Stratejik Denklem
Dünya, birinci ve ikinci dünya savaşı öncesindeki gibi yeni ekonomik ve askeri dengeler ve denklemler olumuşumuna doğru hızla yol almaktadır. BRICS Zirvesi bu bakımdan oldukça onemlidir. BM, NATO, AB, IIT, BRICS, ŞIÖ, ASEAN, D-8, G-8, G-20, KEI, ISEDAK, NAFTA, LAFTA, OPEC, IMF, DB, EIT, AGIT, OPEC, OECD, CICA, MIKTA, KIK, AIB, AID, AFB, ADÖ, AL, AIGK, APEC, EUROCONTROL, AK, TRACECA, EPPO, CBSS, ECOWAS, UCLG, MERCOSUR, UNASUR, DTÖ, TÜRKSOY gibi uluslararası kuruluşlarda büyük rekabet ve değişimler kaçınılmazdır.
BRICS Zirvesi 25-27 Temmuz’da Güney Afrika Cumhuriyeti’nde gerçekleşti. Başkan Erdoğan da küresel ekonomi, ticaret, yatırım ve finansal iş birliği konularının ele alındığı zirveye “İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı” sıfatıyla özel davetli olduğu 10. BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) Zirvesi’nin, Türkiye’nin ekonomik çeşitliliğini artırması ve birlik ülkeleriyle ticari ilişkilerini derinleştirmesi için yeni bir alternatif olabilir.
Çok sayıda devlet lideri ve iş dünyası temsilcilerinin hazır bulunduğu BRICS Zirvesi, Erdoğan’ın 24 Haziran seçimlerinden sonraki yeni dönemde, NATO Zirvesi’nin ardından katıldığı ikinci uluslararası toplantı oldu. Bu yıl 10’uncusu gerçekleşen zirve, “Afrika’da BRICS: 4. Sanayi Devrimi’nde kapsayıcı büyüme ve refah paylaşımı için iş birliği” temasıyla toplanarak yeni bir güç merkezi olma yolunda önemli bir adım atıldı.
Dünya ekonomik ve siyasi güç dengelerinin Batı tekelinden çıkarak, Çin ve Hindistan gibi hem nüfus gücünü elinde tutan hem de ekonomik ve küresel anlamda söz sahibi olmaya çalışan ülkelere kaydığı görülmektedir. Bu süreçte BRICS, 2025 vizyonu kapsamında “yeni bir finansal sistem” oluşturarak, üyelerinin birbirini daha fazla desteklemesini sağlayacak bir kurum haline geldi. Teşkilat, Uluslararası Para Fonu(IMF) ve Dünya Bankası gibi kuruluşların muadili finansal yapılar oluşturmayı planlayan ve bunu başaran bir birlik oldu. BRICS’in IMF ve Dünya Bankası’na alternatif olarak görülmesinin birliği küresel kriz dönemlerinde çok önemli bir konuma getirdiği gibi, gelişmekte olan ülkeler için BRICS bir çekim merkezi oluşturmaktadır.
BRICS üyesi olmamasına rağmen liderler zirvesine Türkiye özel olarak davet edildi. Güçlü ve etkin ekonomik yapısıyla nüfuz alanını artıran BRICS birliğinin daveti, Türkiye ekonomisi için çok önemli bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika liderleriyle bir araya gelerek ikili görüşmelerde bulundu. Başkan Erdoğan’ın temaslarında, ekonomik iş birliklerinin yanı sıra her türlü terörle mücadele konularının da gündeme geldi. Türkiye gibi “Dünya 5’ten büyüktür” tezini ortaya koyan ve ülkeler arası ticarette milli para birimlerinin kullanılmasını savunan bir ülkenin BRICS ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmesi kaçınılmazdır. 2030’da BRICS ülkelerinin ekonomik gücünün Batılı ülkelerin toplam ekonomik gücünü geçeceği tezini göz önüne alırsak, yükselen bir güç olarak Türkiye de bu sürece katılarak ekonomik çeşitliliğini artırma imkanı ve küresel güç olma yönünde büyük bir kazanım elde edebilir.
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkeleri, dünya nüfusunun yüzde 40’tan, küresel ekonominin ise yüzde 20’den fazlasını oluşturuyor. Dünya ticaretinde yüzde 17’lik paya sahip BRICS ülkeleri, dünyada sanayi ürünlerinin üçe birini, tarım ürünlerinin ise yarısını üretiyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın geçen yıl dünya ile toplam dış ticaret hacmi 5,9 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin ise BRICS ülkeleriyle arasındaki toplam ticaret hacmi geçen yıl 60,7 milyar dolar oldu. Türkiye’nin bu dönemde söz konusu 5 ülkeye toplam ihracatı 7,3 milyar dolar olarak hesaplanırken, bu ülkelerden ithalat 53,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Küresel güç dengelerinin Atlantikten, Pasife doğru kaymaya devam ettiği görülmektedir. Trump ile ABD dış politikada daha şahin politikalar izlemeye ve pervasız bir tutum takınmaya devam etmektedir. ABD-Kuzey Kore gerilimini yeni gerilimler izlemektedir. ABD-Avrupa arasında daha önce hiç görülmediği ölçüde en derin görüş ayrılığı yaşanmaktadır. ABD-Iran ilişkileri yeni yaptırımlar ve askeri bir müdahale ile sonuçlanabilir. ABD-Çin arasında büyük bir ekonomik rekabet yaşanıyor. Türkiye-ABD arasında soğuk rüzgârlar esmeye devam ediyor. Rahip Brunson krizi sonrasında Trump ve Pence tarafından yapılan haddini aşan açıklamalarla iki ülke ilişkileri daha da gerildi. Yaşanan bütün bu gerilimler ile kürsel güç dengeleri yön değiştirmekte ve yeni bir “Stratejik Denklemin” oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Şener Mengene
Stratejist-Araştırmacı-Yazar Strateji Derneği Genel Başkanı