Myanmar’ın Nobel Ödüllü lideri SuuKyi
Bugünkü yazımda ülkesinde insan hakları ve demokrasinin yerleşmesi için çaba harcaması ve şiddet içermeyen mücadelesinden ötürü Nobel Barış ödülü almaya layık görülen Myanmar’ın Dışişleri Başkanı SuuKyi’den bahsedeceğim. Öyle bir lider ki (!) yapmış olduğu şiddet içermeyen mücadeleden ötürü sayısız ödül almış,hakkında şarkılar yazılmış.
Bilindiği üzere Myanmar, 1962 yılından 2011 yılına kadar askeri cunta tarafından yönetildi. 2011 yılında askeri cunta iktidarı sivil yönetime devretti. 2012 yılındaki yapılan seçimle parlamentoya giren Nobel ödüllü SuuKyi’ye, hükümette çeşitli görevler verildi. Şuan da ise Ülkenin Dışişleri Bakanlığı ve Hükümet Başdanışmanlığı görevlerini üstleniyor.
Peki, Nobel ödüllü SuuKyi kimdir?
Aung San SuuKyi Burma’nın İngiliz işgalinden kurtarılmasında önemli rol oynayan General Aung San`ın kızıdır. Kendisi iki yaşındayken babası öldürülür ve annesiyle birlikte Hindistan’a kaçmak zorunda kalır. Daha sonra eğitimi için İngiltere`ye gider.Hasta annesini ziyarete geldiği sıralarda ülkede ayaklanmalar çıkar. Sivil toplum kuruluşları ülkedeki karışıklığın bitirilmesi için SuuKyi’ye yardım teklif ederler. Ülkesine kayıtsız kalamayan SuuKyi ayaklanmaları bastırmak için liderlik görevini üstlenir ve halkı organize etmeye çalışır. Ne yazık ki, 1989 yılında cunta tarafından ev hapsine mahkûm edilir. 1990 genel seçimlerinde ülkenin başbakanı olmaya hak kazanır lakin askeri cunta tarafından gözaltında olduğu için bu görevi üstlenemez. 1991 yılında ise Norveç Nobel Komitesi tarafından mücadelesinden ötürü Nobel Barış ödülüne layık görülür. 2010 yılında ev hapsi kaldırılınca 2012 seçimlerine girip, parlamentoya girmeye hak kazanır.Demokrasiye ve insan haklarına sahip çıkması sebebiyle Myanmar halkı tarafından bir süre demokrasi kahramanı olarak görülmüştür.
Göründüğü üzere buraya kadar her şey muhteşem. Babası gibi bir halk kahramanı olarak görünen SuuKyi, ülkesini iç savaştan kurtarmak için elinden gelen tüm çabayı sarf ettiği görülüyor. Hatta onun yönetimde olması Myanmar’daki tüm azınlıklar, özellikle Arakan Müslümanları tarafından sevinçle karşılandığı biliniyor.Arakan Müslümanları, kendilerine yönelik yapılan saldırıların son bulacağı, sonunda barışın geleceğini ümit ediyorlardı ama ne yazık ki öyle olmadı.
Arakan Müslümanlarına yönelik saldırılar sivil hükümet döneminde de artarak devam etti. Öyle ki, Birleşmiş Milletler bile senelerdir devam eden sessizliğini bozup, Müslümanlara yönelik etnik temizlik yapıldığını itiraf etti ve uluslararası toplumu, tüm gücüyle Myanmar yönetiminin askeri operasyonlarını sona erdirmesi için baskı yapmaya davet etti.
Sevgili okurlarım, Myanmar’daki durum çok vahim. 1962 yılındaki Myanmar Katliamı sırasında sadece kınamakla yetinen Birleşmiş Milletler bile böyle bir açıklama yapıyor ise, durumun ne kadar kötü olduğunu hayal bile edemiyorum.
Uluslararası toplumdan çeşitli ödüller alan sözde insan hakları savunucusu SuuKyi, görevde bulunduğu 5 yıl sürede konuyla ilgili hiçbir çalışma veya iyileştirme yapmamıştır. BBC muhabirinin Myanmar’da Müslümanlara yönelik etnik temizlik yapıldığı ile ilgili bir soru sormasına karşılık, pişkin bir şekilde ‘şuan da etnik temizlik kelimesini kullanmanın çok güçlü bir ifade olduğunu ve söylenmemesi gerektiğini’ vurguluyor. Bu şuna çıkıyor sevgili okurlarım: Evet, bazı Müslümanlar şiddete ve katliama maruz kalıyor ama yine de siz öyle söylemeyin.
Kendisinin Nobel barış ödülü aldığını daha önceden söylemiştim. Bir grup Nobel Barış ödülü sahibi kişiler BM Güvenlik Konseyine birkaç ay önce mektup yazdılar. Bu mektupta, Myanmar’ın Nobel ödüllü lideri SuuKyi’yi eleştirerek, Arakan Müslümanlarına yönelik “etnik temizlik ve insanlığa karşı suçlara” son verilmesi çağrısında bulundular.
Nobel ödüllü, insan hakları ve demokrasi savunucusu olduğu iddia edilen bir kişinin görevdeyken insan hakları ihlallerini göz ardı etmesi ve Müslümanlara karşı ayrımcı bir tutum takınmasıSuuKyi’nin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor.
SuuKyi nedense bana çok sevdiğim şu sözü hatırlatıyor. ‘Dürüst ve adil olmak kolaydır. Önemli olan yöneticiyken de dürüst ve adil kalabilmektir.’
Sevgili okurlarım, bu vahşete sessiz kalmamalıyız.Müslümanların çığlıklarına kulak kapatanlardan olmamalıyız. Özellikle ülkemize büyük iş düşüyor.Ülkemiz, Dışişleri bakanlığı nezdinde olayları yakından takip etmeli ve Myanmar hükümetine saldırıların son bulması için uluslararası toplumunda desteğini alarak baskı yapmalıdır.
Hasan GÖNDER