Türk Birliği
Türk Birliği Neden Gereklidir?
3. Dünya Savaşına ve 4. Sanayi Devrimine hazır olmak ve Türk Birliğini kurmak zorundayız
Dış Politikamıza ve Uluslararası dengelere baktığımızda, Türk Birliği’nin kurulmasının gerekli ve önemli olduğunu görmekteyiz.
Türk Devletleri ve Türksoylu topluluklarla STK, sosyal, külterel, ticari, ekonomik, siyasi ve silahlı işbirliği ve güçbirliğimizi daha üst seviye’ye çıkartmalıyız. Dünya Türk Kurultayı Türkiye’de gerçekleştirilmelidir. Türkiye Türk Dünyasına liderlik ve abilik yapmalıdır. Kayıp yıl ilan ettiğimiz 2015 geride kaldı ama ders almamız gereken birçok konuyu da geride bıraktı. 2016 yılına stratejik olarak bakacak olursak, yeni yılın başında dünya güç dengelerine, küresel bazda etkili kuruluşlara ve ülkelere bir göz atalım.
Küresel Güçler ve Uluslararası Kuruluşlar;
BM, G-8, AB, NATO, BRIÇS, G-20, İ.İ.T, Arap Birliği, Türk Konseyi
Dünya geneli; İngiltere, Vatikan, ABD, İsrail, Rusya ve Çin
Avrupa; Vatikan, Almanya ve Fransa
Asya; Rusya, Çin, Hindistan ve İran
Afrika; Fransa, Çin ve İsrail
Güney Amerika; Brezilya, Venezüella
Ortadoğu; İsrail, İran ve Suudi Arabistan
Uluslararası istihbarat örgütleri, lobi kuruluşları, düşünce kuruluşları, IMF, Dünya Bankası ve kredi derecelendirme, küresel sermaye ve medya kuruluşları da oldukça etkili konumda bulunmaktadır.
Yeni güç merkezi Türk Birliği olmalıdır.
Forbes Dergisi 2015 dünyada etkili kişiler listesinin ilk beş sırası da bir bakıma bu bilgileri teyit ediyor.
Buna ilave olarak dünya genelinde Vatikan, Dünya Yahudiler Birliği ve İngiltere Kraliyet Ailesi’de ayrıca dikkate alınması gereken etki noktalarıdır.
Arap ülkeleri Iran ve Suudi Arabistan’ın kontrolüne girdi, ırk ve mezhep farkından dolayı bizi aralarında istemiyorlar. Irk ve din farkından dolayı bizi AB, BM, NATO, BRISÇS ülkeleride istemiyor, geriye tek çare kalıyor Türk Birliğini kurmak.
Türkiye olarak bölgemizde ve dünya da söz sahibi olabilmek için küresel güç dengelerini ve istihbarat örgütlerini dikkate almak ve yeni güç dengesi olarak Türk Birliğini kurmak zorundayız.
Özellikle dünya haritasında değişiklikler beklediğimiz bu yılda Türk ve İslam dünyasında daha etkin olmalıyız, bu nedenle İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve Türk Konseyi ile ilişkilerimizi üst seviye’ye çıkarmalıyız. Yaşanan insan hakları ihlalleri, göçler, çatışmalar, zulümlerin azalması ve sona ermesi için daha fazla inisiyatif almaya hazır olmalıyız. Suriye, Irak, Filistin, Arakan, Karabağ, Doğu Türkistan gibi konularda çözüm üretme adına doğru politikalar gelişmeli ve uygulamalıyız, yoksa Arap Baharı gibi bir Türk Baharı ile karşı karşıya kalabiliriz.
Türkiye ne zaman güçlenme ve ayağa kalkma dönemine girse mutlaka bir engel ile önü kesiliyor, bu engel farklı dönemlerde farklı şekillerde olabilir, gezi parkı olaylarında bir ağaçla başlayan basit bir olay uluslararası manipülasyonlarla çok farklı noktalara ulaştı ve günlerce ülke gündemini işgal ettiği gibi dünya kamuoyunda da ülkemizi zor duruma düşürdü, ülkemize gelen yabancı yatırımcıların yön değiştirmesine, turizm gelirlerinde ve borsa da ciddi kayıplara sebep oldu. Bu gibi toplumsal ayrışmaya sebep olan sansasyonel olayların tam olarak sona erdiğini de söylemekten de çok uzaktayız, şimdi’de farklı bir versiyon öz yönetim adı altında doğu ve güneydoğuda hendek ve barikat olarak kendini gösteriyor. Yine akademisyenlerin bildirisi, bahar döneminde toplumsal olayların gündeme gelmesi’de ayrı bir anlam ifade etmektedir.
Küresel silah ve ilaç ticaretinin hacim olarak artma eğiliminde olacağı bu yılda yeni savaşlara, yeni hastalıklara, yeni haritalara ve yeni devletlere hazır olmalıyız.
Türkiye olarak dış politikadaki yalnızlığımızı, Türk Birliği ile telafi etmeliyiz. Özellikle, nükleer enerji, nano teknoloji, dijital sistemler, uzay teknolojileri, savunma sanayi, ilaç sanayinde daha etkin olmalıyız, kendi teknolojimizi, silah, ilaç ve gıdamızı üretmek mecburiyetindeyiz. Bununla birlikte dış politikada denge unsuru sağlanmalı, Rusya’nın uyguladığı soğuk savaşa önlem alınmalı, terörle mücadele kararlılıkla ve bütün boyutları ile sonuna kadar sürdürülmeli, istihbarata ağırlık verilmeli ve büyükşehirlerde terör olayları başlamadan önlenmelidir.
Şener Mengene
Stratejist/Gazeteci-Yazar