Sultan II. Abdülhamid Han’ın torunları Esenler’de
Sultan II. Abdülhamid Han’ın torunları Orhan Osmanoğlu ve Nilhan Osmanoğlu, Miraç Kandili’nde ziyaret ettikleri Mescid-i Aksa’da İsrail ve Ürdün askerleriyle yaşadıkları tartışmayı Esenler’de anlattı.
Esenler Belediyesi’nin Ramazan ayının manevi ruhunu yaşatmak için düzenlediği etkinlikler kapsamında, Ramazan Sohbetleri’nde Sultan II. Abdülhamid Han’ın torunları Orhan Osmanoğlu ve Nilhan Osmanoğlu, dedelerinin Filistin ve Kudüs davasını anlattılar. Esenler Dörtyol Meydanı’nda gerçekleşen programa; AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Osman Tomakin de katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan gecede Anadolu’yu Mayalayanlar programında Osmanlı Devleti’nin baş mimarı Mimar Sinan ve eserleri anlatıldı.
Sanatçı ve televizyon programcısı Bekir Develi’nin yönetiminde gerçekleşen Ramazan Sohbetleri’nde Sultan II. Abdülhamid Han’ın torunları Orhan Osmanoğlu ve Nilhan Osmanoğlu, Abdülhamid Han’ın “Kırmızı Çizgim” dediği Kudüs davasını anlattılar.
ELEKTRİKLERİ VE KAPILARI ÜSTÜMÜZE KAPATTILAR
13 Nisan 2018 Miraç Kandili’nde ziyaret ettikleri Mescid-i Aksa’da İsrail ve Ürdün askerleriyle yaşadıkları bir tartışmayı anlatan Orhan Osmanoğlu, özetle şu ifadeleri kullandı:
“Biz Miraç Kandili’nde Kudüs’te, Mescid-i Aksa’daydık. Orayı dolduran sadece biz Türkler’dik. Eğer biz gitmezsek Mescid-i Aksa sahipsiz kalacak. Biz o gece Mescid-i Aksa’da Diyanet’ten bir hocamız ile tespih namazımızı kıldık, ne mutlu bize. Namaz biter bitmez 50 kişilik bir grup kaldı içeride, sohbet ediliyordu. Ben kapının dışına çıktım. Burada defalarca Ürdün polisi gelip gitti çünkü Ürdün polisi Mescid-i Aksa’nın içindeki emniyetine bakıyor, dışarıda ise İsrail askeri var. Ürdünlü askerler, ‘Derhal burayı boşaltmanız lâzım’ dediler ve elektrikleri kapattılar. Sabah namazına kadar orada kalma niyetimiz vardı, ibadetimize engel oldular. Ben itiraz ettim, tekrar açtılar ve biz ağırdan alınca tekrar ışıkları söndürdüler. İçeride münakaşa olacağını grubuma söyleyin çıksınlar diye haber gönderdim. Dışarıya çıkarken Ürdün polisi geldi, -içeriye baktıktan sonra son açılan bir kapı var- bunu çekmek istedi. Ben adamın elini ittim ve kapıyı çektim ve ‘Bu kapıyı kapatacaksa bir Osmanoğlu kapatacaktır. Bir gün bu kapıyı açacak olan Osmanoğlu ve kapatacak olan Osmanoğlu olacak’ dedim. İlla kandan olması şart değil sizler geleceksiniz, candan olan torunları gelecek oraya inşallah.”
SİNİRLERİNİZ BOZULUYOR AMA TEKRAR GİTMEK İSTİYORSUNUZ
Aynı olay üzerine düşüncelerini aktaran Nilhan Osmanoğlu da, İsrail ve Ürdün askerlerinin, ibadetlerine engel olmaya çalıştıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Şu dönemde daha çok bilincindeyiz ama biz daha önce defalarca Kudüs’e gittik ve kesinlikle siz de gitmelisiniz. İlk kıblemizi sahipsiz bırakmamalıyız. Oradaki insanların öyle bir bekleyişi ve özlemi var ki, sadece ‘Bizi siz kurtarabilirsiniz, burayı yalnız bırakmayın’ diyorlar. Gittiğinizde bu tür şeylerle karşılaşıyorsunuz, sinirleriniz bozuluyor ama öyle bir his oluyor ki, ‘Tekrar gideceğim, tekrar direneceğim’ hissiyatı oluyor. Bir giden zaten bir daha gidiyor ve kendi mahallenizde dolaşıyormuş gibi hissediyorsunuz çünkü Kudüs sizin, Filistin sizin. Oralarda dolaştığınız zaman ‘benim’ diyorsunuz, bunu hissediyorsunuz.”
BEDELLER ÖDEDİ AMA ASLA TAVİZ VERMEDİ
“Sultan Abdülhamid Han’ın en büyük davası Filistin’di, Kudüs’tü, Filistin’i vermemekti” diyen Nilhan Osmanoğlu, “Abdülhamid Han öngörülüydü ve orada bir Yahudi devletinin kurulacağını biliyordu, önlemleri hep bu yüzdendi ve bedeller ödedi. Darbeyle defalarca indirilmeye çalışıldı çünkü Kudüs kırmızı çizgisiydi. Evet, bazı devlet politikalarında tavizkâr olduğunu görüyorsunuz bu kendi ilmi siyasetidir ama Filistin ve Kudüs konusunda hiçbir zaman taviz vermediğini görüyoruz Sultan’ın. O yüzden O’nu anlamaya buradan başlamamız lâzım” şeklinde konuştu.
GÖKSU’DAN AHENG-İ HÜMAYUN HEDİYESİ
Programın sonunda Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Sultan II. Abdülhamid Han’ın torunlarına, divan yazmış 9 padişahın eserlerinin besteleriyle ünlü sanatçılara okutulduğu Aheng-i Hümayun albümünü hediye etti.