YAŞAM DUVARI
Yaşam nedir?
Yaşam bir bebeğin dünyaya merhaba deyişi,
Bazen derinlere yerleşen yalnızlık,
Bir türlü bitmek bilmeyen sıkıntıya sarfedilen sözler,
Fırtınalı bir havada dalgalarla savaşan yükü mülteci olan bir gemi,
Bir parkta elindeki son mendili satmaya çalışan çocuğun yalvaran bakışı,
Soğuk bir günde otobüs durağında bekleyen bir yolcunun yüzündeki sabırsızlık,
Şehrin arka sokaklarında bilinmezliğe atılan dağılmış adımlar,
Bir istasyonda yolculayanı olmayan yalnız hüzünlü bir veda,karşılayanı olmayan buruk bir merhaba,
Cevabı olmayan ,kahredici ,nedensiz ve ansızın gelip çatan ayrılık,
Tozlu raflara kaldırılmış kitaplarda yüzyıllardır alegorize edilmeyi bekleyen yitik bir cümle,
Kitleleri peşinden felakete sürükleyen zalim bir diktatörün retoriğe döktüğü sözleri,
Varoşlarda çöplerden medet uman kediler gibi sıraya giren insanların açlığı,
Kahvelerde, evlerde milyonları televizyon başına kitleyen bir talih çekilişi,
Köprü altlarında ,banklarda ,kaldırımlarda soğuktan ,kimsesizlikten ölümü bekleyen tinerci gençliği,
Soğuk bir kış günü bacası tüten bir evin penceresinden bakan mutlu bir çift göz,
Başkasının omuzunda başkasının hayali olma duygusu,
Kağıda dökülmeyi bekleyen yalnızlığın serenadı,
Bir huzur evinde yalnızlığa mahkum edilmiş birinin titreyen,buruşuk ellerine kondurulan bir öpücük,
Bir kilisede eriyen muma karşı çarmıha gömülen İsa’nın gözünden dökülen masum gözyaşı,
Bir ezan sesiyle milyonların secdeye varışı,
Gururu ayaklar altına alınıp rencide edilen yolun yarısında terk edilen sevgilinin gözyaşları,
Sevenlerin hiç mesut olmadığı,aşkların tükenmeye yüz tuttuğu bir çoğrafya,
Bazen acı bir tecrübeninin indirdiği bir tokat,
Bir sokak duvarına ‘’Vicdansız Zozan’’ yazan Ümit’in karşılıksız sevdası,
Bir pazar yerinde bir tavşan niyetinde,kahve kokusunda ,bir sakız fiyatında küçük mutluluklar,
Çaresizlik içinde gözyaşlarıyla ğöğe açılan ellerin içten yakarışı
Metropollerin kaldırımlarında kişiliğin ikinci,dişiliğin ön plana çıkarıldığı anlar,
Bir baba ya da anneninüç çocuğula çaresiz ortada kalışı,
Savaşın ortasında kartonları siper edinen masumların yürek burkan korku dolu bakışları,
Bir dervişin kulağına fısıldadığı tılsımlı sözlerle talebesinin aşka gelişi,
Töre cinayetlerine kurban edilen genç kızların yarım kalan hayalleri,
Bir katilin yüreğinde dindiremediği pişmanlığı,gözyaşlarıyla yıkamaya çalıştığı sızlayan vicdanı,
Uçurumun kenarındaki çaresizin intiharın eşiğinden dönüp yaşama dört elle sarılması,
Kasvetli bir gecenin ardından inatla yeni bir güne gülümseyerek uyanıp merhaba demektir dünyaya yaşamak..
Filiz AKÜZÜM
Eğitimci / Yazar