Ne zaman bir kar yağışı görsem,
Bedenimden önce, yüreğim üşür.
Nerde kar kaplı bir toprak görsem,
Bedenimin kefen örtüsü akla gelir…
Zemheri de üşüyen her canlıyı görsem,
Askerimin sınır ötesindeki bedeninin üşümesi gelir.
Sokak aralarındaki titreyen hayvanları görsem,
Tüm dünyada ki aç insanlar zihnime getirir.
Akşamları soğuktan dışarı çıkamasam,
Kitaplarla hem hal olma zamanımın geldiğini hatırlatır.
Penceremden ağaç dallarının karlar tarafından eğildiğini görsem,
Yaradan’ıma benim de boynumun eğri olduğunu hissettirir.
Soğuk, evden dışarı çıkmama engel olsa,
Ailemle vakit geçirmenin verdiği hazzı getirir.
Kestaneler tavada pişerken, vereceği lezzetten önce,
Çocuklarım ile edilen sohbetin tadı önce gelir.
Hapsedildiğim evden, tutsak ettiğim raftaki kitapları görünce,
Onları ne kadar da çok özlediğim dimağıma gelir.
Tozlu raflardan bana sitemli sitemli baksalar da,
Barışma vaktimin çoktan geldiğini söylettirir.
Karın verdiği soğukluk ile kat kat giyinsem de,
Günahlarımın beni ne kadar sardığını hissettirir.
Kış uykusunun ne kadar tatlı ve uzun olduğunu bilsem de,
Secdemin verdiği tadın açıklamasının imkânsız olduğunu söylettirir…
Güneşin çıkması ile karların erimesinin aynı anda olduğunu gördüğümde,
Dünyadaki görevimin de bir gün biteceğini gösterir.
Ne kadar günahlarımın çok olduğunu bilsem de,
Tövbem ile rabbimin beni affedeceğini bilmem, beni sevindirir…
Prof. Dr. Hamdi Temel