İnsanlar üzerinde en etkili olan konuşma şekillerinden biri samimi konuşmadır. Samimi konuşan bir insanın en önemli özelliklerinden biri konuşmalarına özel bir şekil vermeye çalışmadan, Allâh’a sığınarak, samimi olmaya niyet ederek konuşmasıdır.
Samimi konuşma ise kişinin içindeki samimi duygularını, konuşmalarını aktarmasıdır. İnsanların fikirleri, karşı tarafa olan sevgi ve saygıları en çok sohbetlerine yansır. Bu nedenle önemli olan sohbet adabına uygun davranışlarla, herkesin sohbetten istifade etmesini sağlamaktır.
Sohbet ederken rahatsızlık verici ortamlar oluşturan davranışlardan biri de bilmişlik yapmaktır. Bilmişlik yapmak; sürekli kendi fikirlerini öne çıkartarak, saygısız bir üslupla konuşma olarak tanımlanabilir. Böyle bir üslupla konuşan insanlar, sandıklarının aksine karşı tarafta son derece itici bir izlenim uyandırır.
Konuşan bir kişiyi sözünü kesmeden, nezaketle sonuna kadar dinlemek, anlamaya çalışmak güzel olan tavırlardandır. Bu tavır, konuşmacıya ve söylediklerine duyulan saygının bir göstergesidir. Ancak “baskın çıkacak şekilde, sürekli vurgulu bir tonda konuşanlar saygın karakterli kişilerdir” mantığı da oldukça yanlıştır. Bilakis sesini yükselterek, başkasının sözünü kesen, yanında bulunanların konuşmasına izin vermeyen kişilerin bu davranışı cehaletlerinin bir göstergesidir. Bir süre sonra yanındakilerin konuşmasına izin vermeyen ve onları susturan bir kişiyle konuşmak, sohbetten çok eziyete dönüşebilir. O anda yanındakilerin susması ise, o kişiyi dinlediklerinin ve önemsediklerinden değil genellikle artık bu aşamadan sonra ona katlandıklarının bir göstergesidir. Uzmanlık gerektiren konularda uzman bir kişinin konuşması tabi ki çok normaldir.
Pek çok sohbet ortamında insanların konuşana kulak vermeleri, birbirinin sözünü dinlememeleri aynı anda tartışır şekilde konuşmaları alışılmış davranışlardandır. Özellikle televizyondaki tartışma programları bunun örnekleriyle doludur. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir üslup sergileyebilmektedir. Bu gibi kişiler birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine kibirli bir üslupla kendi sözlerini dinletip kabul ettirmeye çalışırlar. Müslümanların ise kendilerini ön plana çıkarmak, öne geçip üste çıkmak, son sözü söylemek gibi nefsanî amaçları yoktur ve olmamalıdır.
Konuşmacı kimi zaman sırf bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek için dinleyenlerin hiçbir şekilde işine yaramayacak pek çok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da kısa bir kaç cümleyle anlatabileceği bir konuyu iki üç saatlik bir konuşmanın içinde boğar. Bu gibi konuşmalar karşıdaki kişinin kalbinde istenen etkiyi uyandırmadığı gibi aynı zamanda onu sıkar. Hiç kimse böyle insanları dinlemekten hoşlanmaz. Oysa kişi konuyu olabilecek en açık, anlaşılır, en özlü ve etkileyici, karşı tarafa fayda sağlayacak bir üslupla anlatmalıdır. Konuşmada daima hikmetin esas olduğunu bilerek hareket etmelidir.
Ayrıca insanların birbirlerini tanıyıp dost olmalarında en önemli rolü oynayan konulardan biri de sohbetleridir. Tevazulu ve saygıyla yapılan sohbetler hikmet ve samimiyet dolu konuşmalar insanlar üzerinde daima olumlu bir etki uyandırır.
Sohbet sırasında titizlikle kaçınılması gereken en vahim hatalardan biri de dini konularda yapılan espriler ve alaycı konuşmalardır. Eğer sohbet esnasında bir kişi bu şekilde bir konuşma yapıyorsa, o kişinin sözü kesilmeli saygıya uygun olmayan bu esprinin yanlışlığı bu kişiye anlatılmalı, söz konusu kişi muhakkak uyarılmalıdır. Böyle bir espri ya da alaylı söz karşısında gülmek, aynı hataya ortak olmak anlamına geleceği için, tüm Müslümanlar böyle bir tavırdan duydukları rahatsızlığı çok açık ve kesin bir dille ifade etmelidirler. En-Nisâ’ Sûresinin 140. âyeti (mânâsı) “O, size kitapta; ‘Allâh’ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz.’ anlamına gelmektedir. Dini konularla ilgili espriler yapmak dine uygun olmayan fıkraları aktararak münasebetsiz izahlarda bulunmak, Cennet ve Cehennem ile ilgili fıkralar anlatmak dine uygun olmayan şeylerdir. Müslümanlar, böyle bir hataya uymaktan şiddetle sakınmalıdırlar.
Et-Tevbeh sûresi 65. âyetinin mânâsı şöyledir: “Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allâh ile, O’nun âyetleriyle ve O’nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz? (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz.”
İşte bu nedenle de Müslümanlar, kendileri böyle bir üsluptan titizlikle kaçındıkları gibi bu yönde saygıya uygun olmayan bir üslup kullanıldığında da tavırlarını en açık şekilde göstermeli, rahatsızlıklarını dile getirmeli ve ilgili kişiyi samimiyetle uyarmalıdır. Çünkü uygun olan davranış budur.
Gökmen CAN / Eğitimci Sosyolog