‘ŞEHİRLER VE DÜŞÜNÜRLERİ’ ANLATILIYOR
Dr. Ertuğrul Ökten, “Şehirler ve Düşünürleri” programında Bahaeddin Nakşibendi ve Buhara şehrindeki toplumsal yapı üzerinde bir şehir okuması gerçekleştirdi.
Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü’nün “Şeyh Edebali Kültür Sanat Sezonu” etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Şehirler ve Düşünürleri” programında her ay farklı bir şehir ve şehrin oluşumunda etken düşünürler ele alınıyor. Dr. Ertuğrul Ökten’in Nakşibendilik ve Buhara’da yer alan önemli toplumsal gruplardan yola çıkarak Buhara şehrini ele aldığı ilk program,Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti.
ÇOK SAYIDA ALİME RASTLANDI
Şehrin coğrafi ve kimlik yapısı üzerine bilgi veren Ökten, bölgenin İpek Yolu üzerinde bulunması sebebiyle bir ticaret şehri olduğunu aktararak, ticaretle birlikte şehre farklı kültürlerin ve dinlerin ulaşmasının kolay olduğunu söyledi. Müslümanların Buhara’yı fethinden sonra çok miktarda din alimlerine rastlandığına değinen Ökten, “Dini kaynaklar konusunda uzman olan bu alimlere ‘fakih’ deniliyor. Fakihler belli bir süre sonra ‘sadr’ ismi verilen yönetici pozisyonlarına yükseliyor. Yaptıkları görev itibariyle birer kadı olduklarını söylemek mümkün. Buhara’da bu sosyal sınıfların yoğun olması sebebiyle, politik güçten ziyade sosyal sınıfların güçlerinin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Buhara, sadrlar, fakihler ve mutasavvıflar tarafından paylaşılmış bir şehir. Buhara şu an, bir merkezi olan şehir olmasından ziyade çeşitli gruplar, sosyal sınıflar ve hareketler arasında paylaşılan bir şehir” dedi.
KAZAN VE KAZANDIĞINI DAĞIT
Bahaeddin Nakşibendi’nin ve erken dönem Nakşibendi hareketinin politik güçle çok yakın olan sadrların bu görüşüne karşı çıktıklarını anlatan Ökten, “Bahaeddin Nakşibendi’nin hayat görüşü ‘Kendin kazan ve kazandığını dağıt’ üzerine kuruludur. Sadrların ekonomik güce ve politikaya yakın olmakta bir yanlış görmemelerinin aksine, Nakşibendi, hükümdarlara yakın durmayı sevmiyor. Bu yüzden kırsalda kalıyor ve dünyevi olandan kendini uzak tutmaya çalışıyor. Şehre sürekli gelen tüccarlardan da izole yaşamak istemesi etkili bu düşüncesinde hayatını kendi el emeğiyle sürdürmeye çalışıyor, bu hareketi de sadrların hayatına oldukça ters düşen bir hayat.”