2008 yılında Anafor Operasyonu ile tutuklanan Aydınlı İş adamı Ahmet Tekin Baykal 5 Eylül’de Adana Adliyesi’nde mahkemeye çıkıyor.
Her fırsatta kendisine kurulan bir kumpasla cezaevine konulduğunu söyleyen Baykal, “Dönemin özel yetkili mahkemelerinin bugün FETÖ/PDY’nin bir parçası olduğunun ortaya çıkması şüphelerin ne denli yerinde olduğunu gösteriyor” dedi.
FETÖ Baykal’dan rahatsız!
Ahmet Tekin Baykal adına bir açıklama yapan Basın Sözcüsü Sinan Özdivarcı Baykal’ın FETÖ’cü hakim ve savcılar tarafından yepyeni bir oyunun içine sürüklendiğini iddia etti.
Özgecan Aslan’ın katillerini öldürülmesi olayıyla Baykal’ın ilgili azmettirici olduğu suçlamaları yapıldığına dikkat çeken Özdivarcı: “FETÖ’cü savcılar ve hakimler tarafından Anafor operasyonu adında kurulan bir kumpas sonucu ceza evinde bulunan Ahmet Tekin Baykal yine bir kumpas senaryosunun içine sürüklenmek isteniyor. 15 Temmuz’dan sonra gördük ki, Mahkemeler devleti ele geçirenler tarafından yönetiliyormuş. Ahmet Tekin Baykal hayırsever bir iş adamıdır. Belki de onların çıkarlarına hizmet etmediği için bu tuzağa düşürülmüştür. Şimdi de Özgecan Aslan’ın katillerinin öldürülmesinin talimatını onun verdiği suçlamaları var. Kendisi bana yazdığı mektupta açık açık yazmış. Eminim ki Ahmet Tekin Baykal’ın suçsuz olduğu ilk mahkemede ortaya çıkacak” diye konuştu.
İŞTE O MEKTUP
Maalesef karşı kaldırımdan çamur bana sıçradı, bu olayda nedendir bilmem ama, azmettirme gibi bir suçlamayla karşı karşıya kaldım, şimdi mantıken kamuoyunun düşünmesini istiyorum, biliyorsunuz, böyle, kansız, şerefsizlerin hunharca yaptıkları olaylar, tüm toplumda, insanlarda vicdan sızlamasına vicdan rahatsızlığına yol açıyor, buna toplum vicdanı deniliyor, ve bu doğrudur bu gibi olaylarda vicdanı sızlamayan, vicdanı rahatsız olmayan, insan yoktur varsa da, insani duygularından yoksundur?
ŞURAYA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM”
Dışarıdaki insanlarımız medyada basında bu gibi olayları duyduğunda, vicdanı rahatsız olur işi gücü itibari ile devamlı ve sürekli bu rahatsızlığı yaşamaz, birde bu kansızlarla aynı çatı altında, Yedi Yirmi Dört, beraber yaşama zorunda olan mahkumların, psikolojisinin düşünülmesine dikkat çekilmesi lazım ki, bu konuda konunun uzmanları dahi isabetli kararı verip, isabetli teşhisi tanımı yapabileceklerini ( özür dileyerek ) zannetmiyorum!!! Ancak o ortamda kalmak lazım.
Mahkum kitlesi, tabii ki suçlu kitlesidir, ancak bu kitle çoğunluğunda Kabadayılık Mertlik, Ar, Namus, Güçsüze yardım, kötülüklere karşı çıkma duyguları daha ağır ve yoğundur, çoğunluğu bu zihniyette olan mahkum, zaten bu gibi kansızlara azmettirilmiş durumdadır.
Yine dediğim gibi, her ne kadar suça yatkın bir topluluk olmakla beraber böyle vicdanı rahatsız eden olaylar karşısında, daha hassas ve daha katı düşünmek lazım, onuru gururu yüzünden yatan bir çoğunluk vardır ve bu karakterdeki mahkumların kimine yirmi metre, kimine elli metre uzaklıkta böyle kansızlar yatıyor, aynı çatı altında aynı havayı soluyor ve aynı yemeği yiyor, ve bu kansızlara on metre uzaklıkta iki üç kızı olan bir baba otuz metre uzaklıkta kızına babalık yapamamanın azabı içinde bir adam ve benzeri konumda öfkeli insanlar bunun ötesinde yetkililerin Devlet ilkesi gereği herkesin kim olursa olsun, canını, malını ırzını koruma zorunluluğundan kaynaklanan bu gibi kansızlara, uygulanan statü ve Mahkumda biz neler çekiyoruz, bu şerefsizlere özel muamele yapılıyor gibi bir olumsuz durum ve tahrik bir kez daha azmettirilmiş oluyor.
Şimdi bu çerçevede birilerini birilerinin azmettirmesine gerek var mıdır? Kamuoyunun takdirine bırakmak lazım, bu gibi durumlarda böyle kansızların konulduğu cezaevinde Mahkumun yüzde doksanı, o andan itibaren tahrik altındadır ve azmettirilmiştir, yani bu gibi ortamlarda mahkum zaten AZM durumdadır.”
15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra geçmişte verilen kararların tartışıldığı ortamda dönemin özel mahkemelerinin savcı ve hakimlerince tutuklanan Baykal’ın durumunun ne olacağı merak konusu.
HABER: FETİ ÖZTÜRK / İSTANBUL