”Mikroplastikler yıllardır bardaklarımızdaki poşet çaylarımızda imiş!”
10 yıldan fazla zamandır kamuoyunu plastiklerin meydana getirdiği kirlilikleri ve bunun sonunda sağlığımıza verdiği zararları ve etkileri hakkında halkımızı bilinçlendirmeye çalışıyorum.
“Mümkün oldukça poşet çaylar içilmemeli, eğer mecburen içilecekse çok kısa bir süre sıcak cam bardakta bekletilip sonra poşet çayın bardaktan çıkarılması gerektiğini” söyledim. “Özellikle de çok ince plastik bardaklarda sıcak çayın veya sıcak içeceklerin içilmemesini, kâğıt ve köpük bardaklarında çare olamayacağı” bilgilerini paylaştım.
Çünkü “kağıtbardakların yüzeylerinde bulunan kimyasal kaplamalar çay, kahve ve benzeri sıcak içecekler için kullanıldıklarında içeceğin içine nüfuz ederek vücudumuza girerler. Bu durum kansere davetiye çıkarmaktadır” söyledim.
Köpük bardaklardaPolimer bir malzeme olan köpük plastik malzemelere göre ısıl müdahalelere dayanıklılığı daha yüksek gibi görülse de gözenekli yapısı dolayısıyla 100 derece sıcak sıvılar bu materyalin (ör. polistiren) çözünmesini sağlayabilir. Bu durumda yine monomerik gruplar sıvıya geçecek ve oral yolla bünyeye toksik madde alımı gerçekleşebilecektir” bilgileri paylaştım.
CBC News haberini okuduktan sonra yukarıdaki bilgilerimin ne kadar doğru olduğunu ne yazık ki görmüş oldum.
Mikro plastikler ile ilgili çalışmalar son yıllarda oldukça fazladır. Kuzey kutbundan tutun okyanuslar, denizler ve hatta musluklarımızdaki sular mikro plastiklerden etkilendi.
CBC News haberine göre McGill Üniversitesi kimya mühendisliği profesörü NathalieTufenkji plastikten yapılmış poşet çayları incelemiş. Daha önce bizim pet şişeler ile ilgili yaptığımız çalışmalara benzer şekilde piyasadan çeşitli markalı poşet çaylar almış ve onları incelemişler. Plastik parçacık bırakıp bırakmadıklarını araştırmışlar.
Tufenkji, CBC News’e verdiği demeçte, “Tek bir çay barda milyarlarca parçacık gördüğümüzde şok olduk” demiş.
Araştırmacılar, toplamda 95 derece santigrat derecesinde plastik bir çay poşetinin sarılmasının, 11,6 milyar mikro plastik ve 3,1 milyar nanoplastiki tek bir bardağa saldıklarını buldular. Bu, Tufenkji New Scientist’e verdiği demeçte, genellikle plastiklerle kontamine olmuş diğer yiyecek ve içeceklerden çok daha fazla olduğunu söyledi.
“Mikroplastik içeren diğer gıdalarla karşılaştırıldığında çok olduğunu düşünüyoruz” dedi. “Nispeten yüksek bir mikroplastik içeriğe sahip olan sofra tuzu, gram tuz başına yaklaşık 0.005 mikrogram plastik içerdiği rapor edilmiştir. Bir fincan çay, fincan başına 16 mikrogramda binlerce kat daha fazla plastik kütlesi içerir.”
Bunun aslında insan sağlığı için bir sorun olup olmadığı kesin değildir. Dünya Sağlık Örgütü, geçen ay içme suyundaki plastik parçacıkların insanlar için mevcut seviyelerinde “düşük” bir risk olduğu sonucuna vardı. Ancak raporda, özellikle kimyasal katkı maddelerinin ve 150 mikrometreden daha küçük mikroplastiklerin vücudun dokularına girebilecek sağlık etkileri üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiği belirtildi. Plastik çay poşetleri, CBC News’e göre, gıda ambalajı olarak onaylanan polietilen tereftalat (PET) ve naylondan yapılmıştır.
Potansiyel toksisitelerini değerlendirmek için, Tufenkji ve ekibi, plastik parçacıkların su pirelerini nasıl etkilediğine dair ilk bir test yapmışlar.
Tufenkji, New Scientist’e, “Parçacıklar, su pirelerini öldürmedi, ancak önemli davranışsal etkilere ve gelişimsel bozukluklara neden oldu” dedi.
CBC News’e verdiği demeçte, “Şahsen, plastik çay poşetlerinden uzak durun diyebilirim, çünkü bu başka bir tek kullanımlık plastik.”
Sonuç olarak, mikro plastikler yıllardır bardaklarımızdaki poşet çaylarımızda imiş de haberimiz yokmuş…
Yararlandığım kaynak:
https://www.ecowatch.com/healthy-alternatives-to-candy-2640735451.html?rebelltitem=1
(Prof. Dr. Hamdi Temel)