Esenler Belediyesi, Türk edebiyatına unutulmaz eserleriyle iz bırakan gazeteci-yazar Tarık Buğra’yı vefatının 30. yılında düzenlenen özel bir panelle anıldı. Yazdığı kitaplarla tarihi sevdiren Buğra’nın hayat hikayesini anlatan kısa bir belgesel gösterimiyle başlayan program, konukların sunumlarıyla sona erdi.
Esenler Belediyesi, Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden birisi olan Gazeteci – Yazar Tarık Buğra’yı vefatının 30.yıldönümünde düzenlediği bir panelle andı. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşen program, Tarık Buğra okurlarını ve edebiyatseverleri buluşturdu. Moderatörlüğünü Tuğba Kaplan’ın yaptığı panelde Buğra’nın edebiyata bakışı konuşuldu.
“Tarık Buğra’nın Sanat ve Edebiyat Anlayışı” adlı sunumuyla Buğra’nın edebiyata nasıl yöneldiğini ve hikayesinin nasıl başladığını anlatan Mina Tanay Ünal, “Sanatın hem güncel hem evrensel boyutlarına odaklanmış ve kendine has üslubuyla eser vermiştir. Hikâye, roman, tiyatro, şiir gibi alanlarda eserler veren Buğra’nın edebi kimliğinin şekillenmesindeki en büyük unsur ailesinden aldığı eğitimdir. Babasının kitaplığında bulunan yerli ve yabancı kitaplar, annesinden dinlediği Yunus Emre şiirleri ve ortaokuldaki edebiyat hocası edebiyata ilgisinin ortaya çıkmasında oldukça önemli bir yer kaplıyor“ dedi.
Düzenlenen panelde Buğra’nın fikir dünyasıyla ilgili konuşan Yiğit Şengül, “ Edebiyatta birden fazla türde eser vermiştir. Sadece edebi kişiliğiyle değil, gerek roman ve hikayelerinde gerek diğer yazılarında ortaya koyduğu fikirlerle toplum tarafından etki alanı geniş bir yazar olarak tanınmıştır. Geleneksel izleri her zaman yansıtmıştır. Değerlerimizi korumaya yönelik hassasiyeti hiçbir zaman değişmemiştir. Kendisine has bir üslubu olsa da her kesimden insanın ilgiyle takip ettiği bir yazardı” ifadelerini kullandı.
Romanlarındaki tarihi arka planlarla ilgili incelemelerini paylaşan İrem Şanverdi ise sunumunda Buğra’nın edebiyata tarihi nasıl yansıttığından bahsetti: “Cumhuriyet dönemi edebiyatının en başarılı isimlerinden biri olan Tarık Buğra’nın romanlarını genellikle tarihi olaylar oluşturmuştur. ‘Küçük Ağa’,‘ Osmancık ’ gibi eserleri bunun en iyi örneğidir. Tarihi, kitaplarında farklı bir üslupla anlatan yazar Osmanlı’nın kuruluşundan Demokrat Parti dönemine kadar Türkiye’nin kaderini etkileyen birçok olayı ele almıştır. Bu eserlerinde konu ne olursa olsun insanı merkeze alarak hikâyeyi anlatmıştır. Ömrü boyunca yazı yazmanın tarihe karşı bir sorumluluk olduğuna inanmıştır.”