YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU (KAYGI BOZUKLUĞU)
Kaygı bozuklukları, aşırı korku ve endişeyle ilişkili davranışsal bozuklukları kapsar. Herkes kaygı duyar çünkü kaygı yaşamımızın normal bir parçasıdır. Üzüntü, sağlıklı olumsuz bir duygu olarak nitelendirilirken; kaygı, sağlıksız olumsuz, çözüm odaklı olmayan bir duygu olarak değerlendirilir. Kaygı, aşırı endişe kişinin günlük yaşamsal faaliyetlerini, motivasyonunu olumsuz yönde etkiler. Kaygı bozukluğu en sık görülen ruhsal bozukluklarındandır. Kaygı bozukluklarının birçoğu çocukluk çağında gelişir. Yapılan araştırmalara göre dört kişiden birinin geçmişte ya da yaşamlarının her hangi bir döneminde bu rahatsızlığı yaşayabilir. Panik atak, agorafobi, özgül fobi, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu da diğer kaygı bozuklukları türleri olarak değerlendirilmektedir.
Belirtileri: kaygı, kötü bir sonuç doğacak diye genel bir üzüntü duyma durumudur. Kalıtımsal faktörler, akut stres reaksiyonu, örseleyici yaşam olayları, bağlandığı kişilerden ayrılma, bir kötülük dokunacağı kaygısı, stresli yaşam, dikkat bozukluğu, yorgunluk, çabuk ve kolay yorulma, sinirlilik, huzursuzluk, yerinde duramama, uyku bozukluğu (kesintisiz uyumama, uykuya dalmakta güçlük, kas gerginliğ, aşrı heyecanlanma, aşırı terleme, gözbebeklerinde büyüme, çarpıntı, karın ağrısı, göğüste sıkışma, ishal, sersemlik, baygınlık hissi, titreme, sık idrara çıkma, idrarını yaparken duraksama ya da idrarını tutamayacakmış gibi olma, bunalma, daralma, baş ağrısı, ağız kuruluğu, kendini ve davranışalarını denetleyememe gibi belirtiler sık görülür.
Tedavisi Orta şiddetteki anksiyete olan kişilerde bilişsel davranışçı terapiler uygulanabilirken daha şiddetli, ağır hastalarda ilaç tedavisiyle birlikte psikoterapilerle iyileşme sağlanabilir. Bu hastalıkta erken tanı ve uzman kişilere başvuruda bulunmak, ehemmiyet taşır. Geç tanı ve uygunsuz ilaç kullanımı bu tür rahatsızlıkları tetiklemekle kalmaz bir sonraki tedavi aşamasında ciddi boyutta sorun teşkil eder. Bu tür tedavilerin amacı kaygı ve gerginliğin hızla tedavi edilmesidir. Tam düzelme sağlandıktan sonra da tedaviye en az 6 ya da 1 yıl daha devam edilmelidir.